Halk TV programcısı ve Cumhuriyet yazarı Barış Pehlivan, İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun suçladığı bilirkişi S.B.’yle konuşmuş ve bu görüşmenin kaydı Halk TV’de yayınlanmıştı.

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, Pehlivan’ın yanısıra Halk TV Sorumlu Müdürü Serhan Asker’le, bu bandın yayınlandığı programın sunucusu Seda Selek hakkında ‘bilirkişiyi etkilemeye teşebbüs’ ve ‘kişiler arasındaki konuşmaların dinlenmesi ve kayda alınması’ suçlamalarıyla soruşturma başlattı. Üç meslektaşımız gözaltına alındı.

Dün de aynı kanalın Genel Yayın Müdürü Suat Toktaş ve Programlar Müdürü Kürşad Oğuz ifadeye götürüldü.

Onlar dün henüz Adliye’de ifade veriyordu ki Adalet Bakanı Yılmaz Tunç bir açıklama yaptı, “Burada gazetecilik faaliyeti söz konusu değildir” dedi.

★★★

Haklı!

Barışlar’ın yaptığı şey gazetecilik faaliyeti değil, kavun karpuz ticareti.

Ülkenin en büyük kentinin belediye başkanı, kendisi hakkında açılan soruşturma ve davalarda bilirkişi olarak görevlendirilen biriyle ilgili ciddi iddialarda bulunabilir...

Şart mı bunu yayınlamak?

Hadi yayınladın; neden adı geçen adamı arıyorsun?

Senin üstüne vazife mi bu?

Neden, “Canlı yayına çıkıp hakkınızdaki iddiaları yanıtlar mısınız?” diye soruyorsun?

Yok canım, Sayın Bakan haklı, “gazetecilik faaliyeti” değil bu!

★★★

Bu “gazetecilik dersi” için Adalet Bakanı Yılmaz Tunç’a yürekten teşekkür ederim.

Benim gazeteciliğe başladığım 1981’de sadece 10 yaşındaymış... Tam 43 yıldır bu işin içindeyim; ama bugün ondan öğreniyorum gazeteciliği...

Üstelik bu konuda hiçbir eğitimi, deneyimi olmamasına rağmen...

Ne mutlu bize ki böyle “dahi”ler tarafından yönetiliyoruz!

★★★

Şimdi diyorsunuz ki, “Bir Adalet Bakanı’nın yürütülen bir soruşturma hakkında yorum yapması yanlış değil mi? Bu, yargıya müdahale anlamına gelmez mi?”

Sizinki de laf! Tabii müdahale edecek.

Yargıçlar ve savcılar ondan iyi mi bilecek neyin suç olup olmadığını?

O “Suç” diyecek, basacaklar cezayı...

“Suç değil” diyecek salıverecekler zanlıyı!

★★★

Ben kendi payıma dersimi aldım.

Bundan sonra yazacağım her konuyu, yapacağım her haberi Adalet Bakanı’na danışacağım:

“Efendim yarın yazacağım konu şu... Bu bir gazetecilik faaliyeti mi değil mi? Değilse söyleyin de yazmayayım!”

★★★

Şaka bir yana...

Aziz Nesin’in, Muzaffer İzgü’nin, Levent Kırca’nın, Esen Yel’in ruhları şad olsun; eskiden “kara mizah”ın da bir tadı vardı...

Şimdi o bile acı veriyor!

Hayatında iki sayfa mektup yazmamış adamlardan gazetecilik öğreniyoruz...

Ne yapalım; devir onların devri!

GÜNÜN SORUSU

Sorum, yaptıkları bir haber nedeniyle beş meslektaşlarının gözaltına alınmasını haber bile yapamayan, korkan, tırsan, “Gemisini yürüten kaptan” diyen yandaş gazetecilere:

Suratınızda tükürülecek yer kaldı mı?

Yeni bir ‘şey!’

Ergenekon, Balyoz, Askeri Casusluk, Oda TV gibi kumpas davaları; FETÖ’nün iktidarla birlikte yürüttüğü ve yönettiği bir “zincir operasyonlar” hareketiydi.

Atatürkçü askerleri, polisleri, gazetecileri, yazarları, hukukçuları, sivil toplum örgütlerinin yöneticilerini, akademisyenleri siyasetçileri hedef almıştı.

Amaç “aydınları etkisiz hale getirmek” ve büyük bir dönüşümü hayata geçirmekti.

“Tek adam rejimi”ne geçerek amaçlarına ulaştılar.

★★★

Bugün yine teğmenler örneğinde olduğu gibi Atatürkçü askerler tasfiye ediliyor, gazeteciler, yazarlar, hukukçular, sanatçılar seri operasyonlarla içeri tıkılıyor.

Peki; bugün bunları yapanların amacı ne?

Emin olun, yine “yeni bir şey”e, yani büyük bir “siyasal dayatma”ya hazırlanılıyor.

Adrenalin meselesi

Çeşitli mesleklerden uzmanlar ve iş güvenliği müfettişleri oturmuş, “Türkiye’deki en riskli 10 mesleği” belirlemiş...

Birinci sırada, inşaat işçiliği var. Onu sırasıyla madencilik, uzun yol şoförlüğü, imalat sanayi, sağlık görevlileri, büro çalışanları izliyor.

Gazetecilik yedinci sırada...

İtfaiyecilik, pilotluk ve enerji hattı çalışanları daha sonra geliyor.

Üstelik riski yüksek ama kazancı da oldukça düşük!

Peki; buna rağmen gençler hala neden gazeteci olmak için iletişim fakültelerine gidiyor?

Adrenalin tutkusu olsa gerek!

Baksanıza itfaiyeciliği, pilotluğu bile çoktan geçmiş durumdayız...

Adliyeye bazı avukatlardan bile daha çok girip çıkan meslektaşlarım var bu ülkede!

Bu mesleği bu hale getirenler gazeteciler değil.

Kim mi?

Söylemem! Dedim ya gazetecilik riskli ve bizim riske karşı uyanık olmamız gerekiyor!