Türkiye günlerdir medya ve magazin dünyasını sarsan uyuşturucu operasyonunu konuşurken; dün yeni gözaltılar oldu...

Hangi ünlülerin gözaltına alındığını zaten dün sabahtan beri her yerden öğrendiniz...

Bunun dışında yeni tutuklamalar da gerçekleştirildi.

Aslında bu yaşananlar kimse için sürpriz olmadı.

Çünkü bir şeyin “sürpriz” olabilmesi için bilinmemesi ya da tahmin edilememesi  gerekir.

Oysa biz bu gözaltıların ve tutuklamaların olacağını günlerdir biliyorduk...

Nereden mi biliyorduk?

Cem Küçük ve Şamil Tayyar isimli “büyyyyyüüüüük” gazeteci beylerin ifşalarından!

Şamil Tayyar, günlerdir bağırıyor:

“Mehmet Akif Ersoy’dan daha önemli bir isim daha gözaltına alınacak.”

Cem Küçük ondan aşağı kalır mı:

“100’e yakın isim var. Ayrıca herkesin merak ettiği o isim bugün yarın alınacak... İki-üç tane daha büyük isim var!”

TGRT Haber Ankara Temsilcisi Fatih Atik de bu ikiliye bir ek yapıyor:

“Soruşturma yalnızca medya mensuplarıyla sınırlı kalmayacak, sanat ve iş dünyasından da yeni isimler gündeme gelebilecek...

★★★

Gelelim zurnanın “zırt” dediği yere:

Bu adamlar gazeteci mi?

Bana göre olmasalar da... Anneleri onları gazeteci sanıyor!

Peki; bu bilgilere bir gazetecinin ulaşması mümkün mü?

Hayır, hayır, hayır!

Şamil Tayyar katıldığı programda dedi ki:

“Soruşturma dosyalarındaki ifade tutanaklarını incelediğimde büyük bir şaşkınlık yaşadım...”

★★★

Pardon...

Neyi incelemiş?

Soruşturma tutanaklarını...

İyi de; hangi sıfatla yapmış bunu?

Sanık mı? Polis mi? Savcı mı? Sanık avukatı mı?

Hayır...

Bu arkadaşın yaptığı ve itiraf ettiği şey, açık bir suç...

Şamil Tayyar, kumpas davalarının hazırlık soruşturmalarını da yayınlamıştı.

Bu yüzden de defalarca hüküm giymişti.

Ama görünen o ki ders almamış:

“Nasıl olsa o zaman kimse beni içeri atmadı, yine atmazlar” diye düşünüyor olmalı!

★★★

Aylardır gerek İBB soruşturmasının, gerek bu son operasyonların bütün detaylarını bu arkadaşlardan öğreniyoruz.

Ve ne ilginçtir ki hiçbir savcı kendilerini çağırıp, “Hazırlık soruşturmalarının yayınlanması suçtur. Siz ne yapıyorsunuz?” demiyor...

Demedikleri gibi, o dosyaları onlara sızdıran savcılar, savcılık kalemi, polisler ve müdafi avukatları, yani her kimse... Onların hakkında gerekli işlemi de yapmıyor...

★★★

Sayın İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Akın Gürlek:

Gazeteci geçinen bu geveze arkadaşların yaptıkları yayınlar, soruşturmaların selametini sekteye uğratmıyor mu?

Adalete duyulan güveni sarsmıyor mu?

Eminim ki yaptıkları açıklamalar ve “ellerinde olduklarını söyledikleri” soruşturma dosyasından aktardıkları bilgiler sizi de rahatsız ediyordur.

Kendileri hakkında “hazırlık evraklarını yayınlayarak soruşturmalara zarar vermek” suçundan dava açmayı düşünmüyor musunuz?

Ayvayı yedik!

Geçim sıkıntısı yüzünden boşanma davalarında patlama yaşanıyormuş...

Her yıl 100 bin çift boşanıyormuş...

Ama en az bunun üç katı kadar “boşanamadıkları” için ayrı yaşayan çift varmış...

“Neden boşanamıyorlarmış?” derseniz...

Yine parasızlıktan...

Evet; evlenmek kadar boşanmak da para istiyor...

Ayrı ev, ayrı eşya dışında esas sorun avukat ve mahkeme masrafları... Yalnızca mahkeme masrafları ortalama 4 bin liraya ulaşıyormuş... Buna bir de anlaşmalı boşanmalarda 50 bin, çekişmeli boşanmalarda 150 bin liradan başlayan avukatlık ücretini koyun... Boşanmanın neden zorlaştığını anlarsınız!

Nafaka, mal paylaşımı, tazminat derken... İnsanlar boşanmadan ayrı yaşamayı tercih eder hale gelmiş...

İlle de “Boşanacağım” diyen ama bu masrafın altından kalkamayanlar ise bankalardan “ihtiyaç kredisi” kullanıyormuş!

★★★

2024 Emekliler Yılı’ydı; emeklilere cehennemi yaşattı.

2025’i Aile Yılı ilan ettiler; evlilikler bu halde...

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, 2026’yı Refah Yılı ilan etmiş...

Battığımızın resmidir!

GÜNÜN SORUSU

Sorum DEM

Parti’nin 4 Ocak’ta Diyarbakır’da düzenleyeceği, “Öcalan’a Özgürlük” mitingi için “Hiçbir mahsurlu yanı yoktur” yorumunu yapan MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’ye:

Peki; 30 Aralık 2022’de öldürülen Ülkü Ocakları önceki Genel Başkanı Sinan Ateş için de bir miting düzenlense, onun için de “Hiçbir mahsurlu yanı yoktur” der misiniz?

Utanç madalyası!

Depremzedeler için çadır satan eski Kızılay Başkanı Kerem Kınık’ın kızı Fatma Zehra Kınık Demir, aracıyla çarptığı 17 yaşındaki Batın Barlasçeki’nin ölümüne neden olmuştu.

Yargılandığı mahkeme de onu 4 yıl 2 ay hapis cezasına çarptırmıştı.

Üst mahkemede bozulan dava yeniden görülmüş ve Zehra Hanım’ın cezası 2 yıl 6 aya dönüştürülmüş... Tabii; böyle olunca da cezaevine falan girmeyecek!

Bence Sayın Hakim ayıp etmiş... Niye ceza veriyor ki?

Madalya takmalıydı hanfendinin boynuna!

Utanç madalyası!