ANALİZ

Ankara’da çok garip şeyler oluyor

Bir taraftan yumuşama, gerginliğin azalması, diğer taraftan ekonomide güven sağlandığı söylemleri toplumun biraz nefes almasına neden oluyor ama işler öyle güzel gitmiyor.

Ankara’da gerçekten çok garip şeyler oluyor.

Sıkıntılı her anda ortaya çıkan ve olmadık bir şey söyleyerek siyaseti alt üst eden Devlet Bahçeli gözlediğim kadarıyla yine sahnede.

Bahçeli’nin son grup toplantısındaki sözlerin bana göre çok önemli bir bölümü nedense medyada çok fazla yer almadı.

Tam da MHP’nin Sinan Ateş cinayeti nedeniyle giderek köşeye sıkıştığı, İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya’nın bizzat Erdoğan’ın verdiği talimatla Bahçeli’yi ziyaret ettiği gün MHP Genel Başkanı’nın grup toplantısında “Esad’la işbirliği yapılarak Suriye’deki PKK yapılanmasını yok edelim” çağrısı yapması aslında günün olayı idi.

Bahçeli tamamen Amerika’nın kontrolünde bir devlet kurmaya hazırlanan PYD yapılanmasına karşı Suriye ile ortak bir askeri operasyon öneriyor.

Bu çok önemli bir çıkıştır.

Üstelik aynı gün yapılan MGK toplantısında da Amerikan destekli PYD yapılanmasından duyulan rahatsızlık da dile getirildi.

AKP iktidarının Amerika’ya rağmen PYD’ye yönelik bir askeri operasyonu üstelik Suriye ile ortaklaşa yapması mümkün mü?

Çok zor görünüyor.

Ancak Erdoğan iktidarı çok sıkıştı.

Seçimde hiç beklemedikleri bir yenilgi aldılar, Türkiye’yi ayakta tutacak güçteki tüm kalelerini kaybettiler.

Bir yıl önce yeniden seçim kazanmış olmanın keyfini süremeden çok güvendikleri “Biz yüzde 50’nin üstündeyiz, milli irade arkamızda” silahını muhalefete devretmek zorunda kaldılar.

Erdoğan her ne kadar “Önümüzde pırıl pırıl bir dört yıl var, bunu iyi değerlendireceğiz” dese de sorunları çözme kabiliyeti yok artık.

CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in son derece kibar biçimde kendisine el uzatması da geçicidir.

Bunun da ötesinde Erdoğan “anayasal olarak” son dönemini yaşıyor, 4 yıl iktidarda kalabileceğine muhtemelen kendisini de inanmıyor, bunun üstüne bir de sorunları çözememesi ve düzlüğe çıkamaması kendi güvenliğini de tehlikeye atan bir unsur.

Böyle bir ortamda muhalefetin uzattığı eli kendi yararına kullanmak ve geleceğini güven altına alabilmek için olmadık bir fiili durum yaratabilir ve tüm muhalefeti de arkasına alarak savaş kozunu oynayabilir.

Türkiye’nin “terörle mücadele” adı altında bir tür savaşa girmesi belki mümkün değildir ama “mış gibi” yapılarak gündemi tamamen değiştirmek pekâlâ mümkündür.

Bahçeli’nin “Esad’la anlaşalım, askeri operasyonla PYD’nin kökünü kazıyalım” talebi hayata geçmese bile o hava yaratılarak bir kurtuluş kapısı aranmak istenebilir.

Gözlediğim kadarıyla Ankara’da çok çetin bir mücadele yapılıyor.

Bahçeli hem iktidardan kopmamak hem de Sinan Ateş cinayetinin şokunu atlatmak için Erdoğan’ı bir anlamda köşeye sıkıştıran “Suriye çıkışı” ile partisine yeni bir alan açmaya çalışıyor.

Erdoğan ise Özel’in uzattığı barış elini henüz tamamen kendi lehine kullanabilecek bir yol bulamadığı için Bahçeli’ye boyun eğebilir.

Önümüzdeki günlerde çok şaşırtıcı gelişmeler olması kimseyi sürpriz olmamalı.

BUNU YAZMAK GEREK

CHP’ye bakanlık konusunun aslı

Önceki gün yaptığım YouTube konuşmasında Erdoğan’ın CHP’ye bakanlık verebileceğini anlattım.

İşini özü şu;

Erdoğan ve yakın çevresi seçim yenilgisinin çok ağır bedeli olabileceğini görüyor.

Merkezi otorite ve meclis çoğunluğu halen AKP-MHP koalisyonunun elinde olsa bile iktidarın önümüzdeki 4 yıl boyunca sürdürülmesinin pek mümkün olmadığını görüyorlar.

Özgür Özel’in beklenmedik “Yumuşama ve normalleşme” atağını olabildiği kadar kendi lehlerine çevirmek istiyorlar.

Erdoğan durumu kendi lehine çevirmek istese de kamuoyunda oluşan olumlu hava nedeniyle bunu başaramayacağını biliyor.

Bu durumda en mantıklı yolun CHP’yi “taşın altına elini koymaya” itmek olduğunu düşünüyorlar.

Aldığım güvenli bilgiye göre bu amaçla CHP’ye bakanlık bile teklif edilebilir.

Ki çok güvenilir bir isimden böyle bir teklifin gelebileceğini öğrendim.

Tabii böyle bir durumun doğması çok çetin tartışmaları da beraberinde getirecektir.

Zaten CHP’lilerin büyük bölümü “erken seçim için bastırmayan” Özgür Özel’i eleştiriyor, böyle bir ortamda hükümete girmek CHP’de büyük kavgaya yol açar.

Buna karşı tersten düşünen CHP’liler de var, onlar da “Artık bu iktidar bitiyor, belediyelerin büyük bölümünü kazandık, bu parlamento ile erken seçime gitmek çok zor, ama devletin içine girme şansını da tepmeden önce iyice düşünelim” diyorlar.

Bu konuşmam bir internet sitesi tarafından “Erdoğan CHP’ye dört bakanlık verecek” başlığı ile yayınlandı.

Elbette “kesinlik” içeren bu başlık nedeniyle bir tartışma başladı.

Oysa benim konuşmamda “kesinlik” yok, kulis bilgisi var.

NOT: Bu konuda kendi YouTube kanalında konuşan Fatih Altaylı’ya kırıldım. Benim için “Herhalde dikkat çekmek, izleyici sayısını yükseltmek için yapmıştır, böyle bir şey olması mümkün değil, Amerikalıların deyimi ile Bullshit yani zırva” dedi.  Bunca yıllık meslek yaşamımın hiçbir döneminde dikkat çekmek için yazmadığımı, konuşmadığımı bilmesi gerekir. Ayıp karşıladım.

MERAK ETTİĞİM ŞEYLER

İthal ürünler neden sürekli zamlanıyor?

Siz bakmayın Erdoğan’ın “Ekonomide çok iyi gidiyoruz” ve Mehmet Şimşek’in “Türkiye’ye güven arttı” sözlerine.

Değişen bir şey yok, ekonomi batağın içinde ve içinden çıkılması pek mümkün değil.

Hesapta enflasyonda sert düşüş olacağını söylüyorlar.

Mayıs ayı en yüksek noktasına çıkacak sonra da hızla inecekmiş.

Şu an itibarıyla bu bir hayal.

Elbette rakamsal olarak enflasyonda bir düşme görülebilir.

Ama ya fiyatlar, onlar düşecek mi?

Hayır.

Fiyatlar en tepe noktalara geldi artık, bundan sonra orada kalır, ama daha fazla artmayacağı için enflasyon düşüyor gibi gösterilebilir.

Bu süreçte satın alma gücü artmayacağı için vatandaşlar olarak bizim için değişen bir şey olmayacaktır.

Son günlerde ilgimi ve merakımı çeken konulardan biri özelikle ithal ürünlerdeki anlamsız fiyat artışları.

Örneğin Avrupa ülkelerinde 100 dolar civarında satılan spor ayakkabılar Türkiye’de de aşağı yukarı aynı fiyata satılıyordu.

Ancak bir ay önce 3 bin 200-3 bin 500 lira arasında satılan ayakkabılar 4 bin 500 liraya çıkmış.

Neden?

Döviz fiyatlarında ciddi bir yükselme yok oysa.

Nedenini bir satıcı şöyle anlattı; “Dolar bugün 32 lira olabilir ama 45 liraya kadar yükseleceğini tahmin ediyoruz. Bu durumda bugün sattığımız malı yarın alma şansımız olmayacaktır. Bu nedenle şimdiden 40 liralık dolar fiyatına göre satış yapıyoruz ki mal tedariğinde sıkıntı yaşamayalım.”

Bu örnek sadece ayakkabıda geçerli değil.

Siz de aldığınız ithal malların fiyatlarına bakın bu farkı göreceksiniz.

BAŞIMDAN GEÇENLER

Sağlık durumum ve teşekkür

Sevgili okurlar;

Geçirdiğim bel ameliyatı nedeniyle bir süre yazamadım biliyorsunuz.

Bu süre içinde YouTube yayınlarıma da birkaç gün ara verdim.

Ancak ameliyattan sonra oturduğum yerden yazı yazabildiğim için köşe yazılarıma tekrar başladım, YouTube yayınlarımı ise evden sürdürebildim.

Ama ne yazık ki Flashhaber’deki ana haber sunumu için kanala gidemedim.

Buna rağmen birkaç kere evden Skype aracılığı ile ana haberlere bağlandım ve hayli uzun süre de ekranda kalabildim.

Flashhaber ana haber yayınına eğer bir aksilik çıkmazsa pazartesi gününden itibaren başlıyorum.

Ayrıca bu akşam yine Skype aracılığı ile yayına katılacağım.

Sağlığımla ilgili son duruma gelince;

Geçirdiğim başarılı ameliyat sonunda omurgada oluşan üç fıtık temizlendi.

Ancak bir de omurgada kayma var, bunun tamamen giderilmesi için vida takılması gerekiyor.

Bu da en az iki ay yatar durumda kalmam demek.

Ağrılar çok hafiflemiş olsa da devam ediyor.

Doktorum “Biraz diren, ağrı kesici ilaçlar ve korse ile düzelme ihtimali var, vidadan önce bir iğne tedavisi yapabiliriz” dedi.

Şu anda rahatlıkla yürüyebiliyorum, doktorumun dediği gibi bir süre direneceğim, umuyorum ve diliyorum bu süreçte daha iyi olarak belki iğne tedavisine bile gerek kalmadan kurtulacağım.

Ameliyatımı Acıbadem Hastanesi Beyin ve Sinir Cerrahı Prof. Dr. Serdar Özgen ve ekibi yaptı.

Kendilerine teşekkürü bir borç biliyorum.

Ayrıca yattığım bir hafta süresince ilgilerini hiç eksiltmeyen Acıbadem Altunizade ve Maslak hastanesinin hemşire ve diğer görevlilerine de çok teşekkür ederim.

Yakın ilgisini esirgemeyen hastanenin kurucusu Mehmet Ali Aydınlar’a ve can dostum Can Çobanoğlu’na da ayrıca teşekkür borçluyum.

ÖNERİ

Özel ve İmamoğlu Kılıçdaroğlu’na jest yapmalı

Kurultay’da yenilerek kenara çekilmek zorunda kalan CHP’nin eski Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu biden sahne aldı.

KRT’de ekrana çıkan Kılıçdaroğlu “Delege isterse yeniden aday olurum” dedi.

Kılıçdaroğlu’nun yeniden CHP Genel Başkanı olması bana göre mümkün değil.

Ancak yabana da atmamak gerek.

Çünkü CHP’de genel başkan ve yönetimi kamuoyu ve partililer değil delegeler belirliyor.

Son Kurultay’da oy kullanan 120 delegeden söz ediliyor, bunlar son anda İmamoğlu’nu bazı vaatleri nedeniyle oylarını değiştirmişse, bunlar bir Kurultay’da geri dönebilirler.

Ayrıca sayıları hiç de az olmayan Alevi delegelerin yapılacak bir kurultayda Kılıçdaroğlu’nun yanında yer alabileceği söyleniyor.

Kılıçdaroğlu’nun yeniden CHP Genel Başkanı olması CHP’nin oylarında sert bir düşüşe neden olacaktır mutlaka ama Özgür Özel’in bu tehlikeyi görmezden gelmesi pek akıllıca olmaz.

Bu nedenle şunu önermek istiyorum; Kılıçdaroğlu son seçimde önemli hatalar yapmasına rağmen dürüst, namuslu ve onurlu bir isim. Genel başkan olmadığı sürece toplumda güvenilen bir devlet adamı. Özgür Özel yanına Ekrem İmamoğlu’nu da alıp Kemal Kılıçdaroğlu’nu ziyaret ederek gönül almalıdır. Örneğin bu iki isim eski genel başkana yapılacak ilk seçimde milletvekilliği ve meclis başkanlığı önerebilir. Kılıçdaroğlu’nun açık biçimde yeni yönetimin yanında olduğunu göstermesi CHP’ye de çok yararlı olacaktır.

Ve tabii 15 gün boyunca Korkusuz gazetesi ve Flashhaber televizyonunun santralini arayarak sağlık durumumu soran ve geçmiş olsun mesajı bırakan binlerce okur ve izleyicilerime de şükranlarımı sunarım.