Korkusuz
Memduh Bayraktaroğlu

Demokrasi çoğunluğun sokaktan gelen birini seçme özgürlüğü müdür?..

Dünyadaki bütün ihtilaller öncelikle “ekmek” diye haykırarak başlamıştır.

Entelektüel ya da aydınlar sadece “eşitlik, kardeşlik, hürriyet” derken...

Yoksullar bu üç değerden önce “ekmek” diye bağırdılar...



1917 Ekim İhtilalinden önce Moskova ve diğer pek çok şehrin sokaklarını...

“Ekmek” diye haykıran milyonlarca Rus köylüsü ve emekçisi dolduruyordu...



Fransız İhtilali de keza...

1789 yılının temmuz ayında...

Bastil Hapishanesi’nin basılması...

Tüm tutuklu ve mahkumların salıverilmesiyle ve...

Milyonlarca fukaranın:

“Ekmek” haykırışları arasında başladı...

Kraliçe Antionette’nin “Ekmek bulamayanlar pasta yesinler” deyiş sebebi de işte o çığlıklardır...



Tabii ki aydınlar Fransız İhtilalinin “kardeşlik, eşitlik, özgürlük” taleplerinden doğduğunu halen anlatıp dururlar...

Oysa...

İktidar olduktan sonra aynı aydınlar birbirlerine düşmüş...

Saray’dan ve aristokratlardan olduğu kadar...

Özgürlük, eşitlik ve kardeşlik isteyenlerden de çok kişiyi giyotine göndermişlerdir...



Bunun en somut örneği...

İhtilalin öncülerinden iki Fransız aydınından biri olan Robespierre’in...

Diğer aydın Danton’un başı ile gövdesini giyotinle birbirinden ayırmasıdır...



Sözün özü canlarım...

Tok açın halinden anlamazsa...

Biri yer biri bakarsa...

Ve...

En az bu iki gerekçe kadar kötü olan...

Demokrasi istismar edilir...

Sokaktan gelen:

Eğitimsiz...

Halk dalkavuğu...

Bencil hesapçı...

Sayıları eğitimli insanlardan çok daha fazla olduğu için fukaralara, cahillere, din afyonuyla uyutulmuş insan yığınlarının hoşuna giden politika üreten düzenbazlar...

Bilhassa az gelişmiş...

Ya da...

Gelişmekte olan ülkelerde iktidara gelecek ve...

Gitmemek için her yolu deneyeceklerdir...



O nedenle...

Eğitimsiz, cahil, din afyonuyla uyutulmuş milyonlarca fukaranın ve çocuklarının/torunlarının geleceklerini kurtarmak için önce...

O insanların fırsat eşitliği ve sosyal devlet anlayışı çerçevesinde eğitilmelerini sağlamalıyız...



Aksi halde...

Sokrat’ın dediği gibi...

Açık denizde fırtınaya tutulmuş bir geminin kurtarılmasını sağlayacak kişinin seçimini yolculara bırakırsak...

İnanın kaptanı değil...

Yolculardan topladığı paralarla gemiyi kurtaracağını söyleyen...

Tatlı dilli, sırnaşık ve fakat...

Paraları topladıktan sonra...

Başının çaresine bakmak için gemiden sessizce sıvışan bir dolandırıcıyı seçerler...

BİLMEM ANLATABİLDİM Mi?..


Amerikalıların Trump’tan sonra Biden’ı seçme sebeplerinin en başında...

Demokrasiyi...

Sokaktan gelen:

Cahil...

Eğitimsiz...

Aç gözlü...

Hukuk tanımaz...

Yargıyı esir almak ihtirasında akıl tutulması yaşayan...

Ve...

Ülkenin hazinesini kendi özel servetiymiş gibi harcamaya meraklı politika tacirlerinin elinden kurtarmaktır...





Canlarım...

Demokrasi tamir edilmezse çürür...



Sokaktan gelmiş...

Bol keseden vaat eden...

Amacı...

Kendisini seçecek:

Cahil...

Eğitimsiz...

Ufak bencil hesapları olan halkın geleceği değil...

Kendi şahsi çıkarlarıdır...



Atatürk demokratik cumhuriyetin kimler tarafından yıkılabileceğini o kadar güzel anlatıyor ki...

Bakın nasıl:

“......... İstiklâl ve cumhuriyetine kastedecek düşmanlar, bütün dünyada emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessili olabilirler.

Cebren ve hile ile aziz vatanın, bütün kaleleri zapt edilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir.

Bütün bu şeraitten daha elim ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler.

Hatta bu iktidar sahipleri şahsî menfaatlerini, müstevlilerin siyasî emelleriyle tevhit edebilirler.

Millet, fakr ü zaruret içinde harap ve bîtap düşmüş olabilir...”.



Bilmem anlatabildim mi?..

SOKRAT’IN DEMOKRASİ ANLAYIŞI NASILDI?


Değerli dostum CHP İstanbul Milletvekili ve Devlet Planlama Teşkilâtı Eski Müsteşarı İlhan Kesici, Sokrat’ın öğrencileriyle demokrasi üzerine yaptığı o ünlü sohbetlerinden birini gönderdi...

[caption id="attachment_258705" align="alignnone" width="600"] İlhan Kesici[/caption]



Bu köşeyi takip edenler...

Sık sık demokrasinin zaaflarına dikkat çektiğimi hatırlayacaklar...



Canlarım...

Lütfen okur musunuz?..



Bir gün Sokrates yine talebeleriyle sohbet ederken bir talebesi Sokrates’ e sorar:

“Eğer demokrasi çoğunluğun kararını kabul etmekse, adil olan da bu değil midir?

Mesela yüz kişinin oy kullandığı bir yerde, elli bir kişinin kararına mı uymak daha adil ve doğru olur, yoksa kırk dokuz kişinin kararına uymak mı?

Hem çok mümkündür ki, daha çok insanın daha az insandan yanılma ihtimali daha azdır. Şu halde sizin demokrasiye karşı çıkmanız doğru olmadığı gibi haklı da sayılmaz.”

Bunun üzerine Sokrates her zaman olduğu gibi soru cevap yöntemini kullanarak o talebeye önce sorar:

“Bize söyler misin bilge olmak mı daha zordur yoksa cahil olmak mı daha zordur? “

Talebe:

“Elbette ve hiç şüphesiz bilge olmak daha zordur.

Bilge olmak için çok okumak araştırmak ve yorulmak gerekirken cahil olmak için bir şey yapmaya gerek yoktur.”

Sokrates:

“Peki o halde bize yine söyler misin toplumlarda cahil insanların sayısı mı çok olur, yoksa bilge insanların sayısı mı çok olur? “

Talebe:

“Elbette ve hiç şüphesiz cahil insanların sayısı fazla olur.”

Sokrates:

“Peki bize yine söyler misin, bir gemide yüz yolcu bulunsa, geminin nerde nasıl hangi yönde yelken açması gerektiğini kaptan mı daha iyi bilir, yoksa o yüz yolcu mu?”

Talebe:

“Eğer yolcular içinde denizcilik bilgisi olan yoksa pek tabi en iyi bilen kaptandır.”

Sokrates:

“Peki o halde diyebilir miyiz ki herkes her konuda karar veremez. Herkes bildiği yerde konuşmalı.

Her iş ehline verilmeli...”.

Talebe:

“Pek tabi olması gereken budur.”

Sokrates:

“Peki o halde, bize yine söyler misin, kimin hangi konuda bilgili olup olmadığını bilmeden, sadece çoğunluk oldukları için kararlarını doğru bulmak adil ve doğru olabilir mi? Hem sen de kabul ettin ki, bir toplumda cahillerin sayısı bilgelerden hep daha çok olur...”.



Canlarım...

Eğer gerçekten demokrasiyi kurtarmak istiyorsak:

Liyakatli...

Devlet aklını siyaset aklına tercih eden...

Devlet deneyimi olan...

En az bir dili (Ki öncelikle İngilizce) çok çok çok iyi konuşan ve anlayan...

Hukuk ahlâkı yüksek...

Adil...

Temiz vicdanlı bir yurttaşımızı tercih etmeliyiz...

DEMOKRASİ NEDEN ÖLÜYOR?..


Sevgili Kesici 2018 basımı “How demokracies die” isimli kitabın da kapak fotoğrafını gönderdi.

Steven Levitsky ve Daniel Zilatt’ın yazdıkları kitapta anlatılanları halklarla paylaşmanın gerekliliğine inanıyorum...





Dünyayı ve insanlığı; dinleri koruduklarını zanneden...

Oysa farklı dinden insanları birbirlerine düşman edenler değil...

Demokrasiyi ve hukuk devletlerini, insan haklarını korumak isteyenler kurtaracak...



Kitapta anlatılan kısaca şu:

Halklar (Seçmenler), gazeteciler, yazarlar ve politikacılar arasında “karşılıklı hoşgörü” çöküyor...

Çoğunluğu sağlayarak iktidara gelenler...

Devleti ele geçirmiş olmanın gücünü (Yargı/Maliye/Ordu/Emniyet) Muhaliflerini yok etmek...

En azından...

Baskılamak için kullanıyorlar...



Medyalar, yazarlar...

Kendileri gibi düşünmeyen herkesi düşman görüyor...

Ya da düşmanlaştırıyorlar...



Canlarım...

Demokrasiyi kurtarmalıyız...

Çünkü...

Demokrasi ölürse...

İnsanlık da ölür...