Korkusuz
Can Ataklı

Bakın felsefeci ağacın dediklerine

HOŞUMA GİDEN ŞEYLER

Bakın felsefeci ağacın dediklerine


Bugün 1 Ocak. Yeni yılın, 2021’in ilk günü.

Hayırlısıyla kabus gibi geçen 2020’yi bitirdik.

Atlattık mı bilemiyorum; umudum ve dileğim bu yılın geçen yılı aratmaması.

Yılın ilk gününde siyasetti, ekonomiydi, dertler sıkıntılardı, iktidardı, muhalefetti yazmak hiç hoşuma gitmeyecek.

Güzel bir yıla başladığımızı hissetmek için güzel şeylerle başlayalım yeni yıla...

Gülerek, iyilik düşünerek, umut ederek girelim bu yıla.

Bu nedenle size Yaşar Develioğlu’nun bir yazısını sunmak istiyorum...

FELSEFECİ AĞAÇ

Bir ağacın gölgesinde adam felsefe kitabı okuyordu. Sorular üstüne sorular adamın kafasını karıştırmıştı.

Başını kaldırıp ağaca baktı.

“Keşke ağaç olsaydım, hiç düşünmeden yaşasaydım” dedi.

Birden ağaç dile geldi:

“Ben düşünmüyorum belki ama düşünen insanlara o kadar çok ders verebilirim ki” dedi.

Adam heyecanla:

“Seni dinlemek isterim” dedi.

Ağaç konuşmaya başladı:

“At o felsefe kitabını elinden, şimdi bana bak ve beni dinle. Sana on tane hayat dersi vereceğim” dedi.

Adam heyecanlanarak:

“Tamam” dedi.

Ağaç: “Dinle o zaman” dedi ve hayat dersini sıralamaya başladı:

 1- Ağaç yaş iken eğilir ya da doğrulur. Her şeyin bir zamanı vardır. Hayat öğrenme sürecidir ama zamanlaması çok önemlidir. Siz de bilirsiniz ki “yaşlı köpeğe yeni oyunlar öğretilmez.” “Yaşlı kurda yol öğretilmez.”

2- Düşen ağaca balta vuran çok olur. Onun için hayatta düşmemeye dikkat etmek gerek; güçlüyken gölgene sığınanlar, düşerken baltayı alıp sana koşarlar.

3- Bizi yok etmeye çalışan baltanın sapı bizdendir. Her zaman dış düşmandan korkmayın. İç düşman daha tehlikelidir. Sizin gibi görünüp size hainlik edecek insanlara dikkat edin. Dişi kıran, pirince en çok benzeyen beyaz taştır.

4- Ulu çamlar fırtınalı diyarlarda yetişir. İnsanı geliştiren, mükemmelleştiren zorluklardır. Büyük adamlar büyük engellerle karşılaşıp onu aştıkları için büyük adam olurlar. Büyük devletler, büyük badireleri atlatarak büyük devlet olurlar. Uçurtma rüzgâra karşı durduğu için yükselir. Engelleri fırsat bilmelisiniz.

5- Bir ağacın kökü ne kadar derinse boyu o kadar yükseğe çıkar. Kökleri zayıf olan büyüklüğü taşıyamaz. Onun için kökünüze sahip çıkmalısınız. Kökünü unutan ya da yok sayan bir ağaç ayakta kalabilir mi? Bir ağaç gücünü gövdesinden değil, kökünden alır. Sizin de tarihiniz olmazsa nasıl geleceğiniz olacak? Tarihinizi yok sayar ya da unutursanız nasıl geleceği inşa edebilirsiniz?

6- Ağaç yapraklarıyla gürler. Bir insan da ailesiyle, sosyal çevresiyle güzel olur; onlarla tamamlanır. Onlarla varlığını hissettirir. Onun için sosyal ilişkileriniz önemlidir.

7- Hiçbir ağaç acaba bahar gelecek mi, çiçek açacak mıyım diye düşünmez. Kök, gövde ve dallar görevini sessizce ve sabırlıca yaparlar. Siz de baharın gelmesini bekliyorsanız görevinizi şamata yapmadan sessizce, hakkıyla ve sabırla yapmalısınız.

8- Meyveli ağacı taşlarlar. Bilgili, becerikli, başarılı insanlara haset eden çok olur. Bir işe yaramayan, niteliksiz, silik insanlar kimsenin umurunda olmazlar. Onun için başarılı insanlar atılacak taşlara mukavemet edemezlerse başarılarını sürdüremezler.

9- Her ağaç kendi toprağında büyür. Ağaç ancak uygun toprağı bulması halinde gelişmesini sürdürür. İnsan yetenekleri de öyledir; ağaç tohumu gibidir. Uygun zemin bulursa gelişir, yoksa çürür gider.

10- Beşikten mezara kadar ağaca muhtaçsınız. Çocukken beşikte, ölünce tabutta bizimle berabersiniz. Bize hep odun gözüyle bakmayın. Biraz da ibret gözüyle bakın. Sözü şöyle bitireyim, insanların kulağına küpe olsun. “Her şey bir ağacı sevmekle başlar.” Bundan sonra bir ağacın yanından geçerken durun ve şarkımızı dinleyin.

Adam ağaca tekrar baktı, “Aslında odun olan bu ağaç değil, benmişim meğerse” diye geçirdi içinden.

ÇOK GÜLDÜM

Sakın 65 yaşın üzerinde olanlarla uğraşmaya kalkmayın


Korona nedeniyle dünyada olduğu gibi Türkiye’de de pek çok koruyucu önlem alındı.

Ama Türkiye’de alınan önlemlerden biri var ki, bir örneği dünyanın hiçbir ülkesinde yok.

Sadece Türkiye’de “yaşı 65’in üzerinde olanlara ek kısıtlamalar” var.

65 yaş üstündekiler gün içinde üç saat hariç aylardır ev hapsindeler.

Sadece saat 10.00 ile 13.00 arasında sokağa çıkabiliyorlar.

Bu yasak insani ve vicdani olmadığı gibi, mevcut anayasanın eşitlik ilkesine de aykırı.

Bunun yanı sıra 65 yaş üstüne özel yasaklar getirmek sanki salgını bu yaş grubu yayıyormuş algısı yaratıyor ve toplumda yaşlılara yönelik bir öfke, çekingenlik ve aşağılama duygusu yaratıyor.

Bu yasak özellikle 65 yaş üstü insanlarda tepkilere neden olurken, somut en ciddi karşı çıkış; şair, yazar Ataol Behramoğlu’ndan gelmişti.

Behramoğlu, uygulamanın durdurulması için dava açtığı gibi, 65 yaş üstü olanları da bireysel dava açmaya çağırmıştı.

Şimdi “konunun bu rahatsız edici bölümünü bir kenara bırakalım” diyorum ve aslında insanların en deneyimli, en doymuş, en komplekssiz hale geldiği 65 yaş üstüyle oynamaya kalkmanın sonucunun ne olduğunu iki fıkra ile anlatmak istiyorum.

Hem gülelim hem düşünelim...

BU POLİS HER ŞEYİ YAPAR

Amerika’da trafik polisi 80’lik kadını durdurmuş ve hız sınırını aştığını söyleyip ehliyet istemiş.

Kadın, ehliyetinin olmadığını, bir yıl önce içkili araba kullanmaktan alındığını, ruhsatının da olmadığını söyledikten sonra eklemiş;

“Arabayı çaldım, sahibi direnmeye kalkınca onu öldürdüm, cesedi parçalara ayırdım ve bagaja koydum.”

Polis şaşkınlık içinde hemen tabancasını çekip kadına doğrultmuş ve telsizden merkezi arayarak, “Bir cinayet şüphelisini durdurduğunu” söylemiş.

5-6 dakika içinde bir polis timi olay yerine gelmiş, polislerin hepsi silahlarını araç içindeki 80’lik kadına yönelttikten sonra bagajı açmışlar.

Bagaj bomboşmuş.

Kadın bu sırada ehliyetini ve ruhsatı çıkarıp yeni gelen polis şefine vermiş.

Yapılan kısa araştırmada yaşlı kadının bugüne kadar hiçbir kazaya karışmadığını, aracının vergilerini düzenli yatırdığını, fenni muayenesini de aksaksız yaptırdığını görmüşler.

Polis şefi biraz da mahcup biçimde “Aaa, ama bize sizin ehliyetsiz olduğunuz, içkili araç kullanmaktan ceza aldığınız, bu arabayı çalıp sahibini de öldürdüğünüz ve cesedi de bagaja koyduğunuz söylenmişti” deyince, yaşlı kadın hemen polisin sözünü kesmiş;  “Allah bilir, beni durduran o polis aşırı hız yaptığımı da söylemiştir” demiş.

Polisler arkadaşlarına dönüp önce gülmeye başlamışlar, sonra yaşlı kadından özür dileyip yola devam etmesini söylemişler.

OLTAYA TAKILAN BALIKLAR

Barın önünde bardaktan boşanırcasına bir yağmur yağmaktadır.

Orta yaşlı bir adam, elinde bir sopa, sopanın ucunda bir ip, bir adım öndeki su birikintisine salmış beklemektedir.

Yaşlı adam 30’lu yaşlarda bir gencin dikkatini çeker, “Ne yapıyorsun abi burada?” der.

“Balık yakalıyorum” cevabını verir yaşlı adam.

Delikanlı üzülür. “Gel bara geçelim, üşüme. Bir şeyler yiyelim içelim sonra devam edersin” teklifini yapar adama.

Birlikte içeri girerler, yemeklerini yiyip içkilerini de içerler.

Genç adam yaşlı adama yaptığı iyiliğin verdiği öz güvenle biraz da küstahça ve gülümseyerek, “Bugün hiç balık yakalayabildin mi?” diye sorar.

Yaşlı adam kadehindeki son yudumu da alıp yerinden kalkarken “Sen bugün sekizincisin” der hafif bir gülümseme ile dışarı çıkıp oltasını yeniden su birikintisine daldırır.

KOMİK

İngilizceden çevirme minik fıkralar


Yılbaşı gününün ertesinde “yeni yıla gülerek başlayalım” dedim ya işte size birkaç minik fıkra.

Aman önceden uyarayım, “soğuk İngiliz esprilerinden” derlenen bu fıkracıklar kadın erkek ilişkileri üzerine.

Ama biraz erkeklerin kadınlara bakışı ve hatta biraz da yakınması ile ilgili.

Kadın okurlarımın hoşgörüsüne sığınarak İngiliz fıkracıklarını sunuyorum;

★★★

Gardıroptaki elbiselerini toplamakla meşguldü kadın...

Adam sordu, “Nereye gidiyorsun?”

Karısı, “Anneme taşınıyorum” dedi.

Adam da kıyafetlerini toplamaya başladı.

“Sen nereye gidiyorsun?” diye sordu kadın.

Adam, “Ben de anneme taşınıyorum” dedi.

Kadın, “ Peki ya çocuklar?” dedi.

Adam “Sanırım... Annene taşınıyorsan ve ben de anneme taşınıyorsam... Demek ki bizim çocuklar da annelerine taşınıyor.”

Giysiler ambalajından çıkarıldı.

★★★

Kadın: Neden eve bu kadar erken geldin?

Koca: Patronum cehenneme gitmemi istedi!

★★★

Doktor: Baş ağrınız nasıl?

Hasta: O, şehir dışında.

★★★

Hayatta hiçbir erkek 4 şeyden memnun kalamaz:

1- Cep telefonu

2- Otomobil

3- TV

4- Karısı

Çünkü her zaman çevresinde daha iyi model vardır.

★★★

Bir kocanın tişörtünden komik alıntı:

Bütün kızlar şeytandır...

Ama karım onların kraliçesidir.

★★★

Kadınlar neden iyi araba kullanamıyor?

Çünkü bir arabada dikkatlerini dağıtacak çok fazla ayna var...

★★★

Kadınlar neden ormanda bir günden fazla yaşayamaz?

Çünkü alışveriş merkezi yoktur...

★★★

Ölmekte olan bir kadın nasıl hayata döndürülür?

Ona bir yerlerde yüzde 90’lık bir indirim olduğunu söyleyin...

★★★

Bir kadın sessizse, o gün hangi gündür?

Kimin umurunda? O günün keyfini çıkarın...

★★★

Kadınlar sihirbazdır...

Her şeyi bir tartışmaya dönüştürebilirler.

★★★

Kadınlar erkeklere kıyasla daha iyi, daha uzun yaşar.

Erkeklere kıyasla huzurlu yaşar.

Neden?

Çok akıllı! Bir adam cevap verdi:

Kadınların karısı yok!