Korkusuz

Beratzedeler teşkilatlanıyor!..

Beratzedeler teşkilatlanıyor!..
Ne korona... Ne sosyal mesafe... Ne de maske...

Hak getire!..

Ne ekonomik reform... Ne demokrasi reformu... Ne de hukuk reformu...

Umurlarında bile değil!..

Çok garip bir hareketlilik var bugünlerde başkent Ankara’da...

AKP sosyetesinin buluşma mekanları hınca hınç dolu... Başta Çukurambar...

Dostlara telefonlar ediliyor... Masalar rezerve... Oturacak yer bulmak neredeyse imkansız... Beşerli, onarlı toplantı haline geçiyorlar... Ankara’nın sert ayazında masalardan hararet fışkırıyor... Cep telefonları sürekli mesaide... Dışarıdan bakıp da bir tahminde bulunmaya çalışsanız; ya “bunlar büyük bir şeyi paylaşmaya çalışıyorlar ama az sonra birbirlerini parçalayabilirler” ya da, “tamam ülkeyi kurtaracak sihirli formülü buldular. Yerlerinde oturamıyorlar” dersiniz.

Şahsım işin aslını sizlere anlatsın;

Eski bürokratlar, yeni bürokratlar, eski AKP mebusları yeni AKP mebusları, al yanaklı James Bond çantalı ihale tosuncukları, “hatırlı” iş adamları... Öbek öbek, farklı formülasyonlarla bir araya geliyorlar. Kendi reformlarının peşindeler!.. Meğer ne çok “Beratzede” varmış... Say say bitermiyorsunuz... Hepsinin damat Berat Albayrak yüzünden anlattığı acıklı bir mağduriyet hikayesi var. En tepeye ulaşacak dertlerini anlatacakları sağlıklı kanallar arıyorlar. Durum değerlendirmesi yapıyorlar. “Reis” i yere göğe sığdıramıyorlar. Damat Berat Albayrak’ın nice “zulümlerini” anlatırken birbirleri ile yarışıyorlar. Sanki en çok zulme uğradığını ispatlayana, 3 yönetim kurulu üyeliği bir genel müdürlük, bir bakanlık verilecekmişçesine... AKP Genel Merkezi’nden, saraydan randevuyu kapan, telefonu hemen kapatıp olay yerinden ayrılıyor. Giderken de söylemeyi ihmal etmiyor ; “sizlerin durumundan da bahsedeceğim”...

Meğer ayakta uyuyormuşuz!.. Meğer ne çok Beratzede varmış da biz bilmiyormuşuz!.. Gerçekten, Türkiye’nin en öncelikli ihtiyacı koltuk ve ihale reformuymuş... Gerisini nasıl olsa hallederler!..

★★★

İç siyaset iç kavgaları ile meşgul... Siyaset kulisleri bildiğiniz gibi... Bu kadar harala gürele içinde muhalefet neden erken seçim istemez. Neden meydanlarda yeri göğü inletmez?.. Neyi beklerler acaba?.. Siyaseti çok yakından takip eden yüksek kariyer sahibi bir dostumla konuşup kafa patlatıyorduk. İsmini vermeden kendisinden bahsedeyim; Sosyal demokrat, hep oyunu CHP’ye verir. “18 yılın sonunda kutuplaşmış bir toplum. Hangi iktidar olursa olsun benzer son kaçınılmazdı. Darbe girişimi, rejim değişikliği, ekonomik krizler, dış siyasi gelişmeler, pandemi derken gecikmiş bir final. İşsizlik, gelir dağılımında adaletsizlik, bozulmuş bir eğitim sistemi, lav edilmiş kamu kurumları, adaletsizlik derken muhalefetten bir partinin yükselişte olması gerekirken ‘Kararsızlar’ önce seçim barajını aştı şimdilerde ise çoğunluğu geçip birinci parti oldular“ diye hayıflandı. Bu sırada çantasından cep telefonu çıkardı, işaret parmağının seri hareketleri ile telefonunda bir şeyler ararken devam etti;

“İlginç değil mi? Fiilen olmayan lideri konuşmayan isimsiz bir güç, insanları ‘Kararsız’ adı altında toplamaya devam ediyor. Yakın bir zamanda cumhurbaşkanı seçilme çoğunluğunu sağlayabilirler. Oysa kararsız demek henüz seçimini yapmamış, A ile B arasında git gel yaşayan demektir. Başka bir isim bulunamadığı için ‘Kararsız’ deniyor. Yoksa bu seçmen kitlesi A ile B arasında gidip gelmiyor. Bir mucize çıkmazsa önümüzdeki ilk seçimde sandığa gitme oranı yarı yarıya düşecek.”

Cep telefonunda aradığını bulmuştu. 2 ayrı fotoğraf... Bana da gösterdi. Sizlere de arz edeyim. Bu birincisi;



Bu da ikincisi;



Hiç sektiremeden, başlık başlık,  sert bir muhalefet analizi yaptı;

“-         CHP: Kendi değerlerini yok sayıp sağ görüşlere özenmiş bir taklitçi. Fotoğraflar  bu durumu özetliyor. Ana muhalefet partisi lideri bir kampanya resmi çektiriyor, Erdoğan’ı taklit ederek halka inebileceğini sanıyor. Kendi il başkanı veya muhalif bir gazeteci hasta iken aramayan Kılıçdaroğlu, Atatürk’e ve Atatürkçülere hakaretler yağdıran sözde bir gazeteciye geçmiş olsun araması yapıyor.

-          İYİ Parti: Daha kurulduğu ilk gün kabak gibi ortadaki bir sorunu halının altına süpürdü. Siyasi görüşlerini net bir çizgi belirleyemediler. Şu an yaşadıkları bütün karın ağrısının sebebi bu. Turancı görüş ile liberal görüş arasında gidip geldiler. En önemlisi de hikayeleri yanlış başladı.

-          HDP: İYİ Parti’nin tam zıt görüşünde Kürtleri merkez alan, teorik olarak aynı ikilemi yaşayan bir parti. Tüm ülkeye hitap etmekle Kürt milliyetçiliği yapmak arasında git gel yaşayan, en kötüsü de boğazına bağlanmış PKK ipini bir türlü çıkaramayan bir oluşum. Parti demek güç.

-          MHP: Siyaset bilimi okullarında okutulması gereken bir örnek vaka. İktidarın koruma şemsiyesi altına girmese bugün kararsızların muhtemelen tamamını çekebilecek bir anda oy potansiyelini yüzde 40’lara taşıma cazibesi olan ve öyle bir ortamın da kendiliğinden geliştiği dönemde yani doğru zamanda yanlış yerde duruyor. Tarihi fırsatı kaçırdılar!

-          SP: Bir film çekildiğinde hikaye çok çekici olursa yeni bir film daha çekerler ve hikayenin başlangıcına orijinine giderler. Şu an ki iktidarın büyük şehre göç etmeden önce yaşadığı köy evi Saadet. Daha bozulmamış, daha sağlam, daha inandırıcı ama gel gör ki iktidarla kan bağı var.

-          GELECEK ve DEVA: Çok doğru söylemleri olabilir, çok dürüst olabilirler ama asla zamanında neden konuşmadınız sorusuna inandırıcı bir cevap veremeyecekler. İktidarla illiyet bağları olduğu sürece tabela partisi olarak kalmak durumundalar. Tek yaşam şansları başkanlık sistemi, parlamenter sistemde esamileri bile okunmaz.

Sonuç; ekmeği askıda, işi askıda (yasaklar kalkınca işten çıkartılacak), ailesi karantinada olan vatandaş ne yapacak? Böyle bir ortamda Kararsızlar partisine dahil olmayacak da ne yapacak?

Birbirini taklit eden değil, ezber bozacak bir söyleme ihtiyaç duyuyor vatandaş! “

Ne dersiniz?.. Dostumun söylediklerine katılıyor musunuz?..

★★★

Ulu Tanrı, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal ATATÜRK ve onun kahraman silah arkadaşlarına rahmet etsin. Nur içinde yatsınlar. Mekanları cennet olsun.