Son dönemin çözüm süreci geriliminde dikkat epey dağıldı. 

Kimi iktidar içerisinde “Cumhurbaşkanı Erdoğan sonrası” senaryoların konuşulduğunu iddia etti, başkaları tarafından iddiaya konu isimler bile paylaşıldı ve konu tartışmaya açıldı.

Sürecin orta yerinde bu meselenin dağıttığı dikkat siyasetin kulislerinde anlaşılan pek yer bulmadı. En azından AK Parti ve Beştepe hattında...

Şu anda tek odak terör örgütünün Suriye kolu YPG’nin Suriye ordusuna entegre olup olmayacağı yani kendini fesh edip etmeyeceği...

Buna bağlı olarak sürecin aşamaları etkilenecek, siyaset etkilenecek, belli ki siyasete uzanan sanat, spor, medya etkilenecek.

Özetle yeni konjonktürün belirleyeni olan çözüm sürecinin gidişatı, sonucuna göre başka bir konjonktürü getirebileceği gibi içinden geçtiğimiz kısmı da perçinleyebilir. 

Bu siyasi fısıltı ve dedikodu kazanı ise asıl meseleyi tartışmamızı perdeliyor. 

Çözüm sürecinde Suriye’den milli güvenliğimize katkı sunacak haberler almaya ne kadar yakınız?

Aksi halde ne olur?

Harekat ihtimali ile birlikte içerideki çözüm sürecinde nasıl bir ayrım gözetilir?

Tam infaz düzenlemesi ve yeni anayasa konusu gündeme girmişken bir anda sürecin en kritik eşiğinde durulma mı yaşanacak? Bu ittifak senaryolarını nasıl etkileyecek?

Yanlış anlaşılmasın, fısıltıların hiçbir karşılığı olmadığını düşünmüyorum. Sadece bugün çok gözümüze sokulmasının karşılığını sorguluyorum. Zamanlamasını...

Yoksa Bilal Erdoğan’ın da diğer konuşulan isimlerin de siyaseten ağırlığı öyle sosyal medyayla ölçülebilecek şeyler değil... Parti içine ve teşkilatlarına hakim olmayanlar gelecek konusunda peşin analizler sunuyor gibi. Etkisiz sandıklarınız, sosyal medya kümenizin veya sosyal yaşantınızdaki çevrenizin ötesinde bir ağırlıkla karşılanıyor olabilir.

Ne yazık ki; kutuplaşma, öteki mahalleye dair kör çözümlemeler getiriyor. Bu yüzden kimseyi suçlayamayız elbette. Yine de hayatında tek AK Partili tanımadan kimin karşılığı olup olmadığını söylemeye çalışmak garip. İktidar partisinin hala yüzde 30 bandında gezinmesinin nedenlerini anlamadan çıkarım yapmak da öyle...

Konuya dönersek; süreç için kritik zamanlar. İçeriden çok sınırımızın hemen yanı başında olup bitecekler açısından...

Soru çok, cevaplar yine yeni yıldan sonra görünüyor...

Şehidimizin adı kütüphanede

Azerbaycan’dan ülkemize gelmek üzere havalanan Hava Kuvvetleri’mize ait C-130 tipi askeri kargo uçağının Gürcistan-Azerbaycan sınırında düşmesi sonucu 20 askerimizi şehit vermiştik. O isimlerden biri olan Hava Kuvvetleri personeli Astsubay Emrah Kuran’ın hatırası için memleketi Muğla’nın Milas ilçesinde bir girişim yapıldı.

CHP Milas İlçe Başkanlığı, “Emrah Kuran Havacılık ve Uzay Kütüphanesi” kurmaya hazırlandıklarını iletti. Şehidimizin anısını yaşatmak üzere kurulacak bu kütüphaneye bağış kabul edilmeye başlanmış. 

Rafları zenginleştirmek adına Türkçe ve İngilizce havacılık ile uzay alanındaki kitaplar, dergiler ve fanzinler bağış olarak kabul edilecek.

Şehidimizin adını bilimle, bilgiyle ve gençlere ışık tutacak bir projeyle yaşatmak isteyen bu girişime kitap-dergi desteğinde bulunmak isteyenler için adresi de bırakıyorum: Hacı İlyas Mahallesi, Sünnetçi Sokak, Kocayol Caddesi, No:31/8 - Milas/Muğla, CHP İlçe Başkanlığı.

KÖŞENİN GÖZÜ

Geçtiğimiz yıl bugün; 24 Aralık 2024.

DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, partisinin grup toplantısında Şam’a giden resmi heyeti eleştirmişti.

MİT Başkanı ve Dışişleri Bakanı’nın Şam’a gitmesine ilişkin Bakırhan, “Sayın Dışişleri Bakanı ve MİT Müsteşarı’nın Şam’ı ziyaret ettiği gibi Kobani’yi de Haseki’yi de Kuzeydoğu Suriye Yönetimini de ziyaret etmesini beklerdik” demişti.

Aradan geçen bir yılda sürecin YPG özelinde geldiği nokta ve o gün söylenenler açısından dikkat çekici bir arşiv. 

KÖŞENİN SÖZÜ

“Şunu her zaman hatırlayın: Evren sizi olmanız gereken yere, olmanız gereken anda götürmenin bir yolunu bulur.” - Siyah Giyen Adamlar.