Korkusuz

Ahlatlıbel zirvesi ve İYİ Parti tabanı...

Ahlatlıbel zirvesi ve İYİ Parti tabanı...
Hassas iç siyasetin ince dengesi;

Sistemde eli çok rahat 2 parti var; biri İYİ Parti diğeri HDP.  Siyaset uzmanı olmak gerekmiyor. İttifakların birbirleri içinde mutlak ihtiyaç dengeleri ortada!..

Cumhur İttifakı; MHP barajı geçebilmek için AKP’ye muhtaç. AKP, Erdoğan’ın Cumhurbaşkanı seçilmesi için gereken 50+1’i bulabilmek için MHP’ye muhtaç.

Millet İttifakı; CHP klasik oyu yüzde 27’i bir türlü aşamıyor. Kemal Kılıçdaroğlu veya partisinin göstereceği bir başka Cumhurbaşkanı adayının seçilebilmesi için ittifakın içindeki tüm partilerin oylarına muhtaç. İYİ Parti dışında kalan partilerin tümü Meclis’e mebus sokabilmek için ittifaka muhtaç.

İYİ Parti; Baraj sıkıntısı yok. Meral Akşener’in feragat etmesi ile birlikte Cumhurbaşkanlığı seçimi konusunda eli rahatladı.

HDP; Eline geçen tarihi fırsatın farkında. Hem Cumhur İttifakı ile hem Millet İttifakı ile sıkı pazarlıklar yapıyor. Baraj derdi yok. Hangi tarafa destek atarsa o tarafın Cumhurbaşkanı adayı rahat kazanacak.

Hal böyle olunca İYİ Parti ve HDP siyasetin kilit partileri oldu...

★★★

Ahlatlıbel zirvesi, siyasetin malum tablosu yüzünden çok önemliydi. Zirve, İYİ Parti tabanında nasıl karşılık buldu?.. İYİ Parti tabanının nabzını çok iyi tutan, yansıtan Kurucular Kurulu üyesi ve emekli mülki idare amiri Bilal Karaca’dan değerlendirme yapmasını istedim. Bilal Karaca, “Ahlatlıbel’den ‘Umut İttifakı’ çıktı” dedi. İYİ Partili Bilal Karaca’nın görüşleri şöyle;

“Ahlatlıbel liderler toplantısı Türk siyasal hayatı bağlamında tarihi bir dönüm noktası olacaktır. Her biri ayrı ideolojik damardan beslenen, siyasi anlayışları, hedefleri ve kadroları farklı altı siyasi parti, bütün bu farklılıklarını terk etmeden, çoğulcu demokrasi şemsiyesi altında koruyarak ortak bir Türkiye idealinde bir araya gelebilmeyi başarmıştır. Bu kendi başına politik bir değer ifade etmektedir. Bir yandan yirmi yıldır özlediğimiz, herkesin birbiriyle konuşabildiği uzlaşma kültürünü, diğer yandan yirmi yıldır devam eden Erdoğan düzenine alternatif olacak demokratik, özgürlükçü ve çoğulcu bir iktidar umudunu yeniden yeşertmiştir.

Bu, kabul etmek gerekir ki, Türk siyasetinde unutulmaya yüz tutmuş takdir-i şayan bir durumdur. Bu hususta Kılıçdaroğlu ve Akşener’in gösterdiği gayret ve fedakârlıklar, ittifakın istikrar ve genişlemesinde belirleyici olmuştur. Kılıçdaroğlu, CHP’de hâkim olan seçkinci ve aşırı ‘laikçi’ tutumundan uzaklaşarak Millet İttifakı’nın ‘makul ve sağduyu’ çizgisine yaklaşmıştır. Akşener ise bir yandan iktidarın baskı ve şantajlarına direnirken, diğer yandan İYİ Parti’yi radikal muhafazakâr-milliyetçi çizgiden uzak tutarak merkez sağın umut vadeden tek temsilcisi haline gelmiştir. Her iki lider de toplumda yüksek bir güven inşa etmiştir. Dolayısıyla bu ittifak bir ‘Kılıçdaroğlu-Akşener’ ittifakıdır.

Liderler toplantısı mevcut Millet İttifakı’nın genişlemesi ve istikrar kazanması adına atılmış ilk ve önemli bir adımdır. Toplantıda yürütülen müzakerelerden anlaşılmaktadır ki, öncelikle bu bir seçim ittifakıdır. Öyle de olması gerekirdi. Altı siyasi parti evvelemirde Cumhurbaşkanlığı ve parlamento seçimlerini kazanmak için birlikte hareket edeceklerdir. Bununla birlikte seçimden sonra oluşacak parlamento aritmetiğine göre bir iktidar ortaklığına dönüşme potansiyeline de sahiptir. “

★★★

İYİ Partili Bilal Karaca’nın uyarıları da çok dikkat çekici;

“Öncelikle oluşan birliktelik görüntüsünün pekişmesine ihtiyaç vardır. Fakat, Millet İttifakı’nın genişlemesi ittifakın güçlenmesine neden olabileceği gibi aksine zayıflamasına da neden olabilir. Yani genişleme, iki tarafı keskin kılıç gibidir. Ortak ses ittifakı güçlendirirken kakafoni zayıflatır. Güçlü parlamenter sisteme dönüş konusunda bir mutabakat tesis edilmiş olmakla birlikte, Türkiye’nin sorunları sadece bundan ibaret değildir. Ekonomi, istihdam, yargı düzeni, adalet ve temel hak ve özgürlüklerin etkin kullanımı gibi önemli konularda da altı parti arasında asgari müştereklerde birleşildiği kamuoyuna gösterilmelidir. Bu konular gündeme geldiğinde söylemlerde ortak noktaların değil de farklılıkların öne çıkarılması ittifakı güçlendireceği yerde zayıflatabilir. Bu yüzden tüm liderlerin politik söylemelerinde tek sesliliğe önem vermesi kaçınılmazdır.

Erdoğan iktidarı, Millet ittifakı’na tam da bu noktadan yüklenecektir. Bugüne kadar HDP-PKK üzerinden İYİ Partiyi Millet İttifakı dışına çekme gayretleri Meral Akşener tarafından boşa çıkarılmıştı. Ancak bu defa iktidar, ittifaka katılmak isteyen DEVA ve Gelecek Partisi’nin ideolojik hassasiyetlerini kaşıyarak ittifak içinde itilaf yaratmaya, ittifakı çözmeye ve zayıflatmaya çalışacaktır. Ayrıca CHP’nin elitist kadrolarının DEVA ve Gelecek Partisi liderlerini AKP geçmişleri üzerinden dışlayıcı söylemlere yeltenmeleri de iktidarın değirmenine su taşıyacağı açıktır. Bu kesimler CHP’nin tek başına bırakın iktidar olmayı, iktidar hayali bile kuramayacaklarını artık kabullenmelidirler.

Bir diğer dikkat edilmesi gereken husus, Cumhurbaşkanı adayının kim olacağı konusunda Millet İttifakı’nın şimdiden açıklama yapmaya zorlanması olacaktır. İktidarın ideolojik olarak çözemediği ittifakı, CB adaylığı üzerinden çatlatmaya çalışması hiç de sürpriz olmaz. Her ne kadar bir kesim tarafından Kılıçdaroğlu’nun son gelişmelerle CB adaylığı konusunda mesafe aldığı değerlendiriliyor ise de aklı selimin elden bırakılmaması gerekir. Yol uzun. Seçim sathı mailine girildiğinde politik iklimin değişebileceği ve devlet içinde odaklanmış illegal yapıların milletimizin sosyo-kültürel fay hatlarını harekete geçirme potansiyellerinin yüksek olduğu her daim göz önünde tutulmalıdır.

Bu bağlamda genişlemiş bir ittifak millete umut vadettiği kadar, ittifakın bileşenlerine ağır bir sorumluluk da yüklemektedir. Koalisyon protokolü gibi, hangi lider seçim sonrası hangi makamlara gelecek veya Cumhurbaşkanı adayı kim olacak gibi ‘Doğmamış çocuğa don biçmek’ anlamına gelecek gibi dayatma ve tartışmalarla ittifaka zarar verecek veya ittifakın bozulmasına neden olacak, herhangi bir nedenle masadan kalkacak her siyasi lider toplum nezdinde bunun bedelini çok ağır ödemek zorunda kalabilir.”

★★★

Ulu Tanrı,  tüm şehitlerimizle birlikte Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal ATATÜRK ve onun kahraman silah arkadaşlarına rahmet etsin. Nur içinde yatsınlar. Mekanları cennet olsun.