Yeni asgari ücreti belirleyecek olan Asgari Ücret Tespit Komisyonu dün ilk toplantısını yaptı ya... Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, “aşırı artışlar”ın zarar verebileceğini söylemiş...

 “Bir denge noktası bulmak önemli. Aşırılıklar her zaman zararlıdır” demiş...

★★★

Haklı...

Aşırılıklar her zaman zararlıdır...

Örneğin açlığın, parasızlığın ve yoksulluğun aşırısı fevkalade tehlikelidir.

Ya da tam tersi zenginliğin aşırısı zararlıdır...

“İtibardan tasarruf olmaz” deyip yoksul halkın vergisinden alınan paralarla şatafatın dibine vurmanın aşırısı ise sadece zararlı ve tehlikeli değil; aynı zamanda ayıptır.

Hep kendine yontmanın...

Emekçileri, emeklileri hor görüp yok saymanın...

Sarayların, yatların, uçakların, zırhlı arabaların, korumaların...

Manda yoğurdunun...

Medine hurmasının, kestane balının...

Ejder meyveli smoothienin...

Zencefilli somonlu suşinin...

Pataşur içerisinde çerkez tavuğunun da aşırısı fenadır...

Hele hele millet aç yatarken...

Altın kaplı klozete s.çmak, aşırılığın daniskasıdır!

Anneler, çocuklarının beslenme çantasına sadece kuru bir dilim ekmekle, kibrit kutusu kadar kireçleşmiş beyaz peynir koyabilirken...

“İsyana teşvik”tir aşırılık...

Halkı kin ve düşmanlığa tahrik edici...

Ve fena halde bölücüdür!

Aşırı yolsuzluk da...

Aşırı hırsızlık da...

Aşırı rüşvet de...

Aşırı “komisyon” da insan sağlığını tehdit eder.

Kilo yapar; kilolar yağlanmayı, yağlanma damar tıkanmasını, damar tıkanması kalp krizini tetikler...

★★★

Ya da...

Halkı aşırı şekilde aptal sanmak...

Sağmal inek olarak görmek...

Hakkı, hukuku; sadece edebiyatta ve atılacak nutukların tiratlarında sevmek...

Aşırı kurnaz olmak...

Aşırı rol yapmak...

Aşırı yalan söylemek...

Aşırı alıp, damlalıkla vermek...

Aşırı aşırmak...

Sabırları aşırı taşırmak...

Taşkınlara aşırı kayıtsız kalmak...

Aşırı vurdumduymazlık, aşırı özgüven, aşırı kibir...

İnsanın başını aşırı şekilde belaya sokar...

★★★

Kısacası beyler...

Yıllardır aşırı mağdur ettiğiniz, soyup soğana çevirdiğiniz işçileri, emeklileri...

Hiç olmazsa bu sefer aşırı sevindirin...

Yoksa aşırı kılavuza gerek yok...

Bu aşırılığın sonu hepimiz için felakettir!

GÜNÜN SORUSU

Meclis’e sunulan bir önergeyle emlak vergisi, bugünkünün üç katına çıkarılıyor... Bu yıl 100 lira ödeyen 2026’da 300 lira verecek... Sorum bu “aşırı” artışı yapanlara:

Ücrete yüzde 20-25, vergiye yüzde 200... Allah’tan da mı korkmuyorsunuz?

İki Mehmet Akif!

Kim derdi ki İstiklal Marşımızın şairi Mehmet Akif Ersoy’un adı, ölümünden 89 yıl sonra bir “uyuşturucu ve fuhuş” operasyonuyla anılacak?

Tamam; tümüyle isim benzerliği...

Ama... Keşke olmasaydı!

Haber Türk Genel Yayın Yönetmeni Mehmet Akif Ersoy, adı uyuşturucu ve fuhuş suçlamalarında geçen kişi...

Hâlâ sıkı bir muhafazakar olan tiyatrocu babası oğluna bu ismi, özellikle koymadı mı?

Onun da Vatan Şairi Mehmet Akif Ersoy gibi dini bütün, milliyetçi bir adam olması değil miydi hayali?

Ama neye niyet, neye kısmet?

Oysa oğlunun adı pis işlere karıştı.

“Ben ezelden beri hür yaşadım, hür yaşarım / Hangi çılgın bana zincir vuracakmış şaşarım” diyen birinci Mehmet Akif’ten... Uyuşturucu ve kadın ticaretinden hapse giren ikinci Mehmet Akif’e uzanan yol; Türkiye Cumhuriyeti’nin “kirlenme haritası”dır...

İlki nasıl onurlu, nasıl yurtsever, nasıl maneviyatçıysa...

İkincisi o kadar vıcık vıcık, ilkesiz ve maddiyatçıdır...

★★★

Sizden küçük bir ricam var:

Lütfen çocuklarınıza isim koyarken iyi düşünün...

İyi niyetle koyduğunuz adlar; aziz ruhları incitmesin!

Yerli Malı Haftası!

Yerli Malı Haftası (resmi adıyla Tutum, Yatırım ve Türk Malları Haftası), dün başladı; 18 Aralık tarihine kadar sürecek...

Haftanın amacı, tasarrufun özendirilmesi ve tüketim içindeki yerli payının artırılması...

Bir zamanlar bu hafta süresince tutumlu olmanın, yatırım yapmanın ve yerli malı kullanmanın önemi anlatılırdı.

Şimdi okullarda hâlâ kutlanan bu haftada yapılan konuşmaları Solomon ayakkabılarıyla, Dockers pantolonlarıyla dinleyen çocuklar, teneffüste annelerini Iphone telefonlarıyla arayıp, “Bana kumbara alın... Tasarruf yapacağım” diyor...

Anneleri de cep telefonlarından yaptıkları bininci tencere, onbininci oje alışverişine ara verip “en şık kumbara” arayışına başlıyor.

★★★

Kim ne derse desin ülke olarak o kadar araya sıkıştık ki bir yanımız vahşi kapitalizm, diğer yanımız hâlâ saf ve temiz Anadolu kasabası!

Umarım bu dönemden daha fazla yıpranmadan ve kirlenmeden çıkmayı başarırız!