Korkusuz
Ümit Zileli

Gericinin vicdanı!

Katar’da dünya kupası maçlarında heyecan devam ediyor...

İddialı takımların “erken final” maçlarında karşı karşıya gelmeleri de ilgiyi artırıyor doğal olarak. İşte böylesine heyecanlı bir süreçte Filipinli bir göçmen işçinin Suudi Arabistan antreman sahasındaki feci bir kazada yaşamını yitirdiği ortaya çıktı...

Ama o kadar! İşçini ismi bile verilmedi, kazanın dünya kupası başladıktan sonra meydana geldiği biniyordu ancak hangi gün hangi saatte olduğu da bilinmiyordu!

2022 Dünya Kupası’nın CEO’su Nasser Al Khater, Reuters’a bir işçinin ölümünü doğruladı, ancak daha fazla ayrıntı vermedi. İşçinin ailesine başsağlığı dileyen CEO, ardından aynen şöyle konuştu:

-İster işte, ister uykunuzda olsun, ölüm hayatın doğal bir parçası. Bir Dünya Kupası’nın ortasındayız ve başarılı bir turnuva geçiriyoruz. Bu, şu anda konuşulacak konu mu?

Tabii, yüz milyarlarca doların söz konusu olduğu, tüm projektörlerin Katar’ın üzerine çevrildiği bir ortamda bu durum “densizlik” değildi de neydi yani!

Bu arada İngiliz The Guardian gazetesi, resmi kayıtları tarayarak Katar’da 2010 yılından bu yana büyük çoğunluğu dünya kupası projelerinde çalışan 6 bin 500 göçmen işçinin can verdiğini ortaya çıkardı!

İnsan formundaki CEO’nun iğrenç ötesi vicdansız açıklamasını okuduğumda aklıma ilk olarak yıllar önce Suudi Arabistan’da yaşanan yangın faciası geldi. Yanılmıyorsam, bir kız öğrenci yurdunda çıkan yangına müdahale etmek isteyenlere polis “kızlar namahrem” yani erkeklerin görmemesi gereken durumda oldukları gerekçesiyle engellendi! O kızcağızlar, ahalinin gözleri önünde diri diri yanarak can verdi. Bu korkunç olaydan sonra ilgili Suudi bakan şu açıklamayı yaptı:

-Allah’ın takdiri’

Bizde de, ölen maden işçileri için “fıtratlarında var”, “güzel öldüler” diyen Türk büyükleri olduğunu anımsadım daha sonra!

Vicdan yok utanmaları hiç yok!


Türkiye’de de günlerdir 6 yaşındaki H.K.G’nin, babası olacak adam tarafından 29 yaşındaki Kadir İstekli’ye imam nikahı ile teslim edilmesi iğrençliği konuşuluyor!

Nakşibendiliğin Halidiye koluna bağlı İsmailağa Cemaati’nin liderlerindendi küçük kızın babası Yusuf Ziya Gümüşel. Cemaate bağlı Hiranur Vakfı’nın kurucusu ve onursal başkanıydı.

Geçtiğimiz Salı günü detaylı şekilde anlatmıştım; gelinlik giydirilip, imam nikahı ile Kadir İstekli’ye “Bu senin kocan”  denilerek teslim edilen H.K.G, tam 16 yıl boyunca bu herifin tecavüzüne uğradı.

13 yaşında nişan töreni, 14 yaşında düğün, 18 yaşında resmi nikah yapıldı. Çocuğu oldu, elinden alındı. Başına gelenlerin ayırdığına vardığında ise önce kocasından boşandı sonra da kaydettiği konuşmalar, fotoğraflar ve yaşını ispatlayan delillerle savcılığa müracaat ederek şikayetçi oldu. Savcılık kanıtları, konuşma kayıtlarını görünce dava açtı. Ancak ne bir kişi bile tutuklandı ne de 2 yıl boyunca bir başka gelişme yaşandı...

Değerli gazeteci Timur Soykan, bu iğrenç, bu vicdan kanatan olayı kamuoyu ile paylaşınca, belgeleri de ortaya konunca, iddianame mahkeme tarafından dün kabul edildi, mahkeme günü olarak da 22 Mayıs 2023 tarihi uygun görüldü. Savcının tutuklama istemi ise hakim tarafından reddedildi..

Mide bulandıran mağduriyet oyunu!


Sonrası daha zalimce, daha vicdansızca, daha mide bulandırıcı...

Tarikat ve cemaatlerden bir bölümü sessiz kalırken, bir bölümü tecavüzcünün ve küçük kızın ailesinin safında yer tuttu! Önce, her zamanki teraneye sığınıldı:

-H.G.K’nın psikolojik sorunları varmış, buna bağlı olarak yalanlar savuruyormuş!

Daha dramatik olması için H.G.K’nın iki kız kardeşiyle erkek kardeşinin videosu çekilerek internette yayınlandı. İki kız kardeş ablalarını yalanlayıp, gözyaşları içinde  “6 yaşında evlendirilseydi biz de bilirdik” dediler. Ufak bir ayrıntıyı ise atladılar; Ablalarına 6 yaşında imam nikahı yapılırken kardeşlerden biri 4, diğeri de 2 yaşındaydı!

H.K.G’nin telefonuyla aldığı ses kaydında, ailenin “damat” diye çağırdığı Kadir İstekli, her şeyi ayrıntılarıyla itiraf ediyordu zaten. Öyle ki, kendisi olsa kızını 6 yaşında evlendirebileceğini söylüyor ve şu cümleyi ekliyordu:

-Ama o şekil bir şeye müsaade eder miyim? Etmem!

Ayrıca daha önce yapılan sahte kemik yaşı tesbiti, kızın o sırada kaç yaşında olduğu hepsi ortaya çıkmıştı.

O nedenle, adına gazete demeye utandığım kağıt parçalarında, Tv’lerde sarfedilen sözcükler, hakaretler, mide bulandıran zavallı savunmalar boşuna efendiler:

-O dava, 16 yıl cehennem azabı çeken bir kızcağızın beyanları ve verdiği delillerle açıldı!