Korkusuz
Ümit Zileli

Ek vergiler bahane ekonomi şahane!..

-Ekonomideki göstergeler geriye gidişi gösteriyor. Bu durum kaygı verici...

-Parti devleti mantığına yönelik eğilimleri besleyen mevcut atmosferden acilen çıkılmalı...

-Yılların tasarrufu ile biriktirilen varlıklar ciddi miktarda değer kaybetmektedir...

-Türkiye’nin yönetim şekli radikal bir şekilde referandumla değişti...Vizyon kayboldu...

-En büyük tehlike borçlanma. Bugünkü borçlanma yüksek maliyetlerle gerçekleşiyor, çünkü Türkiye’nin risk primi yüksek...

-Bürokraside ehliyet ve liyakat yeniden ön plana alınmalı...

Kim yapıyor bu ağır eleştirileri dersiniz? Örneğin, TKP Genel Başkanı ya da CHP Genel Başkanı hadi biraz daha sağa meyledelim; İYİ Parti Genel Başkanı bu şekilde yerden yere vurabilir iktidarı derseniz yanılmış olursunuz!.. Yerim dar olduğu için özetin de özetini yer verdiğim bu konuşmayı sıcağı sıcağına 11. Cumhurbaşkanı, AKP’nin iki numaralı kurucusu Abdullah Gül yaptı!.. Üstelik, iktidarın bugün ayakta durmasını da ilk 5 yılda yapılan reform ve ekonomik başarıya bağlayarak...

Hem de, “Tüketici Güven Endeksi”ni açıklayan Türkiye istatistik Kurumu’nun (TÜİK) “Aman da güven artıyor” pompalamasını yaptığı, Hazine ve Maliye Bakanı Berat Bey’in “Ekonomi iyiye gidiyor, canlanıyor” dediği gün!..

Bakın şu tesadüfe ki, aynı gün SÖZCÜ Gazetesi’nin manşetinde de önemli bir isim, ekonomi uzmanı CHP Milletvekili İlhan Kesici konuşmuş ve Türkiye ekonomisini şu sözlerle özetlemişti:

-Kara kış geliyor, otomobil TIR’ın altında kalabilir!..

Bu benzetmeyi de şöyle açıklamıştı Kesici:

-2020’de öngörülen bütçe açığı 138 milyar liraydı. İlk 4 aydaki açık 139 milyar oldu! İhracat gelirinin dörtte biri olan 40 milyar dolarlık turizm geliri sıfır! Sanayi üretimi ise yüzde 30 küçüldü!

İşte, her kıştan sonra bahar gelmez sözüne atıf yapan Kesici bu kara tabloyu gören yönetimi de uyarmıştı:

-İktidar titremeli!..

Bırakın cebimizdekini, faizdeki para bile eriyor!..


Önceki akşam, tek imza ile 400’ü aşkın ürüne yine ek vergi geldi!..

Gerçekten de süreç gayet hızlı işliyor; saray, akşam imzayı atıyor, resmi gazetede sabah yayımlanıyor. Yurttaş anında ödemeye başlıyor! Son atılan imza ile şu birkaç ay içinde 6 bini aşkın ürüne “şak” diye ek vergi getirildi! Diğer bir deyişle de şöyle oluyor:

-Ekonomi iyiye gittikçe yurttaşın cebindeki para hızla eriyor!

Eriyen yalnızca yuttaşın cebindeki para değil, işler o hale gelmiş ki, bankada nemalanan para bile eriyor! Ben söylemiyorum valla, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı söylüyor; CHP’li Murat Emir’in soru önergesine verdiği yanıtta “15 Temmuz şehit ve gazileri için toplanan ve Ziraat Bankası’nda nemalandırılan paranın miktarını 338 milyon 933 bin lira” olarak açıkladı...

Halbuki Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, bu paranın miktarını Ocak 2019 itibarıyla 338 milyon 971 bin liraya ulaştığını açıklamıştı! Bu durumda şehit ve gaziler için toplanan yardım parası durduğu yerde 38 bin lira azalmıştı!..

Nasıl olabilirdi böyle bir şey? Ekonomi bilgisi en kıt olanın bile bildiği üzere, faizdeki para artar, eksilmez! Fuat Oktay’ın, Ocak 2019 itibarıyla açıkladığı para miktarı bir buçuk yılı aşkın bir süre sonunda daha da artacağına nasıl olurdu da eksilirdi?!. CHP’li vekil de haklı olarak soruyordu:

-338 milyon TL nerede?

Bence tehlikeli soru; baksanıza o paranın gerçek sahipleri bu soruyu sordukları için AKP binasının önünde dayak bile yemişlerdi!

Şimdi, bir de korona salgını sırasında toplanan paralara ne olduğunu gündeme getirip ortalığı karıştırmaya gerek yok... Bi yerlerde nemalanıyordur...

-Siz “Yeditepe Konserlerini” izleyin, gerisini merak etmeyin!..

“Cübbesi düğmeli topluluklar!”


Dün gazetelerde tarihe geçecek bir çağrı yer aldı...

Elazığ ve Erzincan dışında 78 Baro’nun ortak ilanında “hukukun üstünlüğüne ve insanlık onuruna inanan her vatandaşa tarihi bir çağrıdır” denilerek, iktidarın baroların yapısını ve seçim sistemini düzenleme girişimine karşı çıkılarak şöyle denildi:

-Baroların bölünmesi, parçalanması, bağımsız savunma yerine siyasete ya da başka ortaklaşmalara dayalı, sesi kısık, cübbesi düğmeli topluluklar yaratacaktır!..

Baroların niteliksizleştirilmek istendiğine dikkat çeken çağrıda meydana çıkacak vahim sonuç ise şöyle yer aldı:

-Cumhuriyet’in ve elbette yargının vazgeçilmez kurumları olan barolar da “çoklu baro” kisvesi altında yıkıldığında, bu ülke üzerinde yaşayan ve adalete ihtiyaç duyan istisnasız herkes artık sessiz ve kimsesiz kalacaktır!

Altına imzamı atıyorum...