6 saat süren hukuksuzluk!
AVUKATA YAPILANA BAKIN
Kentten ayrılıp yola çıktıktan bir süre sonra, mola verdiğimiz bir kafede instagrama girdim. Bir de ne göreyim? Sevgili dostum genç ve başarılı Avukat Tuğba Talu, İstanbul Üsküdar’daki Şehit Altuğ Verdi Polis Merkezi’nden bir fotoğraf paylaşıyor ve adeta isyan ediyor. Bunun üzerine hemen Tuğba Talu’yu aradım ve ne olduğunu sordum.
Talu şunları anlattı:
“Müvekkilimin çağrısı üzerine Üsküdar Bulgurlu’daki polis merkezine giderek, avukat kimliğimi ibraz ettim. Müvekkilimle görüşmek istediğimi söyledim. Ardından da soru üzerine müvekkilimin ismini söyledim. Görevli polis, şefine sorup geleceğini belirtti. Bir süre sonra gelerek, ‘Şefim görüşemeyeceğinizi söylüyor’ dedi. Bu cevaba itiraz ettim ve ‘Şefiniz bunu bana söylesin’ cevabını verdim. Kısa bir süre sonra polis şefi gelerek müvekkilimle görüşemeyeceğimi söyledi.”
[caption id="attachment_330022" align="alignnone" width="600"] Avukat Talu karakolda 6 saat boyunca bekledi.[/caption]
EN TEMEL HAKKA KEYFİ ENGEL
Avukat Tuğba Talu, polis şefi ile arasındaki diyaloğun şöyle sürdüğünü belirtti:
-Müvekkilimle neden görüşemiyorum?
-Yarın adliyede görürsünüz.
-Beni çağırmış. Ben şimdi görüşmek istiyorum.
-Ne konuşacaksın?
-Müvekkilim ile ne konuşacağımı size söylemek zorunda değilim. Avukatıyım ve şimdi görüşmek istiyorum.
GARİP BİR ÜSLUP
Talu’nun yasal hakkını talep etmesi üzerine, polis şefi genç avukata şu cevabı veriyor:
-Avukatsan, Allah mısın! Görüştürmüyorum, çık buradan!
Polis şefinin bu tavrı üzerine, Avukat Talu, yeniden hukuku hatırlatıyor. Polis şefi ile arasındaki diyalog ise şu şekilde sürüyor:
-Burası kamu alanı... Devletin karakolu. Sizin özel mülkünüz değil. Beni kovamazsınız. Çıkmıyorum...
-Benim sabrımı zorlama, çık git!
-Sabrınızı zorlasam ne olacak?
Avukat Tuğba Talu bu sözlerin ardından, karakolda bulunan diğer polislere ve yurttaşlara seslenerek, “Şahit misiniz? Beni tehdit ediyor” diye konuşuyor.
Polis şefi bu sırada, banka oturan Tuğba Talu’yu işaret ederek, “Şunun oturuşuna bak, saygısız” diyor. Talu ise karakolu terk etmeyeceğini söyleyerek, durumu Baro Avukat Hakları Birimi’ne bildiriyor. Polis şefi bu sırada Talu’nun kimliğini isteyerek, tutanak tutacağını belirtiyor. Talu kimliğini verdikten sonra, tam bir saat boyunca geri gelmesini bekliyor. Bu sırada kimliğini almak için yaptığı tüm girişimler sonuçsuz kalıyor. Neyse ki; bir saat sonra kimliği veriliyor ancak müvekkiliyle görüşmesi hala gerçekleşmiyor.
Sonra neler olduğunu okumaya devam edelim...
İstanbul Barosu müdahale edince...
[caption id="attachment_330023" align="alignnone" width="600"] İstanbul Barosu avukatları karakola geldi.[/caption]
Avukat Tuğba Talu’nun, müvekkili ile keyfi olarak görüştürülmemesi üzerine İstanbul Barosu Avukat Hakları Birimi’ne bilgi verdiğini söylemiştim. Bu birimde görevli olan 7 avukat olayın yaşandığı polis merkezine gelerek, meslektaşlarına yaşatılan hukuksuzluğu yerinde gördü ve duruma müdahale etti. Bu sırada polis şefi ile avukatlar arasında da küçük bir gerilim yaşandı. Avukat Tuğba Talu ile baro üyesi Bilgehan Burak Türkmen, Eşref Çelik, Cansu Telli, Serhat Özkan, Ferhat Çiçekli, Taşer Kara ve Aylin Şahin olan biteni tutanak haline getirdi. Tuğba Talu, bu tutanağı Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı’na götürerek, polis hakkında şikayette bulundu.
Şimdi bu şikayetin nasıl sonuçlanacağını hep birlikte göreceğiz.
Avukat Tuğba Talu, “Benim en önemli kanıtım, karakoldaki kameralar. Eğer bu kayıtlar savcılığa teslim edilirse, yaşananlar tüm boyutlarıyla ortaya çıkar. Savcı bu kayıtları izlerse, yaşadığım hukuksuzluğu tespit eder ve gerekeni yapar. Bir daha da hiçbir kamu görevlisi, yurttaşlara da avukatlara da keyfi bir şekilde davranamaz” diyor.
Müvekkili ile İstanbul Barosu sayesinde 6 saat sonra görüşebilen Talu, hukuka olan inancını korumak istediğini belirterek, yaşananların bilinmesi ve duyulmasını istiyor. Talu, İçişleri Bakanlığı’nın konuyu incelemesini de talep ediyor.
Soylu ve Bozdağ ne yapacak?
Avukat Tuğba Talu’nun başına gelenler ne yazık ki; münferit bir hadise değil... Avukatlar, hemen hemen her gün bu ve benzeri olayları sosyal medya hesaplarından paylaşarak, hukuksuzluğa isyan ediyor.
Türkiye eğer bir hukuk devleti olacaksa, kamu görevlilerinin yasal sınırlar dışına çıkması ve keyfi hareket etmesi engellenmek zorundadır. Bu bağlamda, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun yanı sıra Adalet Bakanı Bekir Bozdağ’a da görev düşüyor.
Bakalım Soylu ve Bozdağ, bu soruşturmanın etkin bir biçimde yürütülmesini sağlayabilecek mi?
Yoksa hiçbir şey olmamış gibi yapılacak ve keyfiliğin hüküm sürmesine seyirci mi kalınacak?