Son üç günde Batı Azerbaycan, Huzistan ve İlam eyaletlerinde yaşanan depremlere bakılınca devamı gelecek gibi görünüyor.
Yapay mı doğal mı tartışmasına girecek değilim ancak ABD İran’ı parçalamak için her türlü aracı ve eylemi kullanmaktadır.
İran’ın Azerbaycan Büyükelçiliğine yapılan saldırı ile İsrail’de yapılan ve İran’da sihalarla askeri tesislere yapılan saldırılar birbirinden bağımsız değildir.
İran’ın Filistin’de ve Suriye’de ABD’ye karşı olan gruplarla ilişkileri bilinen bir gerçek olduğu gibi Azerbaycan savunma sistemini ABD ve İsrail’in kurduğu da gerçektir.
İran içerden etnik ve dinsel kargaşa yaşarken ABD tarafından uygulanan ambargolarla nefes alamaz haldedir.
ABD, İran ile ülkelerin ya da şirketlerin iş yapmasını engellemenin yollarını arıyor.
Özellikle petrol ve doğalgaz konusunda alışverişi durdurmaya çalışmaktadır.
İran’ın kurtuluşu yok. Parçalanacak. ABD emperyalizmi ne yazık ki kazanacak…
İşte tam da bu noktada bölgedeki her şeyi tam tersine çevirebilecek bir seçim aşamasındayız.
2023 seçimleri sadece Türkiye’nin değil bölgedeki tüm ülkelerinin kaderini etkileyecektir.
ABD’nin; Ortadoğu’da, Kafkaslarda ve Karadeniz’de etkili kullandığı siyasi hareket AKP’dir.
BOP, Arap baharı ve en son Suriye’nin parçalanması bunun göstergesidir.
20 yıldır aralıksız baskı ve algı operasyonuna maruz kalan bir muhalefet ve bunu yapan bir iktidar arasında yaşanacak, bir seçimden bahsediyoruz.
Farklı siyasi programlara sahip olmasına rağmen bir arada durmaya çalışan ve parlamenter rejimden yana olan Millet İttifakı ile ABD’nin koçbaşı iktidar arasında gerçekleşecek bir seçim yaşayacağız.
Bilerek ya da bilmeyerek savundukları parlamenter rejimi istemek üniter devletin devamından yanayız demektir.
AKP, eski Türkiye diye itibarsızlaştırmaya çalıştığı bu gerçeği çok iyi bildiği için muhalefeti başka noktada tartıştırmayı hedefledi ve kısmen de başarılı oldu.
Kiminle kazanılır tuzağına düşen herkes cumhurbaşkanı adayı aramaya koyuldu.
Kimisi birini önerdi kimisi kendisi olmak istedi.
Millet İttifakı ve tabanı bir an önce bu tuzaktan çıkarak parlamenter rejimin önemini öne çıkarmalıdır.
Bu algı çukurundan çıkmanın tek yolu ben mi parlamenter rejim mi sorusunu herkesin kendisine sormasıdır…
Millet İttifakı bu yolda ilerliyor diye düşünüyorum.