CHP iktidar, AKP muhalefet olsaydı...
EMEKÇİLERE DESTEK VERİLMEDİ
Eğer bunun aksi olsaydı; başta Yemek Sepeti, Trend Yol, Yurtiçi Kargo ve benzeri şirketlerde çalışan emekçiler, yaptıkları eylemlerde yalnız kalmazdı. Büyük bir dönüşümün önünü açma potansiyeli taşıyan bu eylemler, işçilerin ve sendikaların sınırlı gücü yüzünden toplumsallaşamadı. Emekçiler, böylesi bir direnişte yalnız bırakıldı. Çünkü; muhalefet partileri, AKP’nin “ideolojik hegemonyası” yüzünden “sokağa çıkmayacağı’’nı baştan ilan etti. Böylece, son yılların en önemli emekçi eylemleri toplumun tüm kesimlerini saramadı ve geniş yığınları sarsamadı.
AKP HÂLÂ YÜZDE 31.5
Muhalefet partileri, ürünlere, elektriğe ve doğalgaza gelen zamların, iktidarı kendiliğinden düşüreceği ve halkın hayat pahalılığı yüzünden artık iktidar partisine oy vermeyeceğini düşünüyor. Oysa ki; siyaset bilimi bunun her zaman böyle olmayacağı ve beklenen sonucu vermeyeceğini kanıtlıyor. Muhalefet eğer toplumsal gelişmeleri “kendi haline’’ bırakır ya da tepkileri örgütlü bir hale getirmezse, hiçbir iktidar kendiliğinden değişmez. AKP’nin bu koşullara rağmen hala yüzde 31.5 oranında görünmesi de söylediklerimizi doğruluyor zaten.
AKP o faturaları sokakta yakardı
Şimdi olaylara bir de tersinden bakalım:
CHP iktidarda, AKP de muhalefette olsa ve zamlar peş peşe gelseydi, Recep Tayyip Erdoğan yeri göğü inletmez, her gün bir ilde miting yapmaz mıydı?
Ya da Erdoğan’ın muhalefetteki vekilleri, moto-kuryelerin yanında bulunmaz mıydı?
Başka bir örnek daha vereyim:
CHP iktidarında Isparta’daki elektrik kesintisi rezaleti yaşanmış olsaydı, AKP tüm gücüyle bu konuyu gündeme getirip iktidarı sarsmaz mıydı? O elektrik faturaları, kentlerin meydanlarında yakılmaz mıydı?
REHAVET YAYILIYOR
Bu ve buna benzer örnekler çoğaltılabilir.
Demek istediğim şu:
Muhalefette şu sıralar biraz “Nasıl olsa kazandık’’ rehaveti, biraz da “Aman sokağa çıkmayalım, AKP seçmenini ürkütmeyelim’’ havası var. Ve bu düşünce ne yazık ki; toplumsal muhalefetin büyümesine engel oluyor. Muhalefet partileri kendilerini “çekim merkezi’’ haline getiremiyor. Zamlara yönelik tepkiler, bireysel eylemlerin ötesine geçemiyor.
Muhalefetteki refleks kırılmasına bir örnek daha:
İki aşağılık adam, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün Samsun’daki heykeline saldırma cüretini göstermesine rağmen, muhalefet partileri bu saldırıya güçlü bir tepki vermiyor. Örneğin; ben hem CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun hem de İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in Samsun’a giderek tepki göstermesini beklerdim. Keza; her iki lider, Samsun ve Isparta halkını da yalnız bırakmamalıydı. Sadece milletvekillerinin bölgede olması yetmiyor.
BAŞKANLAR DA GİTMELİYDİ
CHP bu konuda daha geniş imkanlara sahip…
CHP lideri, CHP’li 11 Büyükşehir Belediye Başkanı’yla birlikte Isparta’ya çıkarma yapıp halka yalnız olmadıklarını gösterebilirdi.
Sözün özü:
Muhalefet partileri, “Zamlar geliyor, halk tepkili, zaten kazanıyoruz’’ düşüncesinin yarattığı rehaveti bir an önce üzerinden atmalıdır. Dünyada hiçbir iktidarın “kendiliğinden’’ değiştiği görülmemiştir. Muhalefet, son dönemlerde kırılan refleksini onarmalı ve siyaseti halka taşıyacak yöntemleri sonuna dek uygulamalıdır.
TBMM’nin tatile girmesi ayıptır!
AKP ve MHP iktidarı, hayallerindeki rejimi gerçekleştirmeyi başardı. Adına Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi denilen ancak anayasal bir karşılığı olmayan bu yönetim biçiminde “Meclis’’ tamamen işlevsiz hale getirildi. Zaten AKP ve MHP’nin istediği de bu idi.
Bir ülke düşünün:
Sağlık emekçileri, haklarını alamadıkları için greve çıkıyor…
Isparta’ya tam beş gün boyunca elektrik verilemiyor.
Ülke büyük bir enerji krizinin eşiğinde...…
Elektrik ve doğalgaz faturaları, yandaş şirketler yüzünden can yakıyor. Halk inim inim inliyor.
Koronavirüs yüzünden her gün 300’e yakın insan hayatını kaybediyor.
Rusya ve Ukrayna, burnumuzun dibinde savaşın eşiğine geliyor…
Ancak TBMM, AKP ve MHP’nin talebi üzerine “gündem olmadığı için’’ 15 Şubat’a kadar tatile giriyor.
Bu durumda söylenecek çok şey var ama biz şimdilik “BU YAPTIĞINIZ AYIPTIR’’ diyerek sözü noktalayalım.