Korkusuz

Cumhur İttifakı, Kılıçdaroğlu’na ne planlıyor?..

Cumhur İttifakı, Kılıçdaroğlu’na ne planlıyor?..
Başkentin klasik Salı’sına Çarşambalar da müdahil olmaya başladı. Bazı siyasi partilerin grup toplantılarının Çarşambalara sarkması yüzünden... Bu hafta, o yüzden siyaset kulislerden notlar yazmak için nefesimizi tuttuk. “Hele bir Çarşamba’yı görelim bakalım” dedik. Önceki günden  (Salı) başlayalım:

İYİ Parti grubunda büyük bir üzüntü ve burukluk vardı. Parti kurucularından ve Genel İdare Kurulu üyesi Hasan Hüseyin Türkoğlu’nun vefat haberi herkesi derin acıya boğmuştu. İYİ Parti lideri Meral Akşener’in yüksek dozajlı eleştiri ile beraber hükümete yol gösterici açıklamaları gündeme damgasını vurdu. Akşener’in İdlib mesajında iktidara “Mikrofon delikanlılığını artık bırakın ve gereğini yapın” sözleri epey yankı buldu. Benzetmesi de çok ilginçti!..

CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, 11 Şubat Salı günü FETÖ’nün siyasi ayağını belgeleriyle açıklayacağını çok önceden duyurmuştu. Heyecan ve beklenti eşiği grup toplantısı öncesinde hayli yüksekti. Kılıçdaroğlu’nun konuşmasını baştan sona dikkatle dinledim. Bilmediğimiz bir şey yoktu. Her zamanki sorular vardı. Haklı sorulardı ama dağ fare doğurdu diyebilirim. Kılıçdaroğlu’ndan Man adası belgelerine benzer bir açıklama beklerken eski gazete haberlerinin tekrarını dinledik.

AKP Genel Başkanı Tayyip Erdoğan, önceki gün (Salı) Yaşayan İnsan Hazineleri Ödül Töreni’nde konuştu. İdlib’de atılacak adımları Çarşamba günü partisinin grup toplantısında duyuracağını bildirdi. Erdoğan da beklenti ve heyecan eşiğini yükseltti. Aynı zamanda grup toplantısında, FETÖ’nün siyasi ayağı konusunda Kılıçdaroğlu’na cevap vereceğini de tahmin ediyorduk. Yanılmadık!.. Erdoğan konuşmasının bir bölümünü İdlib’de atılacak adımlara ayırdı, ağırlıklı olarak Kemal Kılıçdaroğlu’na cevap yetiştirdi. İlker Başbuğ’un mahkemeye verilmesi ile başlayan süreçte, “Bu iş kayıkçı kavgasına döndü. Sulandırılıyor” demiştim. Erdoğan’da temcit pilavına dönen “Kılıçdaroğlu’nun kaset kumpası ile Genel Başkanlık koltuğuna oturduğunu” bir daha anlattı. Kılıçdaroğlu’nun danışmanları vs. gibi yıllardır tekrarladığı iddialarını görsel şovlarla süsledi. Benim, “kayıkçı kavgası” diye nitelendirdiğim bu  tartışmalardan ne çıkar?.. Ankara’daki gelişmeleri çok yakından izleyen bir siyasetçi dostumdan görüş aldım. Dostum, “Sana komplo teorisi olarak gelebilir ama MHP’nin Kemal Kılıçdaroğlu için yaptığı suç duyurusuna dikkat et. Bu tartışmanın şiddetlenmesi ile beraber, dikkat edilmesi gereken diğer bir husus da çok yakınlaşan CHP kongresi. Cumhur İttifakı bileşenleri, Kemal Kılıçdaroğlu’nun dokunulmazlığının kaldırılmasını Meclis’e getirebilir. Sonrasını da artık sen tahmin et”. Ben tahmin ettim de buraya yazmayacağım!.. FETÖ’nün siyasi ayak tartışmalarının başka noktalara evirilebileceğini tahmin etmek güç değil. Ancak bu arada neler gözden kaçırılıyor neler?.. Mesela: Yılda 10 milyon turist gelecek diye 750 milyon dolar yani bugünün parasıyla 4 milyar 500 milyon lira harcanan ve kapısına kilit vurulan Ankapark!..

HHH

Heyecan içinde beklediğimiz İdlib adımlarına gelince... Erdoğan, “Rejim güçlerini her yerde vuracağız” dedi. Bu daha önceki, “Bir gece ansızın gelebiliriz” açıklamalarına benzedi!.. Grup toplantı salonuna doldurulan amigolarının sloganları eşliğine yapılan konuşmada  adımların yerinde yine hamaset vardı. Meydan okumanın dışında bir tek stratejik cümle duyamadık. Belli ki, grup toplantısı öncesinde Putin ile yapılan telefon görüşmesi verimli geçmemiş ve beklenenler bulunamamıştı.

Aslında İdlib’de atılacak adımı Erdoğan’dan önce Savunma Bakanı Hulusi Akar açıkladı. Akar, ABD Suriye Özel Temsilcisi James Jeffrey’in Ankara’da bulunduğu saatlerde “İdlib’deki saldırıların durması için NATO, Avrupa ve dünyanın ciddi ve somut destek sağlaması gerektiği çağrısını” yaptı, NATO’ya resmi davetiye çıkardı!.. Burada Erdoğan ile Akar arasında bir çelişki var mı?.. Yok... Neden?.. Erdoğan’ın son ABD gezisinde Trump ile yaptığı görüşmede kapalı kapılar arkasında kalan bir konuşmayı aktarayım:

Pentagon’dan askeri isimlerinde bulunduğu görüşmede Erdoğan, Trump’a, Obama zamanında Suriye politikasındaki işbirliklerini eğit-donat vs. gibi örnekleri vererek hatırlattı. Ortak amaçlarının Esad’ı devirmek olduğundan bahsetti. Trump’ın bu politikayı değiştirdiğine işaret etti ve ”Eski politikanıza dönün, Esad’ı birlikte devirelim” dedi.

Jeffrey’in ağzından ABD’nin Türkiye’ye destek açıklamalarına ve de gazlamalarına bu gözle bakın!.. Her türden yaptırımlara mani olmak için İdlib adımları güzel bir kamuflaj gibi gözüküyor!..

Çok önemli bir not daha;

21. Yüzyıl Enstitüsü Başkanı stratejist Cahit Armağan Dilek, önemli bir kaynağa dayandırarak Ankara’da başarısızlıkla sonuçlanan heyetler arası görüşmeden şu notu aktarıyor:

“Rus tarafının İdlib’teki krize ilişkin ana çözüm önerisi Suriye’nin M-5’in tamamını kontrol altına alması, bölgenin diğer tarafında ise tarafların bulunduğu mevcut konumlarını esas alacak hattın güneyinde Suriye kuzeyinde Türkiye kontrolünde bölgeler oluşturulması, TSK-ÖSO’nun bu hattın kuzeyinde Suriye ordusunun da hattın güneyinde kalmasıydı. Ama kaynaklar Türk tarafının bu öneriyi hiç kabul etmediğini bildiriyor. İnanılmaz.”

Peki neden “İnanılmaz”? Cahit Armağan Dilek şunları söylüyor;

“Suriye ve Rusya tarafı M-5’i çok önemsiyor. Çünkü Halep’ten Hama üzerinden Şam’a gidiyor. Zaten önceki gün itibariyle tüm M-5 onların kontrolüne girdi. Onun için, geri adım atmaları mümkün değil. Önerdikleri hat şu anki fiilen kontrol edilen sahalarda herkesin kalmasını içeriyor. Yani Halep-Lazkiye (M-4) yolunun bir kısmı yine TSK-ÖSO kontrolünde olacak. İdlib merkez (1 milyondan fazla insan yaşıyor, göçü önlemiş olacaksın) TSK-ÖSO kontrolünde kalacak. Ve bu teklif kabul edilmiyor.”

S-400’lerin  maket oyuncak olarak Türkiye’ye getirileceğine ilişkin yazılarımdan dolayı bana hakaretler yağdıran çukurlara itina ile duyurulur!..