Tutsak İkilemini bilenleriniz mutlaka vardır...

Bilenlere hatırlatayım...

Bilmeyenler öğrensin...

Bir soruşturma kapsamında polis...

Haklarında tutuklama için kesin kanıt olmayan iki kişiyi gözaltına alır...

Zanlılar birbirleriyle konuşmasınlar diye ayrı iki hücreye konurlar...

Biri diğerinin aleyhinde tanıklık ettiğinde diğeri suskun kalırsa...

Tanıklık eden serbest kalacak...

Susmayı tercih eden taraf ise 10 yıl hapse mahkûm edilecek...

İkisi de birbirleri aleyhinde tanıklık etmez suskun kalırlarsa...

Her ikisi de 1 yıl hapis cezasına çarptırılacak...

Her ikisi de birbirleri aleyhinde tanıklık ederse...

Her iki zanlı da beşer yıl hapis cezasına mahkûm olacak...

Bu çerçevede her iki tutuklu da...

Birbirlerinin aleyhinde tanıklık etmek...

Veya...

Suskun kalmak arasında tercih yapmak zorundadır...

Her iki tutuklunun da...

Soruşturma sonuna kadar...

Birbirlerinin kararını öğrenme imkânı yoktur...

Buna göre...

Karşı tarafın kararından habersiz olan oyuncu...

10 yıl hapis yatma ihtimalini göze alamayarak sessiz kalmayacak...

Karşı taraf aleyhinde tanıklık edecek...

Diğeri de aynı şeyi düşüneceği için...

O da karşı taraf aleyhine tanıklık edecek...

Ve ikisi de:

5 yıl hapis cezasıyla tecziye edilecektir...

Bu demektir ki...

Birbirleri ile iletişim kurmayan iki tarafın...

Kendi adlarına akılcı olduğunu zannettikleri...

Ama...

İyi niyetli olmayan kararları...

Daha az yatacakları hapis cezasının artmasına neden olacaktır...

İkisi de...

Birbirlerini suçlamak yerine...

Susmayı tercih etseydiler:

Ya bir yıl hapse mahkûm olacaklardı...

Ya da delil yetersizliğinden serbest bırakılacaklardı...

Peki...

İki tutuklu neden birbirlerini suçlamışlardır?..

Bencil oldukları...

İletişimi bilmedikleri...

Yardımlaşma ve uzlaşmadan uzak oldukları...

Ve tabii ki...

Karşı tarafın kaybının...

Kendi kazancı olacağından emin oldukları için...

Yani canlarım...

İkisi de kendisi için en iyi olanı yaptıklarına inanmışlardı...

Ve fakat...

İkisi de kaybetmişlerdi...

Burada anlatmak istediğim:

1.) İletişimin gerekliliği...

2.) Yardımlaşmanın gerekliliği...

3.) Uzlaşmanın gerekliliği...

4.) (Bu oyunda bilgileri) Paylaşmanın gerekliliği...

Canlarım...

Fazla kafası çalışan biri olmadığımı:

Dilimin çok çalışmasından biliyorum...

Ama...

Buna rağmen kafamın:

21. yüzyıl politikacı devlet insanlarından daha çok çalıştığından eminim...

Günün sözü

“Bu ülkede: Tecrübenin bir mum mesabesindeki cılız ışığına sığınacaksınız...

Zira, uyduruk teorilerin geçici projektörlerinin saçtığı aydınlıktan daha muteberdir.

Çünkü göz kamaştırmaz, çıplak gözle hakikati görmenizi sağlar...”.

Şair Cahit Kılıç

BUNLAR DEVLET İNSANI DEĞİL

43 yıl önce başlayan ve 8 yıl süren İran-Irak savaşının galibi olmamıştı...

İki taraf da savaş sırasında yaklaşık 500 bin canını kaybetmiş...

50’şer milyar dolarlarını silah sanayici ve tüccarlarına kaptırmış...

Savaş sonunda biri diğerinden bir metre kare bile toprak da alamamıştı...

İki ülkeyi yöneten...

Ve...

İkisi özgürlük ve demokrasi düşmanı olan o politik (Saddam-Humeyni) liderler:

Her şişkin egolu ukalâ gibi:

“Ben kazanırım” diye düşünmüşlerdi...

Bu kadar yakın tarihte yaşanan bu kadar büyük aptallık...

Rusya, Ukrayna, İsrail ve Filistin (Hamas) devletlerini yöneten politikacılar tarafından bilinmiyor olabilir mi?..

Bilmiyorum...

Canlarım...

Eğer...

Az önce adlarını andığım ülkeler:

Akıllı...

Temiz ahlâklı...

Devlet insanı niteliği olan politikacılar tarafından yönetilseydiler...

Bu savaşlar olmaz...

Milyonlarca insan ölmez...

Milyarlarca dolar:

Silah tacirlerinin zenginleşmesi için harcanmazdı...

GÜNÜN KAZANANI

Gazeteci Bahar Feyzan seçim sürecinde ısrarla:

“KRT televizyonu Tuncay Özkan’a ait” demişti...

Özkan, kendisine iftira atıldığı iddiasıyla Feyzan’dan davacı oldu...

Duruşmalar bitti...

Özkan davayı kaybetti...

Ve...

Bahar Feyzan’ın gazeteci olarak söyledikleri resmîlik kazanmış oldu...

Sansür yasası işletilse ve habere yayın yasağı getirilseydi:

Kamuoyu bu doğru bilgiyi öğrenememiş olacaktı...

Bu da gösteriyor ki:

“Dezenformasyon yasası” diye bilinen kanun yasa değil yasaklama imiş...

AKP GAZETECİLİĞİ...

Padişah ve Dalkavuğu son üç gün her öğlen ve akşam yemeklerinde patlıcan yemişlerdi...

Neden?..

Padişah patlıcanı çok sevdiği ve çok övdüğü için...

Padişah, patlıcanın yararlarını sayıp patlıcana övgüler düzdükçe...

Dalkavuk, patlıcan konusunda...

Padişah’ın bile aklına gelmeyen yeni hasletler sayıp dökermiş...

Dördüncü gün de öğle yemeğinde patlıcan gelince...

Padişah başlamış patlıcana küfür ve hakaret etmeye...

Ve...

Nasıl mendebur bir yiyecek olduğunu anlatmaya...

Dalkavuk durur mu?..

Patlıcan konusunda...

Padişah’ın bile aklına gelmeyen bir sürü fenalık saymış dökmüş...

Padişah kendisine dalkavukluk etsin diye para verdiği yalakaya dönmüş:

“Bre mendebur” demiş, “daha düne kadar bana bu meret patlıcanı öven sen değil miydin?.. Şimdi ne oldu da yere göğe sığdıramazsın?..”.

Dalkavuk boynunu eğmiş, ellerini göbeğinin üzerine kavuşturmuş:

“Sultanım” demiş “Bilirsiniz ki ben patlıcanın değil zat-ı şahanelerinizin dalkavuğuyum...”

Erdoğan “neci” olursa “ocu” olan gazetecileri ben bu fıkradaki dalkavuğa benzetiyorum...

“Faiz sebep enflasyon netice” dediğinde alkışlayanlar...

Enflasyonla mücadele için faizler %8.5’tan %40’a çıkınca da alkışlamadılar mı?..

Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde %50+1 kişi şartı için:

“Bu oran sistemin saygınlığı için şarttır tartışılmasını doğru bulmuyorum” dediğinde alkışlayanlar...

Dün:

“En çok oy alan aday kazansın” dediği için de alkışlayacaklardır...

Çünkü...

AKP’li gazeteciler sistemin değil:

Erdoğan’ın dalkavuklarıdır...

GÜNÜN DALGINI

Meral Akşener dedi ki:

“Oteli olan polis müdürleri var. Fuhuş için kimsesiz yurt kızlarını çalıştırıyorlar...”.

Tamam da bacım...

Adresi şaşırdın...

Şikâyeti öncelikle savcılığa yapacak...

Sonra da:

“Bu da şikâyet dilekçem” deyip...

Halkla paylaşacaktın...

DÜNÜN X’İ

@umit_kardas

İyilik, güzellik ve insaniyet kaybetmekte, hırs ve egoyla kendini gösteren kötülük kazanmakta. Böyle bir dünyada her birey kendi var oluşunu ve dünyaya gelişini anlamlandırarak sorumluluk almak zorunda...