Korkusuz

Erdoğan, “Kardeşim Hulusi” der mi?..

Erdoğan, “Kardeşim Hulusi” der mi?..
Saray iktidarında “kardeşlik” anlayışı ve ilişkileri epey tuhaftır... Size bize hiç uymaz!.. Zamana, zemine, gidişata, çıkarların örtüştüğü veya çatıştığı durumlara, koltukların pozisyonuna göre değişiklik arz eder. Unutanlar hatırlasın; 2007 yılında Abdullah Gül’ün Cumhurbaşkanı seçildiği zamanki havayla, 2014’de koltuğu bırakıp out’a çıktığı zamandan sonraki olup bitenleri...

“Kardeşim Abdullah Gül” masalıyla ne tezgahlar çevrilmişti canım memleketimde. O süreci, perde arkasında 27 nisan e-muhtırasının da olduğu dolapları, aslında Tayyip Erdoğan’ın Abdullah Gül’ü hiç aklından geçirmediğini, AKP’de 2 isime birden Cumhurbaşkanlığı sözü verdiğini hatta onlardan birinin “Kardeşim Abdullah Gül”ü duyduğu gün fenalaşıp hastaneye kaldırıldığını YENİÇAĞ Gazetesi’nde görev yaptığım yıllarda kapı arkalarını aralayarak kaleme almıştım.

★★★

Yeni bir “Kardeşim” sürecine doğru mu gidiliyor saray cenahında?.. Vallahi, “hayır” diyemeyeceğim!.. Abdullah Gül’ün sözcüsü Fehmi Koru’nun yazılarında ve televizyon programlarında ısrarla “Cumhur İttifakı’nın Cumhurbaşkanı adayı kim olacak” diye sorması, sürekli Abdullah Gül’ü işaret etmesi, saray yazarlarının ufaktan ufaktan çark etmesi, bunun işaretleri sayılabilir. Ammaa, işte bu işin bir de aması var!.. Ve hatta daha da esaslı bir durum var... Saray içindeki iki baba hizipten (Gürcüler Konseyi ve Güvenlikçiler) yeri geldiği zaman bahsederim. Güvenlikçi kanadın en önde gelen isimlerinden biri de Savunma Bakanı Hulusi Akar’dır. (Hatırlayın, geçmiş yazılarımda Hulusi Akar-Abdullah Gül arasındaki son görüşmelerin haberini sizlere vermiştim).

Tayyip Erdoğan’ın da iktidar içinde en dikkate aldığı isimlerin başında Hulusi Akar gelir. (Bu ifade bana değil saray kaynaklarıma ait). Kusuruma bakmayın, nedenlerini sorsanız bile açık açık yazamam, çünkü, başım yeterince belada ve daha fazlasına da ihtiyacım yok!..

Eğer aksi bir durum olurda Tayyip Erdoğan yeniden aday olmazsa ise Cumhur İttifakı’nın adayı kim olur?.. Evet, bu soru AKP’de çokça soruluyor ve yüksek sesle de tartışılıyor. İktidar kulislerinden ulaştığım haberlere göre, Güvenlikçiler kolları sıvamışlar, yola koyulmuşlar. Tayyip Erdoğan, “kardeşim Hulusi Akar” der minin peşine düşmüşler. Sıkça yapılan ve Erdoğan sonrasının yol haritasının belirlenmeye çalışılan istişare toplantılarında Hulusi Akar’ın Cumhurbaşkanı adayı olması için uzlaşma sağlanmış görünüyor. Güvenlikçiler içinde gelişmeleri aktaran kaynağım formülü şöyle izah ediyor;

“Eğer Tayyip bey bir nedenle yeniden Cumhurbaşkanı adayı olmaz ise yerine en uygun aday Hulusi Akar olur. Tayyip bey ‘kardeşim Hulusi Akar’ der ve seçim meydanlarında el ele kampanya yaparsa bu iş biter.”

Hulusi Akar, iktidarın bu yıpranmışlığında seçmenin yüzde 51’inin oyunu nasıl alır?.. Bu soruya da cevap bulunmuş Güvenlikçi kanatta; CHP ve HDP’yi ötekileştirerek, İYİ Parti seçmenine de çağrı yaparak.

Ne diyelim?.. Aç tavuk kendini darı ambarında sanırmış!..

★★★

AKP Genel Başkanı Tayyip Erdoğan, muhalefet lideriymiş gibi enflasyondan, fahiş fiyatlardan şikayet ediyor. 20 yıldır sanki onlar muhalefet CE-HA-PE iktidar!..

CHP İstanbul Milletvekili, Erdoğan Toprak, hayat yangının önüne geçilebilmesi için iktidara bazı önerilerde bulundu. Şöyle;

Öncelikle üretimi ve üreticiyi teşvik politikalarına yönelmek ve ürüne verilecek asgari taban fiyatı önceden ilan edip alım garantisi vererek ürün ve üretim planlamasını devreye sokmak gerek.

Çok olağanüstü bir durum olmadıkça nihai ürün ithalatına gidilmemeli, gümrüksüz ithalat uygulamasına son verilmeli.

Bunun yerine üretime başlama noktasında girdi maliyetlerini düşürecek tohum, ilaç, gübre vb. ithal girdilerin gümrükleri sıfırlanarak, üreticiye en düşük maliyetle erişim sağlanmalı.

Tarımsal sulamada kullanılan elektrik, mazot enerji faturalarında ÖTV-KDV sıfırlanmalı faturanın asgari yüzde 50’si devlet tarafından üstlenilmeli.

Devlet özelleştirilen elektrik şirketlerine döviz bazında kilovatsaat başına alım garantisi verirken, otoyol-köprülere araç, şehir hastanelerine hasta garantisi verirken, üreticiye de ürün bazında (buğday, arpa, bakliyat, ayçiçeği, soğan, patates vs.) ekim dönemi öncesinde ürününü satın alma, fiyat garantisi ve hasat döneminde enflasyona endeksli fiyat artış garantisi vermeli.

★★★

Üreticinin an itibarıyla tüm borçları en az 3 yıl süreyle faizsiz olarak ertelenmeli, Ziraat Bankası kredilerinin yüzde 80’i düşük faizle ya da faiz sübvansiyonu ile tarım ve hayvancılığa tahsis edilmelidir.

Öncelik ithalat yerine yerel üretim olmak zorunda. Market zincirlerinin üreticiyi istismar etmesini önleyecek, tüccarın üreticiyi borçlandırarak, daha hasada kalmadan ürününü kapatmasını engelleyecek, üreticiyi ‘sözleşmeli üretici’ konumuna getirip tarım işçisine dönüştürecek gidişata son verecek yasal altyapı süratle hazırlanıp yasalaştırılmalıdır.

Gerek ülkemizde gerekse dünyada gıda israfının ulaştığı boyutlar karşısında bunun önüne geçecek mekanizmalar, depolama sistemleri, tedarik zincirleri plan ve program kapsamına alınmalıdır.

Tüm araştırmalar üretilen gıdaların asgari üçte birinin nakliye, pazarlama, perakende satış ve tüketim aşamalarında kaybolduğunu, israf edildiğini, atıldığını göstermektedir. Gıda fiyatlarının düşmesi için öncelikle gıda israfına karşı farkındalık yaratacak bir eylem planı hızla devreye konulmalı, kampanya yürütülmelidir.

Gıda tedarikinin güvence altına alınması için ilk adımın atılması gereken yer tarla, bahçe, besi çiftlikleri, ahırlar vb. dir. Yüksek gıda enflasyonunun başlangıç noktası tarlaya atılan tohumdan başlayarak fidan, sulama, ilaçlama gibi tüm üretim aşamalarını kapsamaktadır.

İthalatta gümrük vergisini sıfırlama desteği, üretim desteği bu aşamadan başlatılarak ürün maliyeti aşağı çekilmeli ancak bu noktadan itibaren ‘tarladan rafa-tezgâha-sofraya zinciri’ her aşamasında denetime ve izlemeye tabi olmalıdır.

★★★

Ulu Tanrı, tüm şehitlerimizle birlikte Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal ATATÜRK ve onun kahraman silah arkadaşlarına rahmet etsin. Nur içinde yatsınlar. Mekanları cennet olsun.