Korkusuz

AKP’nin dikkat çeken suskunluğu...

AKP’nin dikkat çeken suskunluğu...
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, adı son dönemlerde sıkça tartışılan SADAT’ın önüne giderek bu “şirket” hakkında çok ağır ithamlarda bulundu. CHP lideri, açılımı Uluslararası Savunma Danışmanlık, İnşaat, Sanayi Ticaret A.Ş. olan SADAT’ın, 2023 yılında yapılacak olan genel seçimleri karıştıracağı’’ yönündeki kaygısını paylaştı ve Burası terörist yetiştiriyor’’ dedi.



SADAT’A ÇAĞRI...

Önceki gün TV 100’de katıldığım Kerem Kırçuval’la 10’dan 12’ye adlı programın ana konularından biri de CHP liderinin SADAT’a yönelik sürpriz’’ ziyaretiydi. O programda SADAT’a bir çağrı yaptım ve “Kapılarınızı medyaya açın... A’dan Z’ye tüm medyayı davet edin ve kamuoyunun merak ettiği soruları yanıtlayın’’ dedim.

SADAT’TAN DAVET

Bunun üzerine SADAT Kurucusu ve Yönetim Kurulu Üyesi Emekli Binbaşı Ersan Ergür cep telefonuma bir mesaj yazarak istediğim zaman SADAT’a gelebileceğimi’’ söyledi. SADAT sadece bana değil; kapılarını medyanın tümüne açarsa tabii ki ben de gider ve merak edilen soruları yöneltirim.

AKP HİÇ KONUŞMADI

Bu bağlamda SADAT üzerine başlayan tartışma özellikle muhalif kesimlerde tüm hızıyla sürüyor. AKP’nin derin suskunluğu ise dikkat çekiyor. CHP liderinin neredeyse her sözünü yalanlayan ya da yalanlama çabasına girişen AKP iktidarının sözcüleri, Kılıçdaroğlu’nun SADAT’a yönelik suçlamaları karşısında tek bir söz bile etmiyor. Dün konuştuğum bazı AKP’liler, “SADAT en nihayetinde ticari bir şirket, biz neden bu konuya karışalım ki...’’ dese de bu yanıt tatmin etmiyor.

SIRADAN BİR ŞİRKET Mİ... YOKSA;

Zira; SADAT’ın Yönetim Kurulu Başkanı Emekli General Adnan Tanrıverdi, uzun bir dönem Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın resmi danışmanlığını üstlendi. Ve yine aynı Tanrıverdi, 23 Ocak 2018’de düzenlenen Afrin konulu Güvenlik Zirvesi’nde MİT Başkanı Hakan Fidan’la yan yana oturtulmuş bu da kamuoyunun dikkatini çekmişti. SADAT’ı bu yüzden, klasik bir ticari şirket’’ olarak tanımlamak ikna edici bir söylem değil...

CHP’nin dikkat etmesi gereken çizgi


CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun SADAT’a yaptığı ziyaret ve SADAT’ın önünde yaptığı açıklama günlerdir konuşuluyor. Muhalif kesimler Kılıçdaroğlu’nun dile getirdiği kaygıları enine boyuna tartışırken, bir noktaya ise dikkat etmek gerekiyor.



KORKUYA YOL AÇMASIN!

CHP lideri, SADAT’ın önüne giderek, seçimlerin “karıştırılması’’na yönelik bir endişesini dile getirdi ve ön aldı!  İşte bu bağlamda, bundan sonra kullanılacak dil çok önemli. Zira; bu kaygılar toplum tarafından farklı algılanır ve “Zaten seçimleri yaptırmayacaklar’’, AKP seçimi kaybetse bile iktidarı devretmeyecek’’ algısı oluşmaya başlarsa bu duygu muhalefete zarar verir. Kılıçdaroğlu’nun iyi niyetle başlattığı korku iklimi’’ni dağıtma projesi, tam tersi sonuçlara yol açar.

SÖYLEMLERE DİKKAT!

Bu yüzden, başta CHP’liler olmak üzere muhalif siyasetçilerin dikkat etmesi ve güven verici söylemleri kullanması gerekiyor. Çünkü; korku ve endişe, muhalefete değil, her zaman iktidara yarar. Seçmen, “güvenlik mi özgürlük mü’’ ikilemine sokulduğunda iktidarın temsil ettiği ‘‘güvenlik’’i tercih eder. 7 Haziran 2015 ile 1 Kasım 2015 tarihleri arasında yaşanan süreç, bunun en net kanıtıdır.

Davutoğlu ve Babacan artık anlatmalı...


Söz 7 Haziran – 1 Kasım sürecinden açılmışken, daha önce bu köşede yer verdiğim bir çağrıyı da yinelemek istiyorum. Dün, benzer bir çağrıyı Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ da dile getirdi. Özdağ, dönemin Başbakanı Ahmet Davutoğlu’na seslendi ve ‘’7 Haziran ile 1 Kasım arasında ne oldu, neler yaşandı, çıkın anlatın’’ dedi.



Ben sadece Davutoğlu’nun değil, AKP’nin bakanlarından Ali Babacan’ın da bildiği gerçekleri anlatması gerektiğini düşünüyorum. Zira; sadece 7 Haziran – 1 Kasım sürecini anlatmaları yetmez... Türkiye’nin Suriye ile neden savaşın eşiğine geldiğini ve başımıza bela açan bu politikaların nasıl oluşturulduğunu anlatmalarını da bekliyorum.

Önemli bir dergi: İNSANCIL


Bugün size bir dergi daha önereceğim: İNSANCIL...



32 yıldır yayınlanan İNSANCIL, Cengiz Gündoğdu ve Berrin Taş’ın yönetiminde yoluna devam ediyor. Kültür, sanat ve felsefe ağırlıklı bir yayın politikası izleyen İnsancıl, ticari bir dergi değil... Dergiyi bir grup inanmış insan sırtlıyor ve aydınlanma yolunda milimetrik’’ bir kavga veriyor.