Düşünce ve ifade özgürlüğünün olduğu iddia edilen ülkemizde, iktidarı eleştiren gazeteciler ve televizyoncular hakkında dava üstüne dava açılıyor.
      

İktidar “Ah şu gazeteciler olmasa, hiçbir hatamız ortaya çıkmaz, biz de ülkeyi ne güzel yönetiriz” diye mi düşünüyor acaba?
       

Son olarak 6 gazeteci (Merdan Yanardağ, Barış Pehlivan, Timur Soykan, Mehmet Tezkan, Suat Toktaş ve İbrahim Kahveci) için açılan davalarda 1 yıldan 4 yıla kadar hapis cezaları istendi!
     

Bir yandan RTÜK’ün ağır baskısı, diğer yandan hapis istemiyle açılan davalar, Türkiye’nin demokratik düzenden uzaklaşmaya devam ettiğini gösteriyor.
     

Şu rejimin adını koyalım, “Türkiye basını hür, vicdanı hür, demokratik bir hukuk devletidir” demeyelim bari!
     

Bir ülkede hukuk yetersizse, ifade hürriyeti yoksa, insanlar düşündüklerini söyleyemiyor, içlerini dökemiyorsa, tartışma zemini baskı altındaysa o ülkede, ekonomi başta olmak üzere hiçbir hedef tutmaz!
     

Refah da olmaz,kalkınma da...
     

Hukuktan, demokrasiden, güvenlik ve insan haklarından uzak “Üçüncü Dünya Ülkeleri” gibi yoksulluk ve kargaşa içinde bocalar dururuz!
     

Eğer o ülkeler gibi olmak istemiyorsak, evrensel hukuk kurallarına uymak zorundayız!