Florya, Riva ve Kemerburgaz üçgeninde gayrimenkul merkezli bir seçim süreci yaşıyoruz. Herkesin dilinde arsa var, borsa var. Tabii ki bu durum bir realite. Kulüpler artık sadece sahada kazandığı kupalarla ayakta kalamıyor. Saha dışında da ticari ve idari olarak kalıcı çözümler içeren adımlar atılmalı. Rahmetli Mustafa Cengiz’in, Florya projesini revize ettirip tamamlamak yerine Galatasaray camiasını Bankalar Birliği kıskacına sokmasını eleştirmiştim. Şimdi bu kıskaçtan çıkmak için inşaat işlerine girmek önemli ancak bu operasyon ile günü kurtarırken geleceğin nasıl inşa edileceğinin yere basan projeler ile camiaya anlatılması lazım.
Galatasaray’ın geleceğinin en değerli varlıkları Türkiye Cumhuriyeti’nin geleceği gibi evlatlarıdır. Betona yapılan yatırım kadar evlatlara yapılacak yatırımları da konuşmak lazım. Villa satarak bu kulüp kalıcı bir kurtuluş reçetesine kavuşamaz. Ancak eğitim, bilim merkezli bir altyapı devrimi ile ortaya çıkacak sistem Galatasaray’ın kurtuluşu olacaktır. Eğer satmak bir kurtuluş olsaydı 20 yıldır her şeyi satarak üretilen siyaset ile Türkiye Cumhuriyeti başka yerde olurdu.
Siyasetçilerin üretmekten uzak, satma merkezli zihniyeti yerine Mustafa Kemal Atatürk’ün insan, eğitim ve bilim merkezli, ürettikçe güçlenen tam bağımsızlığı ortaya koyan ilke ve inkilaplarına göre hareket etmek artık zorunluluktur. Yatırımın önceliği insan ve eğitim yerine transfer, menajer ve beton olduğu sürece kişiler zengin olur Türkiye Cumhuriyeti’nin Galatasaraylı çocukları geleceğe umutla bakamazlar.