AKP’ci Diyanet’e bütçe yetmiyor!
GÖREVİ NET!
180 bine yakın personeli olan Diyanet İşleri Başkanlığı, AKP’nin propagandasını yapabilmesi ve iktidar partisinin ihtiyaçlarına yönelik politikalar uygulayabilmesi için olağanüstü bir bütçeyle destekleniyor.
Diyanet İşleri Başkanlığı, bu faaliyetlerini sürdürebilsin diye, hazineden yine aslan payını kaptı. Beni hiçbir şekilde temsil etmeyen ve verdiğim bütçelerle AKP yandaşlığı yapan Diyanet İşleri Başkanlığı’na 2022 yılı için 16 milyar, 2024 yılı için ise 20 milyar 729 milyon TL ayrıldı. Diyanet, birçok bakanlığın bütçesine denk bu parayla, laikliğe karşı yürütülen mücadelenin bayraktarlığını sürdürmeye devam edecek. Bu bağlamda Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş da tarihe geçecek.
SANSÜRE DESTEK
Olur olmaz her konuda fikir beyan eden ve adeta Şeyhülislam pozuna giren Erbaş, son olarak AKP’nin korkulu rüyası haline gelen sosyal medyanın zapturapt altına alınması gerektiğini söyledi. Belli ki; Cuma hutbelerinin yeni konularından biri de ‘’sansüre rıza’’ olacak. Toplum, yeni yasaklara Diyanet eliyle ikna edilmeye çalışılacak.
Dikkat ederseniz, AKP artık hemen hemen her konuda Diyanet İşleri Başkanı Erbaş’ı konuşturuyor. Erbaş, AKP neye ihtiyaç duyuyorsa, o konuya ilişkin görüş bildiriyor. Mübarek sanki Diyanet İşleri Başkanı değil de AKP’li Ömer Çelik’in ‘Eş Sözcüsü…’
LAİKLİK KARŞITI KURUM
Kuşkusuz ki; Ali Erbaş boşuna konuşturulmuyor… Erbaş, erimeye başlayan AKP- MHP blokunun oylarını dini söylemleri öne çıkararak diri tutabilmek ve toplumu dinsel bir kalıbın içine sokmakla görevli… Bu arada hem tarikatların gönlünü hoş tutuyor, hem de toplumu anti-laik yaşama alıştırmaya çalışıyor. Bu yüzden bütçesi her geçen yıl artırılıyor.
Maliye Bakanlığı şeriatı anlatıyor!
AKP’nin laiklik karşıtı faaliyetleri sadece Diyanet eliyle yürütülmüyor tabii ki… Neredeyse hemen hemen her kurum bu çabanın bir parçası haline getirildi. İlgili ilgisiz her konuda mutlaka bir ‘din’ vurgusu yapılmaya başlandı.
BAKANLIKTAN İLGİNÇ SORULAR
Bu halkaya eklenen son kurum ise Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın A Grubu 225 hisseye sahip olduğu Emeklilik Gözetim Merkezi oldu. Bu merkez, Bireysel Emeklilik Sistemi’ne aidat ödeyerek emekliliğinde ek gelir sahibi olmak isteyen kişilere hizmet veriyor. Kurum, bu sisteme dahil olan onlarca bankanın temsilcileri tarafından yönetiliyor.
Ancak burada ilginç olan durum; tamamen FAİZ üzerine kurulu bir sistemin, kurumda görev alan Finans Yatırım Danışmanları’na verdiği ‘’eğitim”de sorduğu sorular…
BİRLİKTE OKUYALIM…
Bu siteyi incelerken, karşıma çıkan soruların bazıları şöyle:
-İslam dininin gayeleri arasında aşağıdakilerden hangisi doğrudan bireysel emeklilik sistemi ile ilgilidir?
-Aşağıdakilerden hangisi İslami esasların dört kaynağı arasında yer almaz?
MEZHEPLER ANLATILIYOR
Sorular bu şekilde uzayıp giderken, kurumun resmi internet sitesinin diğer sayfalarında ise “Müslümanların bilmesi gerekenler” başlığı altında, mezhepler ve İslami ticaretin kavramları anlatılıyor.
Fıkıhtan da söz edilen “eğitim notları”nda Bireysel Emeklilik ve Katılım Esaslı Sigortacılık’ın fıkhın muamelat kısmı ile ilgili olduğu notu düşülüyor. Notlara göre, muamelat, faizin yasak olması gibi ticari işlerle ilgili kuralları belirliyor.
FAİZ EĞİTİMİ!
Görüldüğü üzere, tamamı faiz üzerinden para kazanmaya odaklı bir sistem bile, şeri kurallarla yorumlanıyor ve danışmanlara bu yönde eğitim veriliyor.
Bu kurumun A Grubu 225 hissesine sahip olan Hazine ve Maliye Bakanlığı’na sorsanız, “Danışmanlara, faiz hassasiyeti olan yurttaşlar için eğitim veriyoruz” derler… Oysa ki; kazın ayağının hiç de öyle olmadığını artık herkes biliyor…
Açlık
TRT’de program yaparsan, açlığın sesini de duymazsın!
TRT 2’nin uzun vadeli programcılarından Alev Alatlı da “Türkiye’de aç yok” diye buyurmuş…
Sabah’a konuşan Alev Alatlı, AKP iktidara geldiğinden beri TRT 2’de kimsenin izlemediği ve adından hiçbir şekilde söz etmediği programlar yapıyor. Yıllardan bu yana da güzel para kazanıyor. Alatlı, bir ara Nevşehir’de üniversite de kurdu.
‘GELSİN PARALAR…’
Demek ki; insan sırtını AKP ve TRT’ye dayayınca “Siyasi bir söylem olarak açlık, Türkiye’nin bugünkü koşularında inandırıcı gelmiyor” diye konuşabiliyor.
Alatlı, Hasan Hüseyin’in “açlığın dini olmaz – yoksulluğun vatanı” dizelerini acaba hiç mi okumadı? Hiç mi duymadı? Acaba hiç mi hissetmedi asgari ücretle yaşamaya mahkum edilen milyonlarca insanın yoksulluğu, acısı ve trajedisini…
Doğrusu merak ediyorum…
