Korkusuz
Memduh Bayraktaroğlu

Ahmet Hakan, Bilo ve Maho...

Köylüsü Maho (Şener Şen), temiz kalpli ama fazla saf Bilo’yu (İlyas Salman) sürekli kandırıyor, onun üzerinden yasa dışı yollardan paralar kazanıp kendisinin yerine onu hapse gönderiyordu...



Cezaevinden çıktıktan sonra iş aramak için bir başka köylüsü Haso’nun (Münir Özkul) yanına giden Bilo, yeni patronuyla tanışmak için fabrikaya gidiyordu...

Patron, Bilo’ya attığı kazıklarla zengin olan Maho idi...

Ve tabii ki Bilo geçmişte yediği kazıkların öfkesini kusarken, sürekli alttan alan Maho şöyle diyordu:

“İster vur ister öldür ama niye yaptın diye bi sor?..”

“Sormam lan” diyordu Bilo, “Her sorduğumda kandırıyorsun beni”...



Nereden mi geldi aklıma?..

Anlatayım...

Ahmet Hakan okurlarına soruyordu geçenlerde...

“Bi sorun bakalım (AKP’liler) Ayasofya’yı neden gündeme getiriyorlar?”...

Sonra da...

İktidarı savunmaktan sorumlu yeni genel yayın yönetmeni olarak gerekçelerini sıralıyordu:

[caption id="attachment_5873252" align="alignnone" width="500"] Ahmet Hakan[/caption]

Meğer Ahmet de diğer pek çok İmam Hatip Liseli ve İslâmcı gibi, Necip Fazıl’ı okuyarak büyümüş...

Yaşıtları da kendisi gibi “Zincirler kırılsın/Ayasofya açılsın” dizeleriyle heyecanlanmış...

Buna benzer pek çok hamasi gerekçeler sıraladıktan sonra Maho gibi Ahmet de karşı taraftaki Bilo’lara mealen şöyle soruyor:

“Bi sorun bakalım Ayasofya bizim için neden mübarek?...”.



Ve “dan dan dan” üç nokta koyuyor:

“Önce anla, sonra tartış: Aç bir bak. Azıcık oku. Nedenini anlamaya çalış. 86 yıllık anlatıya iki dakikacık vakit. Yani birazcık da olsa anlamaya çalış...”.



İyi ama kardeşim...

Bu güzel ülke sadece senin neslinden ve sadece Necip Fazıl okuyanlardan ibaret değil ki...

Sen de oturduğun masanın karşısına geçsen...

Nazım Hikmet gibi; dini, dili, ırkı, rengi, mezhebi ne olursa olsun bütün insanları sevenlerin şiirleriyle büyüyenleri anlamaya çalışsan olmaz mı?..



GENÇLER İÇİN NOT:

Necip Fazıl Kısakürek, geçim sıkıntısı çektiğini anlatan mektuplarıyla Başbakan Menderes’ten o günün parasıyla bir servet koparan kişidir...

Ve fakat...

Mükemmel bir şairdir aynı zamanda...

Bugün yaşıyor olsaydı hiçbir yandaş kalem eline su dökemezdi...

İYİ Kİ VARSINIZ SAYIN AKALIN VE SAYIN ALİŞAN


İyi ki Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı var...

Sayelerinde, küresel musikinin temsilcileri, eğlence dünyasının ünlüleri ve Cumhurbaşkanlığı sarayının müdavimlerini temaşa ediyoruz...

Gerçi asıl işleri temaşa edilmek değil terennüm etmek lâkin olsun...

Onları temaşa etmek, dinlemekten daha muhteşem...



Bunların biri Demet Akalın Hanımefendi...

Diğeri ise Ali Şan (Yoksa Ali ve Şan bitişik miydi?) Beyefendi...



Şimdilik (Korona nedeniyle), saygıdeğer büyüğümüz Fahrettin Altun Bey’in inayeti...

Ömrümüzden alıp ömrüne veresiye aziz Reis-i Cumhur hazretlerinin diyaneti sayesinde...

Sadece Çeşme-i Kuru’da muhterem Reis-i Cumhur hazretlerimizin tahsis ettiği, birkaç milyon lira ile restore edilen son derece şahane bir mekânda çekilen konserleriyle iktifa etmek zarureti hasıl oldu lâkin, olsun...

Bu arada...

Sayın Ali Şan (Veya Alişan) beyefendi müjdemizi verdiler...

Yakında canlı konserlerle de hayranlarıyla birlikte olacaklarmış...



Demet Akalın hanımefendi, muhteşem güzelliğinin yanı sıra; “Bu zor günlerimizde hiçbir dünya liderinin akıl edemediği bu güzel konserler için Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’a çok teşekkürler ediyoruz” diyerek hayranlarını kendisine bir kez daha hayran bıraktı ve...

“Türkiye hayran zengini kraliçesi” olduğunu bir kez daha kanıtladı...



Allah bu değerli Müslüman Türk büyüklerini iki cihanda âbâd; mekânlarını mâbêd eylesin...

Âmin...

ALLAH ABLAMDAN RAZI OLSUN...


25 yıl kadar önceydi sanırım...

Güzel gözlü, düzgün fizikli, akıcı konuşma yeteneğine sahip bir genç kız Türkiye 2. Güzeli seçildi...

Eğitimi de çok iyiydi...

Mükemmel İngilizce konuşuyordu...

Aynı yıl Japonya’da Türkiye’yi temsil etti, “Dostluk Güzeli” seçildi...

Adı Kamile Burcu Esmersoy olan hanımefendi, magazin dünyamızın ünlülerinden biridir...

Demiş ki:

“Herkes en az bir kere âşık olmalı...”.

[caption id="attachment_5873254" align="alignnone" width="500"] Burcu Esmersoy[/caption]

Bi rahatladım ki...

Demek ki ben hakkımı kullanmışım...

Oh be...

Ya bi de bu yaştan sonra aşka düşseydim?..



Böylesine bilge ve güzel bi hanımefendiden edindiğim bu bilgi beni bir yaş daha olgunlaştırdı...

Teşekkürler ablacığım...

Allah senden razı olsun...

CEVABINIZI BEKLİYORUM...


Biraz zor bir soru olacak ama olsun...

Dünyada olup bitenden haberdar değilseniz, neye yarar yaşamak...

O halde soruyorum:



Çağla Şikel, Serenay Sarıkaya’yı kıskandı mı?..

Ya da daha geniş zamanlı sorayım:

Çağla Şikel, Serenay Sarıkaya’yı kıskanır mı?..



Nasıl soru ama...

Ben gaddar bir magazinciyim kardeşim...

Sordum mu işte böyle sorarım...

Sayın Cumhurbaşkanımıza soru tevcih eden cengâverler gibi...

Sordum mu oturturum yani...



Cevabınızı bekliyorum...

Doğru cevaplar arasında çekilecek kurada kazanana hiçbir şey vermeyeceğim...

Bilin de bi şeyler umut etmeyin hani...

NEDEN SAAT 08.00 – 22.00 ARASI?..


65 yaş üstünün sokağa çıkma yasağı akşam saat 8’de başlıyor, ertesi gün sabah saat 10’da bitiyor...

Merak ettim ve düşünmek için kendimi zorladım...

Benim için zor oldu ama olsun...

Şöyle bir sonuç buldum...

Bakalım siz ne diyeceksiniz...



Acaba...

Bizim yerli ve milli hekimlerimiz korona virüsünün sabah saat 10 ile akşam saat 8’de arasında istirahate çekildiğini ve dinlendiğini keşfetmiş olabilirler mi?..

Ne de olsa biz 65 yaş üstüler ihtiyar insanlarız...

Kendimizi koruyamayız...



Keşke bu konuda da bir açıklama yapılsa da açık hapishanede yatar gibi, özgür kaldığımız saatlerin özellikleri anlatılsa...