Korkusuz

Döndük başa

Döndük başa
ABD, AB ve BM’nin yoğun çabasıyla oluşturulan 75 kişilik Ulusal Uzlaşma Meclisi 5 Şubat 2021’de Abdülhamit Dibeybe’yi başbakan ve Muhammed Menfi’yi Başkanlık Konseyi Başkanı olarak seçmişti.

Meclis ayrıca seçimlerin 24 Aralık’ta yapılmasını ve o tarihe kadar ülkedeki yabancı güçlerin ve paralı askerlerin çıkarılmasını istedi.

Karara göre yabancı güç olarak Türk askerinden ve paralı askerler olarak da Türkiye’nin oraya taşıdığı yaklaşık 15 bin Suriyeli militandan (başka paralı askerler de var) söz ediliyor.

10 Mart’ta toplanan Libya Parlamentosu 188 üyesinin 133’nün katılımı ve oybirliği ile Dibeybe hükümetine güvenoyu verdi ama kavgalı taraflar arasında gerginlik bir türlü dinmedi.

Geçen süre içinde Dibeybe ve Menfi rakip iki ülke Mısır ve Türkiye’nin yanısıra Libya ile ilgili bir çok ülkeyi ziyaret ederek ilginç görüşmelerde bulundular ancak ülke içi uzlaşma ve barışmayı sağlayamadılar.

Ankara’nın desteklediği İslamcı grupların kontrol ettiği Trablus ile Kahire’ye yakın duran Bingazi’deki General Hafter’in kontrolündeki parlamento arasındaki çekişme sürüyor.

Bingazi’dekilere göre Trablus artık Türk askeri ve istihbaratı tarafından yönetilmekte, her şeye Ankara karar vermekte ve yolsuzluğun boyutu tehlikeli bir hal almaktadır. Ayrıca kaybetme olasılığına karşın Trablus’taki gruplar seçimi erteleme ya da engelleme çabası içindeymiş.

Havayı yumuşatmak ve karşı tarafın endişelerini gidermek için geçen hafta Kahire’ye giden ve milyarlarca dolarlık anlaşmalara imza atan Dibeybe’nin bu çabasına güvenmeyen parlamento önce seçim yasasını onayladı sonra da Dibeybe hükümetine güvensizlik oyu verdi.

Yasaya göre yeni cumhurbaşkanı direkt halk tarafından seçilecek ve bu seçim parlamento seçimleriyle birlikte aynı gün yani 24 Aralık’ta yapılacak.

Trablus’takiler önce yasaya karşı çıktı sonra da güvensizlik kararını tanımadıklarını söylediler. Bununla yetinmeyen Dibeybe ve Menfi ABD, Fransa, Almanya, Türkiye, İtalya, Rusya ve İngiltere başta olmak üzere önemli ülkelerin yetkilileriyle görüşerek destek arıyorlar. Ancak görüştükleri herkes “Tamam hükümetiniz devam edebilir ama yabancı güçlerle paralı askerlerin 24 Aralık’a kadar çıkarılması için gereğini yapın” diyor.

Onlar diyor ama Dibeybe ve Menfi çaresiz çünkü Ankara, Libya’dan çekilmeyi düşünür gibi davranmıyor.

Bunun farkında olan Kahire, Ankara’nın kendisiyle barışma isteğine karşılık vermiyor.

Bunun farkında olan Kahire’nin müttefiği Paris; Roma ve Berlin’le birlikte 12 Kasım için uluslararası konferans hazırlığında.

Karşı atağa geçen Ankara 1911’de Libya’yı Osmanlı’dan alan İtalya ile askeri işbirliği yapmakta Fransa’nın ABD ve İngiltere ile kavgasından yararlanarak Washington’un desteğini aramaktadır.

Durum net:

Mısır, Sudan, Tunus ve son olarak Fas İslamcılarının yenilgisiyle yalnızlaşan Ankara var gücüyle Libya’da tutunmaya çalışıyor.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’a göre orada (nüfus 6.8 milyon).

“Bir milyon Osmanlı bakiyesi Köroğlu Türkü bulunmaktadır”.

Erdoğan’ın düşmanı Sisi’ye göre de “Libya kardeş ve komşu bir Arap ülkesidir ve Libya halkıyla Mısır halkının büyük bölümü akraba”.

Yakında (seçim olursa) kimin doğru söylediği ortaya çıkar çünkü Libyalılar yeni yöneticilerini seçerek kimden yana olduklarını gösterecekler.

Ya seçimlerde adayı olacağını söyleyen laik Hafter’i ya da aday olacağı konuşulan Kaddafi’nin oğlu Seyfulislam’ı tercih edebilirler.

Başkaları da olabilir.

Belki de bunun için Ankara sekiz yıldır Trablus’ta hapiste olan Seyfulislam’ın kardeşi Saadi’nin serbest bırakılmasını sağladı.

Bu haber ve yorumlar doğruysa Kaddafi Kardeşlerin tavrı merak konusu olacak çünkü Ankara 2011’de ABD ve NATO ile birlikte

Libya’ya saldırmış ve babalarının ölümünde payı vardı.

Hem de iktidara geldiği 1969’dan 2010’e dek Türkiye’ye her konuda ve her alanda yaptığı sınırsız yardımlara rağmen.

Ah şu vefasızlık!