Korkusuz

“HDP kapatılsın” tartışması kayıkçı kavgası mı?..

“HDP kapatılsın” tartışması kayıkçı kavgası mı?..
İktidarın irili ufaklı ortakları tarafından gündeme aşırı dozda zerk edilen “HDP kapatılsın” tartışmasına bilen de bilmeyen de katkıda bulunmaya çalışıyor!.. Okuduklarım, duyduklarım ve seyrettiklerim yüzünden beynime ağır sancılar giriyor... Hele o bilgisi olmadan yüksek fikirleri olan televizyon yorumcuları yok mu? Hepsi evlere şenlik... Conta yakmamak için onlardan itina ile uzak durmanızı ve hatta  çizgi film seyretmenizi bile önerebilirim!..

★★★

Yazının başlığına bakınca; ”Hoppalaa!.. Bu da nereden çıktı” demiş olabilirsiniz. Arz edeyim efendim;

Siyasi kulislerde, “HDP kapatılsın” çağrılarına şüpheyle bakanlar ve bu kapışmanın ardı arkasını sorgulayanların sayısı epeyce çoğaldı. Yazının gidişatının inceliklerini kavrayabilmek adına bazı teknik hatırlatmalar yapmakta fayda var. HEP’ten HDP’ye geçen 30 yıllık sürede, bu siyasi çizgide yürüyen siyasi partilerin kapatılmalarını veya kendilerini feshetmelerini yazmaya kalksak ne sayfa yeter ne de sizlerin dayanma gücü. En iyisi mi en sondan kısa bir hatırlatma yapayım;

-29 Mart 2009 tarihinde DTP’nin kapatılmasından sonra bu partinin mensupları, BDP’de siyaset yapmaya başladı. DTP’nin siyasi yasaklı dört belediye başkanı haricindeki 94 belediye başkanı 23 Aralık 2009’da Diyarbakır’da yapılan bir törenle BDP’ye katıldı. 12 Haziran 2011’de yapılan genel seçimlere bağımsız adaylarla giren BDP, 35 milletvekili ile TBMM’de grup kurdu. BDP, 28 Nisan 2014 tarihinde kendini feshetti ve BDP’li milletvekilleri HDP’ye geçtiler.

★★★

Meşhur Siyasi Partiler Kanunu hakkında da birkaç teknik hatırlatmaya yer verelim;

-Anayasa Mahkemesi’nin 2010 yılında yürürlükten kaldırdığı SPK 108’nci madde;

“Bir siyasi partinin kapatılması için dava açıldıktan sonra o partinin yetkili organı tarafından verilen kapanma kararı, Anayasa Mahkemesi’nde açılmış bulunan kapatma davasının yürütülmesine ve kapatma kararı verilmesi halinde doğacak hukuki sonuçlara hükmedilmesine engel değildir.”

(Bu madde tarih oldu!.. Yerine de herhangi bir düzenleme yapılmadı)

-Yürürlükte olan SPK madde 95;

Kapatılan siyasi parti bir başka ad altında kurulamaz. Bir siyasi partinin kapatılmasına söz veya eylemleriyle neden olan kurucuları dahil üyeleri, Anayasa Mahkemesi’nin kapatmaya ilişkin kesin kararının Resmi Gazete’de gerekçeli olarak yayımlanmasından başlayarak beş yıl süreyle bir başka partinin kurucusu, üyesi, yöneticisi ve denetçisi olamazlar. Siyasi partiler bu kişileri hiçbir suretle seçimlerde aday gösteremezler.”

-Yürürlükte olan SPK madde 96;

“Değişik birinci fıkra: 19/6/1992 - 3821/8 md.) Anayasa Mahkemesi’nce temelli kapatılan veya siyasi parti siciline kayıtlı bulunan siyasi partilerin isimleri, amblemleri, rumuzları, rozetleri ve benzeri işaretleri aynen veya iltibasa mahal verecek şekilde başka bir siyasi partice kullanılmayacağı gibi, daha önce kurulmuş Türk devletlerine ait topluma mal olmuş bayrak, amblem ve flamalar da siyasi partilerce kullanılmaz.”

★★★

Siyasi kulislerde kapatılma davası açılması halinde HDP’nin kendini feshedeceği ve hemen sonrasında aynı adla da olsa kuracağı yeni parti ile kendini kurtaracağı iddia ediliyor. Değerli hukuk insanı, Yargıtay Cumhuriyet eski Savcısı (Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı Siyasi Partiler Bölüm Sorumlusu olarak da görev yapmıştı) Avukat Ömer Faruk Eminağaoğlu’na sordum. Sorularıma verdiği cevapları pür dikkat okuyun lütfen;

“DEHAP’ın kapatılması istemiyle 2003 yılında açılan dava 2010 yılına kadar Anayasa Mahkemesi önünde bekledi.

Bu arada DEHAP, 2005 yılında kendi genel kurulunda aldığı kararla kapandı.

Siyasi Partiler Yasası’nın 108’inci maddesinde ‘kapanma kararının kapatmaya ilişkin hükmün sonuçlarına etkili olamayacağı’ ilişkin düzenleme yer almakta idi.

Bu düzenlemenin konuluş amacı, hakkında kapatma davası açılan partinin dava sırasında kendisini kapatması durumunda davanın düşürülmemesi, davaya devam edilmesi, davanın sabit görülmesi durumunda, ‘tüzel kişiliği sona eren partinin mallarının hazineye geçmesini ve siyasi yasaklılığa hükmedilmesini sağlamak, ayrıca partinin isminin de kullanılmasına engel olmak’ idi.

Anayasa Mahkemesi, 2010 Anayasa değişikliği sonrası DEHAP davasını gündemine alınca, bu dava nedeniyle önce Siyasi Partiler Yasası’nın 108’inci maddesinin Anayasa’ya uygun olup olmadığını ön sorun olarak inceledi. Oyçokluğu ile 10’a 5 aldığı kararla 108’inci maddeyi iptal etti. Bu maddeyi iptal edince de, DEHAP kapanma kararı almış olduğundan, bu durumda davaya devam edilmesini sağlayacak bir düzenleme olmadığından aynı yıl davanın düşmesine karar verdi.

Siyasi Partiler Yasası’nda, Anayasa Mahkemesi’nin bu kararından sonra anılan konuda bir düzenleme yapılmadı.

Siyasi Partiler Yasası’nda sadece kapatılan partilerin adıyla ya da kapatılan partilerin devamı niteliğinde partiler kurulamayacağı düzenleniyor. Kapanan partilerin, kapandıktan sonra aynı isimle kurulmasının önünde hiçbir engel bulunmuyor. Kapandıktan sonra yeni açılan bir partinin de, ancak açıldıktan sonraki eylemler için tüzel kişi olarak sorumluluğu ileri sürülebiliyor.

Bu mevzuat karşısında bir siyasi parti hakkında kapatılma davası açıldığında, o siyasi parti kendi hakkında kapanma kararı alırsa, Anayasa Mahkemesi’nin vereceği tek karar düşme kararı. Artık kapatılma iddiasına ilişkin eylemlerin sabit olup olmadığı, bu nedenle malların hazineye devrinin gerekip gerekmeyeceği veya siyasi yasaklılığın olup olmayacağının incelenebilmesi hiçbir biçimde söz konusu değil. Bu şekilde kendi hakkında kapanma kararı alan bir partinin de hemen ertesi gün aynı isimle tekrar kurulmasının önünde hiçbir engel bulunmuyor. Yeniden kurulduğunda da, tüzel kişi olarak sadece kurulduktan sonraki eylemler için sorumluluğu ileri sürülebiliyor.

Özetle, Türkiye’de bir partinin kendini kapatıp yeniden aynı isimle bile kurulması durumunda, geçmişteki eylemleri nedeniyle bir partinin hiçbir biçimde Anayasa Mahkemesi’nce kapatılması mümkün bulunmuyor.

Anayasa Mahkemesi’nin hukuktan uzak ve bağlayıcı kararları, AKP iktidarının hukukun üstünlüğüne göre düzenlemeler yapmaması, Türkiye’de de hukuku dolanmanın kanıksanması önümüze böyle bir tablo çıkarıyor.”

★★★

Buyurun buradan yakın!.. Şimdi kendinize de sorun;

Siyasetçiler, hukuki gerçekleri halktan neden itina ile saklıyor!..

★★★

Ulu Tanrı, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal ATATÜRK ve onun kahraman silah arkadaşlarına rahmet etsin. Nur içinde yatsınlar. Mekanları cennet olsun.