Korkusuz

Çektirdiğiniz çile yetmedi mi?

Çektirdiğiniz çile yetmedi mi?
Gazeteci dostumuz Sedef Kabaş, TELE 1’de katıldığı Demokrasi Arenası programında duayen gazeteci Uğur Dündar’ın sorularını yanıtlarken, ‘’maksadını aşan’’ bir benzetme yüzünden önce gözaltına alındı, ardından ise tutuklandı. Cumhurbaşkanına hakaret suçlamasıyla tutuklanan Kabaş hakkında düzenlenen iddianame, bir ‘’sürpriz’’le birlikte geldi. Kabaş’ın, sadece Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a değil, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ile Ulaştırma Bakanı Adil Karaismailoğlu’na da hakaret ettiği belirtiliyordu. İddianamede, onlar için de ayrı cezalar isteniyordu.

AVUKATI DİLEKÇE VERDİ

Hakkında toplamda 11 yılı aşkın bir ceza istenen Kabaş, tam 19 gündür tutuklu… Kabaş’ın Avukatı Uğur Poyraz, müvekkilinin İstanbul 36. Asliye Ceza Mahkemesi’nde yargılanacağının belli olduğunu duyurduktan sonra, hemen tahliye talebinde bulundu. Gazetemiz baskıya hazırlanırken, bu talebe henüz yanıt gelmemişti. Mahkeme, muhtemelen reddedecek ve Kabaş’ın tutukluluğu devam edecektir.



HUKUK YOK, KEYFİLİK VAR…

Sedef Kabaş davası, bu haliyle baştan sona bir hukuksuzluk örneğidir.  Kabaş’ın gözaltına alınması da RTÜK’ün TELE 1’e 5 program ceza vermesi de Kabaş’ın hala cezaevinde tutulması da hukuksuzluğun daniskasıdır!

Hukukla az çok ilgisi olanlar bilir ki; Kabaş’a yöneltilen suçlamalara dayanak yapılan TCK 299 ve TCK 125‘’tutuklamayı tedbir olarak öngören maddeler” değildir. Bu bağlamda, Sedef Kabaş’ın bırakın 19 günü, bırakın 19 saati, 19 dakika bile içeride tutulmaması gerekir. Kabaş davasında adalet yok, keyfi uygulama ve çile çektirme vardır. Öyle ki; Kabaş hakkında tutuklama kararı veren Sulh Ceza Hakimi, HSK’nın “En az dört yıl görev yapma şartı’’nı bile yerine getirmemiştir.

Doğrusu hangi bir hukuksuzluğu yazacağımı artık biz de şaşırdık.…

CHP’nin meclise verdiği ilk önerge


Dün bu köşede yer alan “6 saat süren hukuksuzluk’’ başlıklı yazı, sosyal medyada en çok konuşulan konular arasına girdi. Hatırlayacağınız üzere, Avukat Tuğba Talu, Üsküdar Şehit Altuğ Verdi Polis Merkezi’nde bir müvekkili ile görüşmek istemiş, yasal hakkı ise bir polis şefi tarafından engellenmişti. Talu, İstanbul Barosu Avukat Hakları Merkezi’nin de verdiği destek sonucu, müvekkiliyle tam 6 saat sonra görüşmeyi başarabilmişti.

CHP MECLİSE TAŞIDI

Ayrıntılarını dün okuduğunuz bu hukuksuzluk, CHP İstanbul Milletvekilleri Gürsel Tekin, Mahmut Tanal ve Turan Aydoğan tarafından TBMM’ye taşındı. Bu önerge, tatili biten Meclis’in yeni dönemdeki ilk önergesi olma özelliğini taşıyor.

Öte yandan, CHP’li vekiller, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’ya, avukat ile müvekkilin görüşmesini engelleyen polis şefi hakkında herhangi bir işlem başlatıp başlatmayacaklarını sordu. CHP’li vekillerin kapsamlı soru önergesine gelecek cevabın da takipçisi olacağız.

Tek sorun Muharrem Sarıkaya değil...


Dün sabah Habertürk’ün internet sitesine girenler, karşılarında birdenbire Muharrem Sarıkaya’nın yazısını gördüler. Sarıkaya, “İkinci şans’’ başlıklı yazıyla, -eğer kaldıysa- okurlarına sesleniyor ve İHA kameramanı Ahmet Demir’i dövmesinin ardından ‘’gereken cezayı’’ çektiğini belirtiyordu. Köşesinden uzak kalmanın en ağır ceza olduğunu söyleyen Muharrem Sarıkaya, hemen ardından ise adeta ‘’Nerede kalmıştık?” diyerek ilk siyasi kulis yazısını yayımlıyordu.



ÇOK GEÇMEDEN ANLADIM Kİ…

Muharrem Sarıkaya’nın yazılarına yeniden başladığını duyduğumda, “Acaba ilk röportajı kiminle yapacak? Acaba hangi lider hiçbir şey olmamış gibi karşısına çıkacak?” diye düşündüm.

Öyle ya; milyonlarca insanın gözü önünde Kameraman Ahmet Demir’i döven Habertürk Ankara Temsilcisi’nin karşısına çıkarak soruları yanıtlamak için bir siyasetçinin aklını yitirmiş olması gerekirdi.

Sonra bu düşüncemin ne kadar ‘’nahif’’ olduğunu gördüm. Meğer siyasi partilerin temsilcileri, Sarıkaya’ya kulis vermek için sıraya girmiş.

Sarıkaya’nın yazısını istemeye istemeye okurken, dayakçı yazarın Ahlatlıbel Zirvesi’ne ilişkin kapsamlı bir kulis yazdığını gördüm.

Doğrusu, bunca rezillikten sonra Muharrem Sarıkaya’ya kulis veren CHP’li, İYİ Partili veya diğer partilere mensup siyasetçilerin kim olduğunu merak ediyorum.

ARTIK ŞAŞIRMAYIN

Bu kafa, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nu da İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’i de bir süre sonra Sarıkaya’nın karşısına çıkartır ve röportaj bile yaptırır.

Tabii şunu da belirteyim:

Sarıkaya bu partilerin temsilcileriyle kendisi mi konuştu, yoksa muhabirlerin kulislerinden derleme mi yaptı, bilmiyorum… Zira ne olursa olsun, her ikisi de skandal...…

Benim Sarıkaya’nın yazısından edindiğim izlenim, kendisinin çeşitli siyasetçilerle konuştuğu yönünde...…

Demek ki; Türkiye’yi ayağa kaldıran ‘’kameramana dayak’’ rezaleti, Ankara’daki siyasetçileri rahatsız etmemiş ve bunu umursamamışlar bile…

Eğer öyle olmasa, Muharrem Sarıkaya’ya “etli güvecin tadı’’na varan ayrıntıları anlatmazlardı...…

Son bir not:

Madem Muharrem Sarıkaya görevine dönebiliyor, Veyis Ateş’in suçu ne?

Habertürk yönetimi, Veyis Ateş’i de ekrana çıkarsın ve kareyi tamamlasın...…