James M. Buchanan, 20. yüzyılın en etkili iktisatçılarından biri olarak kabul edilir ...
Ve...
Kamu Tercihi Teorisinin kurucularından biridir...
★
Kamu Tercihi Teorisi, bireylerin kamu sektöründeki karar alma süreçlerini anlamak için...
Ekonomik ilkelere dayanan bir çerçeve sunar...
★
Bu teori; politikacıların ve bürokratların, bireyler gibi:
Kendi çıkarlarını maksimize etmek için hareket ettiklerini varsayar...
Bu teoriye göre:
Politikacılar ve bürokratlar sadece toplumun genel çıkarını göz önünde bulundurmakla kalmaz...
Aynı zamanda kişisel çıkarlarını da dikkate alırlar...
★
Oysa canlarım...
Kamu disiplini teorisi kavramı:
Kamu sektöründeki karar alma süreçlerinin disiplinli ve hesap verebilir olması gerektiğini savunur...
★
Bu bağlamda Kamu Disiplini Teorisi:
Politikacıların ve kamu yöneticilerinin:
Toplumun yararını gözeterek, rasyonel ve etkin kararlar almasını sağlamak için gerekli olan mekanizmalardır...
★
Kamu disiplininin sağlanması:
Devlet müdahalesinin etkinliğini artırır...
Ve...
Kamu kaynaklarının daha verimli kullanılmasına yardımcı olur...
★
Kamu disiplini teorisinin üzerinde durduğu önemli unsurlardan biri de:
Hesap verebilirlik ve şeffaflıktır...
Kamu yöneticileri ve politikacılar...
Aldıkları kararların sonuçları hakkında...
Toplum önünde:
Hesap vermelidir...
★
Bu hesap verebilirlik:
Bireylerin kamu politikasına olan güvenini artırır...
Kamu kaynaklarının israfını önler...
Şeffaflık:
Kamu politikalarının anlaşılabilirliğini ve toplumun bu politikalar üzerindeki etkisini artırarak...
Kamu disiplininin sağlanmasına yardımcı olur...
★
Sözümün özü canlarım...
Kamu disiplini teorisi:
Bireylerin ekonomik davranışlarını ve kamu politikalarının etkilerini anlamak için değerli bir çerçeve sunar...
Yani...
Türkiye politikasında ve bürokrasisinde:
Olmayanı...
Günün sözü
“Bir ülkeye diktatörlüğü diktatörler değil ona boyun eğenler getirir...”.
Bülent Ecevit
ÇOK DUYDUM BU SÖZÜ
Halkın en öncelikli sorunlarının:
Hayat Pahalılığı (Enflasyon değil...).
İşsizlik...
Mülteciler (Halkın yarısından çoğuna göre “işgalciler...”).
Ve...
Liyakatsiz kadrolar olduğunu görmek için:
Kamuoyu araştırması yapmak gerekmiyor...
★
Yeni bir anayasa talebi...
Hak, hukuk ve hatta adalet bile halkın genelinin gündeminde yok...
★
Halkın geneli, aldığı maaş ve ücretle geçinemiyor...
Aylık gelirine zam yapıldığında...
Hayatın pahalanacağını da öğrendi ama...
“Hiç olmazsa ilk birkaç ay nefes alırım” diye düşünüyor...
★
“Neden önceliğiniz hak, hukuk adalet ve anayasanın ilk dört maddesi değil?” diye sorduğumda...
“Mahkemelerde işim yok, bana ne savcı ve yargıçların adaletsizliğinden; ben her istediğimi değil ama zorunlu ihtiyaçlarımı karşılayabilmeli, başımı sokacak bir evin sahibi olabilmeli, çocuklarımın geleceğinden endişe etmemeliyim” diye cevaplayan çok fukara duydum...
İHTİYAÇLARDA ÖNCELİK
Tam 30 yıl önce, Milliyet’te köşe yazarı olduğum günlerde “Güneydoğu Barış İstiyor” başlığı altında yayımlanan yazı dizisinde şöyle bir fıkra anlatmıştım...
★
Uzun yıllar Afrika’da kölesiyle yaşayan İngiliz, ülkesine kesin dönüş yapmaya karar verir...
Kölesini çağırır:
“Müjde” der, “ben ülkeme gidiyorum ve sana harika bir hediyem olacak...”.
Fukara Afrikalının gözleri sevinçle parlar...
İngiliz hediyesini söyler:
“Bundan sonra özgürsün, köle değilsin...”.
Kölesinin yüzü asılır...
“Neden surat astın?” diye sorar İngiliz:
“Ben, giderken av köpeğinizi bana bırakacağınızı zannetmiştim de ondan” diye cevap verir Kölesi..
HUZURUM KAÇIYOR
Tabii ki benim önceliğim hayat pahalılığı değil:
Hak, hukuk, adalet ama...
Bu, benim önceliğim...
85 milyon yurttaş içinde benim gibilerin toplam nüfusa oranı kaç?..
Söyleyeyim:
En çok %20...
★
Sözümün özü canlarım...
Tuzu kurulardan olmam, gelecek endişesi duymadan yaşamamı sağlıyor ama...
“Biri yer bir bakar kıyamet ondan kopar” atasözü de...
Huzurumu kaçırıyor...
DÜNÜN X’İ
Alphan Manas
@alphanmanas
Vietnam güvenilir ülke olunca chip dahil her türlü katma değerli yüksek teknoloji içeren ürünlerin ihracatını yapacak alt yapıyı kur(dur)dular ve 22 yılda bu alanda ihracatları 274 kat artarken bizimki 2 kat bile artmadı. İHA/SİHA üretseniz ne olur. Zavallı bir durumdayız işte.
NEDEN ACABA?
FED politika faizini 50 baz puan (0,50) düşürdü...
Normalde TL’nin dolar karşısında değer kazanması gerekirdi ama:
Öyle olmadı...
TL, dolar karşısında %0,29 oranında değer kaybetti...
★
Neden acaba?..
Ben söyleyeyim...
Ekonomiyi yönetenlere güven yok...
Haliyle:
Ekonominin ve ulusal paramızın geleceğine güven yok...
YAZIK ÇOK YAZIK...
SÖZCÜ’de yayımlanan haber şöyle:
Mevduata yatırılan 100 bin lira, %54.01 yıllık faiz oranıyla 32 gün sonunda 4.500 lira faiz getirisi sağlıyor.
500 bin lira yatıran bir mudi aynı şartlarda 22.504 lira...
1 milyon lira yatıran ise 45.008 lira net faiz getirisi elde ediyor.
★
Bileşik faiz oranı bir yıl boyunca %54.01 olarak kalırsa, yıllık getiri %69.60’a ulaşıyor.
Bu da 1 milyon liraya brüt 696.043 lira faiz getirisi anlamına geliyor.
%7.5 stopaj kesintisi sonrasında net faiz getirisi 643.839 lira oluyor...
★
Canlarım...
Bu sistem daha fazla yürümez...
Yürüyemez...
Yürümemeli...
★
Sadece 1 milyon liraya sahip olan bir kişi...
Bir işçinin...
40 ay çalışarak elde ettiği geliri...
Hem de yattığı yerde ve bir yılda kazanıyorsa (643.839 lira...).
Bu sistemin ve bu sistemi uygulayanların:
Ne Allah’ı vardır...
Ne kitabı vardır...
Ne dini vardır...
Ne imanı vardır...
★
Daha önemlisi:
Vicdanı ve hukuk ahlâkı yoktur...
★
“Vatanı savunacak, ölürseniz şehit olup cennette hurilerle sevişeceksiniz” diyerek fukaraları ölüme gönderen siyasetçi:
Milyonlarca, milyonlarca dar gelirlinin refahını azıcık arttırabilmek için...
Sadece bir – iki milyon kişinin:
Acımasızca büyütülmüş servetine dokunamıyor...
★
Yazık...
Çok yazık...
FIKRA BU YA
Mehmet Şimşek’e:
“Kişi ne zaman yemek yemeli?” diye sormuşlar...
“Zengin acıkınca, fakir bulunca yemeli” demiş...