Korkusuz
Memduh Bayraktaroğlu

Haklı ve haksız savaşlar...

Barışı:

Hayırseverlik...

Sevgi...

Ve...

Merhamet durumu olarak tanımlayan Dominikan rahip Aquinalı Thomas, savaşın ise:

Barışı yok eden kötülük olduğuna inanıyordu...

Ama yine de...



Bütün kötülüğüne rağmen savaşın:

Adaleti koruma...

Ve...

Barışı yerleştirme durumlarında gerekli olduğunu savunuyordu...



Aquinas için haklı savaş:

Haksız saldırılara karşı yapılan bir eylemdi...

Ve aslında...

Sevgi kaynaklıydı...



Haklı savaşlar bazı durumlarda...

Gerçek adaleti elde etmek...

Sahte barıştan ve adaletsizlikten kurtulmak için:

Bir araç iken...

Haksız savaşlar:

İki tarafın da işledikleri toplu cinayetlerdir...



Canlarım...

Savaş, insanlık tarihinin bir gerçeğidir...

İster haklı bir sebebe dayansın...

İster kurmaca bir sebep üzerine çıkarılsın...

Her hal ve şartta barıştan yana olan insanlar için her savaş:

Genel ahlâk kurallarına aykırıdır...





Buna rağmen politikacılar ve askerler, halkları:

“Haklı savaş” olabileceği fikrine inandırdılar...



Haklı veya haksız savaşın gerekçelerinin ne olduğuna da yine:

Politikacılar ve askerler karar verdiler...

Ve tarih boyunca...

Hemen bütün savaşların...

“Haklı” ya da “haksız” olduğunu gösteren “gerekçeler” uydurdular...

Neden?..



Savaşı kazanan güçlülerin...

Savaşı (Haksız) çıkaran bile olsalar...

Kaybedenlerden tazminat alabilmeleri için...

SAVAŞ ÖRNEKLERİ...


Gazi Mustafa Kemal ve arkadaşlarının başlattıkları Kurtuluş Savaşı...

Dünya savaşlar tarihinin “en haklı” savaşıdır...



Dünya Savaşlar tarihinin “en haksız” savaşlarından biri ise:

Hz. Muhammed’in eşi (Halife Ebubekir’in kızı) Ayşe’nin askerleriyle...

Hz. Muhammed’in kuzeni ve damadı Hz. Ali’nin askerleri arasında yapılan Cemel Savaşı’dır...



Rusya ve Ukrayna arasında süren savaş da:

“Haksız” savaşların (Şimdilik) en sonuncusudur...

3. DÜNYA SAVAŞINI KİM ÇIKARACAK?..


1930’lu yılların başlarında dünyada 60-70 tane kadar “egemen” diyebileceğimiz devlet vardı...

Sovyetler Birliği’nin dağılmasından sonra...

Egemen devlet sayısı:

60 yıl öncesine göre (Neredeyse) üç misli arttı...



Bilhassa Avrupa’daki bazı sömürgeci devletlerin Afrika’daki sömürgelerinden vazgeçmeleri...

Afrika kıtasında çok sayıda “egemen” ya da “bağımsız” devlet oluşmasına sebep oldu...



Dünyada bugünlerde pek çok ülke:

“Yeniden birleşmek” isteyen...

“Emperyal devlet olma hayali” kuran siyasetçiler tarafından yönetiliyor...



Bu hayali yaşayan siyasetçilerin ise hepsi Doğu’da...

Batı:

Tarihten ders almış...

Eğitimli...

Bilim dünyasıyla uzlaşabilen...

Irkçılığın ve dinciliğin her türüne karşı çıkan liderler bulup çıkarmaya çalışırken...

(Fransa halkı iki oldu; çok başarılı olmasa da ırkçı Le Pen’e karşı merkezdeki Macron’u tercih ediyor...).

Doğu ise (Ki bunlardan biri Türkiye):

Kendi Le Pen’leri çoğaltmak ve güçlendirmekle meşgul...





Hiç şüpheniz olmasın ki...

Üçüncü Dünya Savaşı’nı Batılı iş insanları...

Ve Batılı siyasetçiler değil...

Doğulu siyasetçiler çıkarmak istiyor...

Amaçları:

Kıyameti erkene çekmek...

SADAT Başkanı’nın Mehdi’ye ortam hazırladıklarını söylemesi:

Bunu göstermiyor muydu?..

DAHA BUGÜNDEN HAZIRLIKLI OLMALIYIZ...


Elbette insana sistemden daha çok değer veriyorum çünkü...

Çok iyi eğitim görmüş...

Bilgi ve deneyimini harmanlamış...

Yüksek hukuk ahlâkının kazandırdığı yüce vicdanlı insanlar (Bir kişi değil...).

En kötü sistemle bile...

Harika başarılar elde edebilirler...



Eğitimsiz...

Hiçbir konuda bilgi ve deneyimi olmayan...

Modern hukuk ahlâkını reddeden...

Vicdanını; merhameti veya nefretiyle karıştıran insanlar (Bir kişi değil...) ise:

“En başarılı” olarak kabul edilen sistemi bile perişan ederler...



Türkiye:

Çok iyi eğitim görmüş...

Bilgi ve deneyimini harmanlamış...

Yüksek hukuk ahlâkının kazandırdığı yüce vicdanlı insanlar tarafından (Bir kişi değil) yönetilmelidir...



2023’te ya da daha önce yapılacak seçimlerde...

Cumhurbaşkanı olarak:

“Hangi politikacıyı” değil...

“Nasıl bir politikacıyı” seçmemiz gerektiği konusunda uzlaşmalıyız...



Parlamento seçimlerinde ise:

Hangi politikacıları” değil...

“Nasıl politikacılar” seçmemiz gerektiği konusunda dersimizi iyi çalışmalıyız...

NEYZEN ZEKÂSI...


Meyhanenin tuvaletine gitmek için kullanılan koridor çok dar...

İki kişiden biri sırtını duvara yaslamazsa, geçiş yapmak mümkün değil...

Neyzen tuvalette ihtiyacını giderdikten sonra masasına dönerken karşıdan da ünlü ve genç kabadayılardan biri geliyormuş...

“Müsaade et de geçeyim delikanlı” demiş Neyzen...

Kabadayı kızmış:

“Sen kime kafa tutuyosun moruk!.. Ben ciğeri beş para etmez adamlara yol vermem” diye gürlemiş...

Neyzen hemen kenara çekilmiş:

“Ben veririm delikanlı buyur geç” demiş...



Son günlerdeki siyasi tartışmalar sürekli gerginlik üretiyor...

Nezaketle çözülebilecek fikir ayrılıkları...

Sokak ağzıyla, çözümsüzlüğe itiliyor...

Yani...

Sorunlar daha çok ağırlaşıyor...



Siyasetçilerimize...

Neyzen’in zekâ ve olgunluğunu öğreten dersler mi verilse acaba...

SOVYET İMPARATORLUĞU NEDEN ÇÖKERTİLDİ?..


1980’li yılların sonlarına doğru...

Dünyanın en güçlü iki ordusundan birine sahip Kızıl Ordu’nun (S.S.C.B.) yarısı:

Müslüman asker ve subaylardan oluşuyordu...

Aynı rejim sürerse...

2000’li yıllarda Kızıl Ordu’ya Müslüman subay ve askerler hâkim olacaktı...





1980’li yılların başından itibaren oluşturulan Gorbaçov-Regan siyasi iş birliğinin öncelikli amacı:

Kızıl Ordu’daki Müslüman etkinliğini kırmaktı...

Ve önce...

İran’da, İslam şeriatıyla yönetilen bir devlet kurduruldu...

Hemen eş zamanlı olarak Sovyetlerin Afganistan’ı işgal etmeleri sağlandı...

Yine eş zamanlı olarak İran-Irak savaşı başlatıldı...



İşte bu uzun süreçte...

ABD-Sovyet (Yeni Yönetim) uzlaşması ve görüşmeleriyle Sovyet imparatorluğu paramparça edildi...

Haliyle...

Kızıl Ordu da dağıtılmış oldu...



Türkiye’yi yöneten siyasi kadrolar bilhassa 15 Temmuz 2016’dan sonra...

İstanbul Boğazından başlayarak tüm Türk-Arap-İslam güçlerinden yeni bir Osmanlı yaratma şüphesi uyandırınca...

Başımıza gelmeyen kalmadı...



Şimdi o dönemde Sovyetleri paramparça eden kuşku ve endişe...

Bugün:

Türkiye için duyuluyor...

Ve fakat...

Bakın bizler:

Nelerle uğraşıyoruz?..

AKLIN YOLU BİR...


Millet İttifakı seçmenleri arasında anlamsız ve hatta saçma bir kavga başladığını sanırım fark ediyorsunuz...

Bunun üzerine...

Cumartesi günü, twitter hesabımdan:

Aşağıda okuyacağınız mesajı paylaştım...



“Deneyimlerimle gördüğümü söyleyeyim:

Yavaş aday gösterilirse Ekremciler oy vermeyecek.

Ekrem aday gösterilirse Mansurcular oy vermeyecek.

Kemal Bey aday gösterilirse hiç kimse oy vermeyecek.

En iyisi Recep Bey’i AKP, Tayyip Bey’i de millet ittifakı aday göstersin...



Aytun Çıray, (İYİ Parti Milletvekili ve Genel Başkan Baş Danışmanı) bu mesajıma destek amacıyla...

Gördüğünüz kendi paylaşımlarını gönderdi...

Aytun Çıray, dikkat çektiğim tehlike konusunda 2 yıl önce uyarı mesajları atmış...

Tarih: 16 Nisan 2020...





Evet...

Aklın yolu bir...

Ama:

Aklın yolu...