Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) üç milletvekilini partiden attı.

Bu vekiller Isparta Milletvekili Hasan Basri Sönmez, Bolu Milletvekili İsmail Akgül ve Kilis Milletvekili Mustafa Demir...

Gerekçe olarak da “parti içi yapılan bir inceleme” gösterildi.

Peki, o “parti içi inceleme” neyle ilgiliydi?

Bu konuda MHP’den “tık” yok...

Tıpkı geçmişte AKP’nin Kadir Topbaş’ı, Melih Gökçek’i görevden alırken yaptığı gibi, derin (!) bir sessizlik var; o kadar!

Oysa konu bu kadar basit değil...

★★★

Her şey üç hafta önce Timur Soykan’ın “Millet İttifakı’ndan üç milletvekilinin bavullarla altın kaçakçılığı yaptığı” iddiasıyla gündeme geldi.

Devlet Bey’in talimatıyla MHP içinde başlatılan “inceleme” sonucu, bu üç vekilin de yukarıda saydığım MHP’li isimler olduğu anlaşıldı.

Suçlamalar ağır:

Bu üç isim de kısa bir zaman diliminde bir çok kez yurtdışına gidip gelmiş...

Gittikleri yer de hep aynı:

Dubai!

Giderken yanlarında bir tane bile bavul yok; dönerken elleri kolları bavul, çanta, torba dolu...

Giderken de gelirken de VIP’ten geçiyorlar. Milletvekili kartını gösterip aramadan, taramadan kurtuluyorlar.

Sadece üstleri değil bagajları da aranmıyor!

Havaalanından geçip bindikleri arabalar da aramadan ve polis çevirmesinden muaf...

Milletvekillerine kürsüde konuşurken işlemeyen “dokunulmazlık” zırhı, bu arkadaşların altın kaçakçılığında kurye olarak çalışırken işlerine yarıyor yani...

★★★

Peki; yurtdışından oldukça hesaplı tedarik edilen altınları yurda soktuktan sonra ne yapıyorlar?

Doğruca büyük kuyumculara götürüyorlar...

Bu iş için o kuyumculardan belli bir maaş mı alıyorlar; yoksa getirdikleri altın kadar komisyon mu; orası belli değil.

Ama çalıştıkları adamlar hep aynı kuyumcular...

Peki; o kuyumcular kim?

Bu iktidarın var ettiği “yeni zenginler...”

Şimdi... MHP bu üç kaçakçıyı attı da konu kapandı mı?

Kapanmamalı...

Bugünden tezi yok; haklarındaki soruşturma ve kovuşturma bitinceye kadar milletvekillikleri de dondurulmalı.

Ya da MHP’den ettikleri gibi “vekillikten” de istifa ettirilmeli.

★★★

Ben olayın sadece bu üç vekille ilgili olduğunu düşünmüyorum.

Ülke o kadar yozlaştı ki anlı şanlı koltuklar, onursuz işlere alet ediliyor...

Daha birkaç ay önce makam arabasıyla insan kaçakçılığı yaptığı belirlenen tuğgeneral örneğinde olduğu gibi...

Bu tür olayların önlenmesini istiyorsak, milletvekilleri dahil olmak üzere bütün kamu görevlilerine tanınan ayrıcalıkların sonsuza dek kaldırılmasını sağlamalıyız!

★★★

Millet İttifakı’nın sözcüleri her fırsatta muhalefetin Meclis’in itibarını zedelediğini söyleyip duruyor ya... Sözüm onlara:

Atatürk ve arkadaşlarının kurduğu Yüce Meclis, hiç bu kadar itibarsızlaşmamıştı.

Bu tamamıyla sizin eseriniz:

Övünebilirsiniz!

Sorumluluk kimde?

Isparta, Bolu ve Kilis’te yaşayan yüz binlerce MHP’li seçmen daha bir buçuk yıl önce partilerinin genel merkezi tarafından belirlenen üç ismi seçerek Meclis’e gönderdi.

Ama seçtikleri arkadaşlar kurye çıktı. Altın kaçakçılığı yaptıkları iddia ediliyor.

Çok merak ediyorum; onlara oy veren seçmen şu anda ne düşünüyor?

Benden bir tavsiye:

Sakın kendinizi suçlamayın. Bu üç kuryeye de kızmayın... Onları bulup aday olarak sizin önünüze getirenlerden hesap sorun!

Çünkü asıl suçlu, sizi temsil edecek kişileri belirleme yetkisini size vermeyen parti yöneticilerinde...

Tabii; başta Genel Başkan Devlet Bahçeli’de...

GÜNÜN SORUSU

MHP’nin partiden attığı üç vekil hakkında Adalet Bakanı “Yargıya intikal etmiş bir şey yok” dedi. Sorum kendisine:

Yargıda ‘yandaş suçları’ konusunda biraz ‘geç intikal’ sorunu mu var?

100 bine karşı 1...

Bir kişinin milletvekili olması için ortalama 90 bin-100 bin kişinin oyunu alması gerekiyor.

Dün gördük ki aynı kişinin vekillikten atılma aşamasına gelmesi için sadece “bir” tane gerçek gazeteci yetiyor.

Timur Soykan ortaya çıkardı; üç vekil partilerinden atıldı. Şimdi vekillikten de atılmalarını bekliyoruz.

Ya yazmasaydı?

Bu arkadaşlar kim bilir daha kaç yıl icra-i sanat eylemeye devam edecekti?

Bu konuda yanıtını çok merak ettiğim bir soru daha var:

MHP yönetimi, üç vekilinin adının karıştığı bu vahim iddiayı Timur’un haberiyle mi öğrendi?

Yoksa daha önceden biliyordu da... Haber kamuoyuna yansıyınca mı harekete geçmek zorunda kaldı?

Yanıt bekliyorum ama lütfen içinde hakaret olmasın!