Korkusuz
Can Ataklı

Artık farz değil, tarz dönemi

ACAİP YAZILAR

Artık farz değil, tarz dönemi


Twitter’da gelen mesajlara bakarken siyasal İslamcı yazar Hilal Kaplan’ın  tweeti dikkatimi çekti.

Aynen şunu yazmıştı “Pelikancıların da şefi” olarak bilinen bu yazar;

“Sayın tesettür firmaları; diz altı tuniği falan unuttunuz zaten de bari birkaç parça da diz boyunda üretim yapsanız diyorum, hani kendinize ‘tesettür’ firması’ diyorsunuz ya o bakımdan.”

Normalde tweetleri okur geçerim, altındaki yorumlara çok nadir bakarım.

Ama buz kez “hadise kendi içlerinde yaşanıyor” gibi geldi ve altındaki yorumlara da baktım.

Yüzlerce yorum vardı.

İnanın ilaç için bile dalga geçen, muhalif olduğu için laf sokuşturan, küfür ve hakaret içerikli tek mesaj bile yoktu.

Hepsi ağız birliği etmiş gibi, “Çok haklısın, tesettür bitti, artık farz yerine tarz öne geçti” türü yorumlar yazmışlardı Hilal Kaplan’ın mesajının altına.

Aslına bakarsanız “hadise” yeni değil.

Hayli zamandır İslamcı çevreler, tesettüre girmiş kadınların görünümünü tartışıyor.

“Süslümanlar” sözü, dinci çevrelere muhalif olanlar tarafından değil, bizzat siyasal İslamcılar tarafından söylenmiş bir söz.

AKP’nin zenginleştirdiği kesim, bu tür eleştiri okları altında.

“Zenginleşenler, yeni yaşam biçimlerinde güya tesettüre uyduklarını düşünerek yoz ve batı kültürü etkisi altında, cafcaflı, gösterişli ve çok dikkat çekici kıyafetler giyiniyorlar” sözünü dindar çevrelerden çok duyuyoruz artık.

Tesettür savaşı yapanlar, AKP Genel Başkanı’nı da bu konuda yetersiz buluyorlar.

Erdoğan’ın, kimilerini zenginleştirdiğini, bunların da şımararak dinden çok gösterişe merak sardıklarını söylüyorlar ve “Ne yazık ki artık Erdoğan da onlara daha çok prim veriyor” diye yakınıyorlar.

Benim de gözlemlediğim kadarıyla “türban hadisesi” artık dini bir anlayış olmaktan çıktı, bir dayatmalı yaşam biçimine dönüştü.

Bu hafta sonu rastladığım iki kız, beni çok şaşırttı önce.

Çünkü kızlardan biri süper bir şort giymişti.

Diğeri ise “süslüman tarzı” tesettür içindeydi.

Bir alışveriş merkezinde lüks mağazalarda geziniyorlardı.

Belli ki birbirlerinden rahatsız olmuyorlar.

Çevreden bakanlar da “Ne güzel işte, bakın farklı insanlar nasıl da bir arada oluyor” diye seviniyor.

Oysa konu bu değil ki.

Farklı düşünmüyorlar, farklı anlayışlardan geliyorlar.

Sonuçta din, inanç, ibadet, dini kurallar ikisinin de umurunda değil.

Hilal Kaplan’ın, tesettür firmalarının “modaya/döneme uygun” kılıklar hazırlamasına olan isyanı, baskıcı yöntemlerle topluma din dayatmaya kalkanların da yenilgisidir bir anlamda.

[caption id="attachment_6075870" align="alignnone" width="1200"] AŞAĞIDAKİLER, YUKARIDAKİLERİ İSTEMİYOR
AKP iktidarıyla zenginleşenlerin kıyafetleri de değişti. Bunu görmemek mümkün değil. Ama zenginlik yarışında geride kalanlar, bu duruma çok içerliyorlar ve “Gerçek tesettüre biz uyuyoruz. Onlar farz değil, tarz için yaşıyorlar” diye konuşuyor.[/caption]

[caption id="attachment_6075871" align="alignnone" width="1200"] ERDOĞAN’A ELEŞTİRİ
Türbanlılar, Erdoğan’ın tesettürde yozlaşmaya hiç dikkat etmediğini söylüyorlar. Erdoğan’ın çevresinde daha önceki yıllarda “gerçek türbanlılar” olduğunu söyleyenler, “Şimdi süslü, makyajlı, gösterişli kıyafetli, güya tesettürlü kadınlar sardı Reis'in etrafını” diyorlar.[/caption]

DİKKATİMİ ÇEKEN ŞEYLER

Saç görünmeyince tesettür tamam mı oluyor?


Hilal Kaplan’ın tweetinin altına yazılan yorumlardan bir demet seçtim sizler için.

Okuyunca sizler de göreceksiniz, mesajların tamamına yakını Hilal Kaplan’a destek veriyor.

Bu mesajlardan ortaya çıkan gerçek bence şu;

Özellikle AKP iktidarıyla zenginleşmeden payını alanlar, giyim kuşam konusunda çok daha farklı düşünüyor ve davranıyor.

Bu kesim tesettürde “dini kurallara” değil, günün koşullarına, modaya ve gösterişe önem veriyor.

Zenginleşememiş, daha yoksul kalmış kesim ise istese bile fiyatını ödeyemeyeceği için bu kıyafetleri giyemeyecek olmanın öfkesiyle sanıyorum, zenginleşen kesimlere hayli haset ediyor.

Örneklere birlikte bakalım isterseniz;

- Fiyatlar da o biçim. Tesettürlü olmak bir servete mal oluyor...

- Feraceler dar, o kadar allı pullu ki... Sade bulmak çok zor. Zaten giyen kaldı mı?

- Diz boyunda tesettür mü olur? İyice suyunu çıkardınız...

- Ne oldu ise yavaş yavaş oldu. İlk önce pardösü, sonra altına pantolon, sonra pardösünün boyunu kısaltmalar, şimdi kollar dışarıda ama Müslüman için başörtüsü önemli. O da önden biraz saç görünmeden olmaz dediler ve 30 yılda hepsine alıştık, bakalım cehennem ateşine nasıl alışacağız?

- Bir de bunlar var... Kadın, kafasını bağlayıp modacı kesiliyor... Dalga geçer gibi... Kızlarımızı yönlendirmeye başlıyor... Kafadaki örtüden başka tesettürle uzaktan yakından alakası yok... Üstelik önden ucun ucun saçı da gösteriyor... Bir oyun da burada... Maalesef...!

- Tesettür için üretiyorlar ama kumaşlar neredeyse transparan.

- Tesettürlüysen amaç dikkat çekmemektir, şimdiki tesettürlüler açıklardan daha çok dikkat çekiyor. Yani İslam’ın güncellenmiş hali, içi boşaltılmış hali. Makyaj, topuklu ayakkabı, pantolon, topuz şıkır şıkır.

- İki tür tesettür var: 1.Allah Teala’nın emrettiği tesettür, 2. Batının emrettiği tesettür. Maalesef batının sunduğu tesettür, Müslümanlar tarafından daha çok ilgi görüyor. Biz Hz. Fatıma ile aynı Cennete mi gireceğiz? (!) Aynı hayatı yaşamıyoruz, aynı cenneti istiyoruz, adil mi?

- Sayın Kaplan, mesele tunik mi yani? İslam kadınının çoğunda -buna yaşlılar da dahil- setri avret diye bir şey kalmadı. Neredeyse etek giyen güya tesettürlü kalmadı. Etek giyen de bileklerin bir karış üstünde.

- Tesettür firmalarının niyetini ben hiç iyi bulmuyorum. Sanki ‘Ne kapanıyorsunuz? Açılın’ der gibi, fiyatlar hep fahiş. Saçma sapan modeller. Özür diliyorum ama içini gösteren kumaş, kısa tunikler vs.

- Kızlar, dar olmayınca ya da kısa olmayınca almak istemiyor. Eskiden bol döküm feraceler, pardösüler vardı, artık onların da üretimi neredeyse yok denecek kadar az, çünkü talep yok...

- Hilal Hanım, bence tüm bu firmalara ayar verilecek bir yasa getirin gündeme. Gerekirse bu firmalara kayyum atanmalı. Böyle bir şey tam anlamıyla rezalet, hazır elinizde devletin tüm imkanları var, bizi bu dertten kurtarın.

- Allah, o tesettür diye ürettikleri paçavralardan kazandıkları paraları, onların burunlarından fitil fitil getirecektir. Kazandıkları paralar onları cehennem azabından kurtarmayacaktır. O güzelim Allah’ın emri ve namusun simgesi tesettürü ne hale getirdiler.

- İyi diyorsun da bir şeyi talep edenler olursa anca o olur. Millet kul olmaktan kaçınıyor, arzularını ilah edenlere arzusu dışında bir şeyi kabullendiremezsin. Mesela desteklediğin hükümet, İstanbul Sözleşmesi’nden tut, zinayı suç olmaktan çıkarmaya değin neler yapmadı ki...

- Bir tesettür firması çalışanı olarak şunu söyleyebilirim; artık o aradığınız tesettür giyim modellerini yapamıyoruz, çünkü giyen yok.

- Mümkünse tesettür ibaresini de kaldırsınlar. Gerçekten çok üzücü bir durum renkli, kısa, vücut hatlarını kapatmayan, aksine teşhir eden tesettür adı altında...Özellikle gençleri yanlış yönlendirdiklerini düşündüğüm bu yanlıştan vazgeçmelerini diliyorum.

- Allah bu asrın Müslümanını zenginlikle sınıyor ve maalesef kayıplar çok oluyor.. Tesettür mağazalarında da işte bu sebepten aradıklarınızı bulmakta güçlük çekiyorsunuz..

- Şimdi modern kapanma, boyası, cilası süsü o biçim hiç hoş değil... Ha bir de başta gözlük olmayınca kapanma sayılmıyor. Gülümseyen gözlerle gülümseyen yüz. Eliyle ağzını örten yüz. Vebali çok ağır günah.

- Talep var ki firmalar bu ürünleri üretiyor. Artık birçok bayan “kapalı” olmayı, saç tellerinin görünmemesinden ibaret sayıyor. “Saç telim görünmüyorsa sıkıntı yok” kafasındalar. Kafayı örtüp olabilecek en dar, en şatafatlı kıyafetleri alıp giyiyorlar. Farz değil, tarz peşindeler..

- Hilal Hanım, pardösüler bele oturmalı elbise gibi oldu ne yazık ki. Tesettür demek, vücut hatları belli olmadan giyinmek demektir. Şimdiki tesettür anlayışı çok acayip oldu. Değil vücut hatları, iç çamaşırlarının izleri dahi belli oluyor. Çok yazık... Ve o boya küpü makyajlar...

- Başörtüsünü kazandık, tesettürü kaybettik...

- Hilal Hanım, dün başörtüsü mücadelesi veren kitle, bugün nasıl bu duruma geldi sorusu bile can yakıcı. Medyada değer verdiklerimiz, rezidanslara geçince mi, ilkeler ayaklar altına alındığından mı, ezikliğin acısı mı? Bize ne oldu?

- Sanki kapanmanın amacı unutulmuş, onun yerine kapanma, ilgi çekmenin bir başka versiyonu olarak sunulur hale getirildi.

[caption id="attachment_6075872" align="alignnone" width="500"] TESETTÜR KIYAFETİ
Hilal Kaplan, tesettür kıyafeti yapan firmaları eleştirerek, siyasal İslamcı çevrelerde bir anda yeni bir tartışma başlattı. Tam bilemiyorum ama anladığım kadarıyla istenen tesettür kıyafeti Hilal Kaplan’ın giydiği gibi olmalı.[/caption]