Korkusuz
Ümit Zileli

Bugün günlerden Kitap...

Gündemi sarsan, önümüzü aydınlatan kitaplar arka arkaya geldi...

Seyahatler ve tembellik (!) bir araya gelince bu defa elimi pek çabuk tutamadım! Baktım ki birikiyor, başa çıkamayacağım, bugünü kitap günü ilan ettim...

İlk kitap, sevgili kardeşim, gazeteciliğin son dönemdeki yüz aklarından biri olan Murat Ağırel’in “Parsel Parsel” kitabı... Piyasaya çıkmadan önce, henüz teksir halindeyken ve düzeltmeleri yapılırken gönderip okumamı ve fikrimi iletmemi rica etmişti. Hızlıca okuyup, şu yanıtı vermiştim:

-Bombardımana hazır ol!..

Öyle de oldu! Eee, yazdığın kitap Gökçek ailesi ile ilgili olunca başka türlü düşünmek de biraz zor tabii! Kitap, Melih Gökçek’in “renkli”yaşam hikayesi ile birlikte yaklaşık çeyrek asırlık Ankara hükümranlığını anlatıyor... Murat, kitabı gönderirken “Aslında çok daha kalın olması gerekirdi ama sağlam delilleri olanları yazdım özellikle, işi iyice sağlam tuttum” demişti... Aynen öyle yaptığını kitabı okurken gördüm...

Hemen hatırlayacaksınız; AKP’nin her zaman tartışmalı “özgül ağırlığı”olduğunu bizzat kendi ağzından duyduğumuz ismi Bülent Arınç, Gökçek’in Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığı’ndan istifa ettirilmesi sürecinde “Ankara’yı paralel yapıya parsel parsel sattı” demiş ve Gökçek tarafından hakkında tazminat davası açılmış ancak mahkeme bu talebi şu gerekçeyle reddetmişti:

-Davacının Büyükşehir Belediye Başkanı sıfatı nedeniyle normal koşullardan daha ağır hatta şok edici eleştirilere açık olması gerekmektedir!

Murat, işte bu “parseller” üzerinde uzun süre çalıştıktan, bilgi ve belgeleri topladıktan sonra oturdu, titizlikle yazdı ve kitap geçtiğimiz günlerde piyasaya çıktı... Kitapta, 20 küsur yıllık ilişkiler, satışlar, FETÖ’ye, üstelik 17/25 Aralık sonrasında çıkarıldığı öne sürülen imar rantları, FETÖ’cü isme verilen parseller, başbakan olabilmek için çırpınışları, ABD ziyareti gibi okudukça hayretler içinde kalacağınız özgün “öyküler” sizleri bekliyor!

“Parsel Parsel” piyasaya çıktıktan sonra Murat’ın kendisine ve ailesine birçok ağır tehditler art arda geldi. Hakaretleri, küfürleri saymıyorum dahi... Sonunda Murat şu açıklamayı yapmak zorunda kaldı:

-Benim ya da ailemin başına bir şey gelirse sorumlusu Osman Gökçek ve Melih Gökçek’tir!

(Kırmızı Kedi Yayınevi)

Adnan Oktar’ın “iğrenç” maceraları: Turnike!..


Gündemdeki ikinci kitap “Turnike” ise yıllardır toplumun yediden 70’e “eğlenerek” izlediği, “kedicikleri” ile kafa bulduğu Adnan Oktar Cemaati’nin gerçek yüzünü, polis kayıtları ve iddianameden tek tek anlatıyor...

Gazeteci Hakan Erol, 30 yıla yayılan bu “korku, şiddet, tecavüz, şantaj” sarmalını anlatırken ve özellikle “turnike” bölümünü yazarken nasıl zorlandığını, nasıl midesinin bulandığını özellikle vurgulamış!

Turnike, yakışıklı müritlerin, işadamı kılığında genç kızları nasıl baştan çıkardığını, evlilik vaadiyle nasıl kendilerine bağladıklarını, ilk sevişmenin nasıl görüntüye alındığını, ardından o görüntülerle nasıl şantaj yapılıp cemaatin diğer üyelerine peşkeş çekildiğini ve sonunda Adnan Hoca’ya sunulduğunu anlatan süreci adı! Bu iğrenç sarmal, bizzat itirafçı cemaatçilerin ifadeleriyle ortaya konuyor!

Ayrıca, İsrail’den çantalarla gelen milyonlar, cemaatin ağına düşen kızların ailelerinin malvarlıklarına nasıl el konulduğu, hatta Suudi Kraliyet ailesine yakın bir ismin nasıl ağa düşürüldüğü de yine kitabın konuları arasında...

-Hakan kardeşimi kutluyor, bu iğrenç örgütü çökerten güçlere ise şükranlarımı sunuyorum...

(Kırmızı Kedi Yayınevi)

Kontrolsüz Güç... Afet... Tebessüm...


Ozan Bingöl’ün kalem aldığı “Kontrolsüz Güç” kitabı aslında çok basit bir soruya yanıt arıyor:

-Vergilerimiz nerede?!.

Açıkça söylemem gerekirse tüylerim ürpererek okudum! Sadece son 15 yılda ödediğimiz vergi toplamı ne kadar biliyor muydunuz?

-Tam 5.58 trilyon Türk Lirası!

Kur farklarıyla birlikte hesap edersek, tam 2.2 trilyon dolar ediyor! Kitabın yazarı soruyor:

-Bu kadar vergi ödeyip; geçsek de geçmesek de yola-köprüye tekrar para ödüyorsak, muayene katkı payı ödemeye devam ediyorsak, garantili hastaneleri yükleniyorsak, işsizlik maaşına bile damga vergisi ödüyorsak, ismini dahi bilmediğimiz nice paylar, fonlar, hizmet bedelleri ile karşılaşıyorsak ve bir sosyal devlette eşit ve ücretsiz almamız gereken neredeyse tüm hizmetlere tekrar para ödüyorsak... O zaman soru şu: VERGİLERİMİZ NEREDE?!.

(SİA Kitap)

Sırada eksikliğini çok hissettiğimiz biyografi alanından bir kitap var:

-Afet!

Atatürk’ün manevi kızı Prof. Dr. Afet İnan’ın yaşam öyküsünü anlatan bu kitabın yazarı ise gazeteci arkadaşım sevgili Özlem Özdemir. Özlem bununla da yetinmemiş, aynı öyküyü çocuklar için de kaleme alıp romanlaştırmış:

-Benim Adım Afet!

Makedonya’dan Ankara’ya, Mustafa Kemal’in ilk manevi çocuklarından biri olmaya doğru evrilen bir yaşam seriliyor gözlerinizin önüne. Cumhuriyet tarihimizin yüzünü ağartan bir tarih profesörünün, Türkiye’deki kadın haklarının öncülerinden Afet İnan, göz yaşartıcı, gurur verici öyküsüyle huzurlarınızda...

(Kırmızı Kedi Kitabevi)

Ve tabii mesleğimizin duayeni, kardeş gazetemiz SÖZCÜ yazarı Rahmi Turan ağabeyin “Tebessüm” isimli son kitabı... İlk sayfasında işaretini bile vermiş Turan:

-Tebessüm, kana en hızlı karışan ilaçtır!

İnsanların, bırakın tebessüm etmeyi, şöyle sahtesinden bir sırıtmayı bile unuttuğu bugünlerde gerçekten ilaç gibi bir kitap! Rahmi Abi, her gün köşesinde yer verdiği kahkaha tufanı fıkralardan seçtiklerini paylaşmış. Çok iyi de yapmış; şöyle içten bir kahkahaya hepimiz öylesine hasretiz ki, eline kalemine sağlık...