İlk isabetli şutunu 40. dakikada bulmasına rağmen 2. dakikada öne geçen Galatasaray için bundan iyi bir başlangıç olamazdı. Üstelik kendi kalesine golü, Beşiktaş tarihinin en pahalı futbolcusu, derbiyi çözmesi(!) beklenen Al Musrati atmıştı. Bu hem takımının hem de kendisinin hem de tribünlerin motivasyonunu düşürürken asıl golü Fernando Santos atmıştı da kimsenin haberi yoktu. Amartey-Musrati orta sahasının sıfır üretkenliği, Muçi’nin top alamaması, Cenk’in sürekli bir adım geride kalması ve Semih’in yakın markajda zorlanması Beşiktaş adına işin iyi gitmediğini gösteriyordu. Çabalayan Rashica da yorulunca Galatasaray ‘sağlık koşusu’ temposunda soyunma odasına önde gitti.

Amartey işkencesine 60’a kadar tepkisiz kalan Santos, Ghezzal ile hamlesini yaptı. Ghezzal bir dakika sonra net pozisyonu kaçırarak Beşiktaş adına perdeyi indirdi.

Bir takım hocasın nasıl isterse öyle oynar. Beşiktaş’ın böyle oynamasını Santos istiyor. Hocanın sözlerini duymadan söyleyebilirim, pozisyonlara girdik, golleri kaçırdık, üstündük diyecek. Hayır! Galatasaray nasıl istiyorsa maç öyle oynandı. Öyle ya da böyle golü attılar. Sonra en iyi bildikleri işi yapıp oyunu tuttular.

Beşiktaş’ın Santos ya da onun ayarındaki eski kafa hocalarla kaybedecek zamanı yok. Yoksa bu skorlar alışkanlık yapar!