Ben her yılın son günü, sadece özlemlerimi yazarım!
Dua eder gibi sıralarım özlediklerimi, istediklerimi..
Özlemlerim değişmediği için de hep aynı yazıyı kopyalayıp yapıştırırım.
Hâkim isterim; emir almayacak!
Polis isterim; masuma gaz sıkmayacak.
Vali isterim; kul olmayacak.
Vekil isterim; aslına ihanet etmeyecek.
“Asil” isterim; haklarına sahip çıkacak.
Gazeteci isterim, gerektiğinde kalemini kıracak.
Patron isterim; hep kendine yontmayacak.
İşçi isterim, tuttu mu koparacak!
Memur isterim; “işini bilmeyecek...”
Amir isterim; kula kulluk etmeyecek!
Bilim adamı isterim hurafelere direnecek.
Asker isterim, “Önce vatan” diyecek.
Mühendis isterim, hesaptan şaşmayacak.
Mimar isterim; yamuğa kaçmayacak.
Doktor isterim; paraya tapmayacak.
Devlet isterim; sağlığı satmayacak.
Kadın isterim; asla ezilmeyecek.
Erkek isterim; ölse de ezmeyecek.
Çocuk isterim; koşacak, oynayacak.
Gençlik isterim; “Ata”sını duyacak.
Halk isterim; kölelikten çıkacak.
Saray isterim; padişahı kovulmuş.
Atatürk isterim; hilafeti savurmuş!
Dünya isterim: tüm renkler yan yana.
Dinli-dinsiz, donlu-donsuz kol kola.
Dünya isterim; paranın gömüldüğü.
Dünya isterim; kardeşçe yaşanılan...
Güce değil, dayanışmaya tapılan!
***
İşte; dostlar... Ben yıllardır her 31 Aralık’ta “dua eder gibi” bu yazıyı yazıp dururum; belki içlerinden biri duyar da gelir diye! Ancak; ne fayda: Her yıl; bir öncekini aratır.
Yine de umuttur fukaranın ekmeği...
Ben özlerim; özlediklerimin de yolunu gözlerim.
Gelirlerse şen olur dünya...
Gelmezlerse... Günahları boynuna!
DALAK VE OMURGA!
Hürriyet’in Genel Yayın Müdürü “Dalaksız Ahmet Hakan”, terörist başı Abdullah Öcalan’a “bebek katili” diyenlerin, PKK’nın dağıtılmasıyla ilgili süreci baltaladığını yazmış...
Oysa dalağını aldırdığı için askere bile gitmeyen bu arkadaş daha beş yıl önce, “Bu sorunu ben çözerim. Çözüm için hazırım” diyen “bebek katili”ne, “Sen bu saatten sonra çözsen çözsen bulmaca çözersin” demişti.
Ne değişti?
Ne değişecek; AKP ve MHP’nin bakışı değişti.
Onlar değişince Dalaksız Ahmet de her zamanki gibi rüzgara uydu; ağız değiştirdi.
İnsan bu “bebek katili”nin kurbanı olan şehitlerin yakınlarından utanmasa bile kendisinden utanır.
Dün öyle yazıyorsun bugün böyle...
Tamam; anladık, dalaksızsın da... Bari biraz omurgalı ol be arkadaş!
GÜNÜN SORUSU
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), vatandaşların yüzde 74.8’inin son dört yılda hiç yoksulluk görmediğini iddia etmiş... Sorum TÜİK Başkanı Dr. Erhan Çetinkaya’ya:
Siz bu araştırmaları hangi ülkede yapıyorsunuz?
Söyleseniz de orada yaşasak!
SADECE 975 LİRA!
Ankara’nın en lüks semtlerinden biri olan Bilkent’te, üç katlı lüks bir villanın kirası ne kadardır?
Ben söyleyeyim:
Sadece 975 lira...
Yazıyla da yazayım... Dokuz yüz yetmiş beş lira!
Üstelik doğalgaz, elektrik, su, telefon ve diğer giderler dahil!
Ama ufak bir şart var!
Böylesine lüks bir villada bu kadar düşük bir kirayla oturmanız için Diyanet İşleri Başkanı olmanız gerekiyor!
Diyanet İşleri Başkanı olmak için de vaazlarınızda Atatürk’ün adını anmamanız ve Anıtkabir’i ziyaret etmemeniz!
***
Haberi okuyunca ben de sizin gibi gözlerime inanamadım. Aynı özelliklere sahip villaların kirası 110 bin lirayken, eli kılıçlı, Audili Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş’ın ödediği kira bu kadarcıkmış...
Önümüzdeki ay yüzde 44 artarak 1.404 liraya çıkacakmış...
İktidara geldiği ilk yıl milletvekili lojmanlarını kapatan AKP, şeriatçı Diyanet İşleri Başkanı’nın elini sıcak sudan soğuk suya sokturmuyor!
Kendisine sormak istiyorum:
Emeklinin pazar artığı çürük domatese 40 lira verdiği bir dönemde, devlet olanaklarını bu kadar hoyratça kulllanmak ve kullandırmak haram ya da günah değil midir?