Bugün sizleri 22 yıl öncesine...
Kemal Derviş’in Türkiye’ye davet edilip...
Ekonomiyi teslim almasına sebep olan günlere götüreceğim...
Yani bugün:
Seçim yazısı yok...
★
21 Şubat 2001 günü yapılan MGK toplantısında...
Dönemin cumhurbaşkanı (Ki; Ecevit’in mecliste gurubu bulunan siyasi partilerin tüm genel başkanlarına yaptığı ısrar sonucu seçilmişti) A. N. Sezer...
Elindeki anayasa kitapçığını...
Dönemin Başbakanı Ecevit’in önüne:
“Al da şu kitaba bak öğren” dercesine fırlatıp attı...
★
Sezer bu kabalığı neden yaptı?..
Söyleyeyim...
★
Ekonomi çok büyük bir krize girmek üzereydi...
Bir yanda yüksek enflasyon...
Bir yanda durgunluk...
Diğer yanda ise:
Piyasalardaki likidite sıkışıklığı hem bankaları...
Hem üreticileri...
Hem de tüketicileri perişan ediyordu...
★
Kur adeta sabitlenmiş gibi...
Oysa enflasyon 3 haneli (%106) idi...
Hükümet pek çok bankaya el koyduğu için:
Bankalara güven kaybolmuştu...
El konulamayan bankalar ise kendi aralarında anlaşmışlar...
Rekabetsiz bir ortamda:
Piyasalarla diledikleri gibi oynuyorlardı...
★
Cumhurbaşkanı Sezer, emrindeki Devlet Denetleme Kurumu’na verdiği talimatla:
BDDK’da sıkı bir denetim başlattı...
Başbakan Ecevit, bunu kabul etmedi...
Konu MGK’na taşındı...
Cumhurbaşkanı ile Başbakan tartıştılar...
Ecevit:
“Siyasi kararlarımıza müdahale etme yetkiniz yok” deyince...
Sezer işte o kabalığı yaptı...
★
Ecevit...
Bizzat seçtirdiği cumhurbaşkanının kendisine hakaret etmesini içine sindiremedi...
Yardımcılarını (Bahçeli ve Yılmaz) yanına alıp basının karşısına geçti...
Ve...
Şöyle dedi:
“Devlet krizi başlamıştır...”.
★
Piyasalar aynı anda allak bullak oldu...
İstanbul Menkul Kıymetler Borsası:
% 18,1 oranında düştü...
Elinde ya da bankalarda ulusal parası olanlar dövize hücum etti...
Merkez Bankası:
Dövizi baskılamak için 5 milyar dolarlık döviz sattı...
Ama...
★
Kurların TL karşısında değer kazanmasını önleyemedi...
20 Şubat günü 670 bin TL olan 1 dolar...
1 milyon 110 bin lirayı aştı...
★
Yabancı bankalar:
Vadesi gelmemiş kredilerini geri çekmeye başladı...
Bankalar arası para piyasasında gecelik faiz %7500’e kadar çıktı...
★
Ve...
Ecevit, kendisine uzun zamandır tavsiye edilen Kemal Derviş’i Türkiye’ye davet etti...
Ekonomi:
Derviş’e teslim edildi...
Kurlar denizler gibidir
Canlarım...
Kemal Derviş, dönemin hükümetinin (Ecevit-Bahçeli-Yılmaz) daveti üzerine Türkiye’ye geldiğinde...
Uygulayacağı ekonomi programı belliydi...
Yeni bir 24 Ocak...
Veya...
Yeni bir 5 Nisan...
Çünkü...
Başka bir alternatif görünmüyordu...
★
Nitekim Derviş:
14 Nisan 2001 günü:
“Güçlü Ekonomiye Geçiş” isimli programını açıkladığında...
5 Nisan kararlarına daha çok benzediği görülecekti...
Tek ve en önemli fark:
Program:
“Dalgalı Kur” rejimine dayanıyordu...
5 Nisan kararlarında ise kur kontrol altındaydı...
Ve...
Enflasyonla birlikte yükseltiliyordu...
★
Bir başka deyişle...
Enflasyon, kuru peşine takmış:
Sürüklüyordu...
Haliyle...
Hiç durmadan yükselen veya seyrini koruyan (!) enflasyon:
Kuru da yanına çekiyordu...
Bu da ekonomistler arasında:
“Tavuk mu yumurtadan, yumurta mı tavuktan çıkar?” benzeri sorulara sebep oluyordu!..
★
Oysa...
Sonuç basitti:
Tavuktan yumurta çıkıyordu...
Yumurtadan çıkan ise...
Büyüdüğünde horoz da olma ihtimali bulunan civcivdi...
★
Yani...
Yüksek kur uygulaması enflasyona sebep olmuyor...
Yüksek enflasyon:
Kuru da yukarı çekiyordu...
★
Demek ki:
Kuru, gerçekleşmiş enflasyona bağlamak...
Çözüm değil:
Çözümsüzlüktü...
★
Oysa kur dalgalanmaya bırakılsaydı...
Döviz fiyatlarını piyasalar belirleyecekti...
Aynen...
Güftesi Orhan Seyfi Orhon’a...
Bestesi Hayri Yenigün’e ait şarkıdaki gibi:
Denizler önce dalgalanacak...
Sonra durulacaktı...
★
Kur da deniz gibiydi...
Dalgalanmadan durulması mümkün değildi...
Tansu Hanım’a rapor
15 Nisan 2001 tarihli sabah raporum şöyle başlıyordu:
★
Sayın Prof. Dr. Tansu Çiller.
Ana Muhalefet Partisi DYP Genel Başkanı.
Başbakan olduğunuzda bir ekonomik krizin yaklaşmakta olduğu konuşuluyor, yazılıyordu ve bunu siz de daha parlamentoya girmeden önce görmüştünüz (TÜSİAD Raporunuz).
Yani, muhtemel krizin sebebini biliyordunuz:
Cari açık...
O halde başbakan olur olmaz yapmanız gereken, kontrollü kur sisteminden vazgeçip, dalgalı kur sistemini uygulamaktı.
Dünya giderek küçülmekteydi.
Bir ülke siyasal olarak ne kadar bağımsız olursa olsun küresel ekonomiye uymaya karar vermişse ekonomisini bağımsız kılamıyordu.
Ve haliyle, kendi parasının değerini de kendi belirleyemiyordu.
O halde doğru olan, paramızı dalgalanmaya bırakmak ve global ekonomi dünyasında ne fiyat bulursa o fiyattan değerlendirmekti.
Kontrollü kur sistemi, küreselleşmeye kafa tutmak gibi bir şeydi ve bu ise mümkün değildi.
Keşke o dönemde dalgalı kur sistemine geçiş yapabilseydiniz ama cesaret edemediniz ve belki de haklıydınız.
Oysa o dönemdeki döviz rezervlerimiz (16 milyar dolar), dalgalı kur sistemine geçişi sağlayacak düzeydeydi.
★
Canlarım...
Raporumun bundan sonrasında...
Dünya ekonomisindeki gelişmeleri ve 5 Nisan 1994’te açıklanarak uygulamaya konulan ekonomi programının “başarılı ve alternatifsiz” olduğunu anlatıp şöyle dedim:
★
Eğer Derviş’in açıkladığı programa destek verirsek, başta TÜSİAD ve TOBB olmak üzere ABD, AB, IMF ve Dünya Bankası sizinle ve DYP iktidarı ile ilgili düşüncelerini bir kez daha gözden geçirmek zorunda kalacaktır.
Siz 5 Nisan kararlarının mimarısınız.
5 Nisan, ekonomide hemen herkese içirtilen bir acı reçeteydi.
Sayın Derviş de o reçetenin bir benzerini veriyor.
5 Nisan’da nasıl, ekonomik krizi kucağınızda bulduysanız, Derviş de aynı şeyi söyleyecek.
Mevcut iktidarı kriz çıkarmakla suçlamak, kırılan tekerlekten sonra yol göstermek gibi bir şeydir.
Eğer Derviş’in programına destek verilmezse, 5 Nisan kararları eleştirildiğinde verilecek cevap bulamazsınız.
★
Tansu Hanım görüşlerime katıldığını ya da katılmadığını ifade etmedi...
Suskun kaldı...
★
Kemal Bey başarılı, dürüst, ilkeli ve cesaretli bir iktisatçı idi...
Bir kez daha Allah rahmet eylesin...
★
Bilvesile, yeni iktidara tavsiyem şu:
Kemal Derviş’in 14 Nisan 2001 Güçlü ekonomiye geçiş programını bir sınava hazırlanacakmış gibi okuyun...
Ve...
İyi/doğru anlayın...
Tercihimiz geleceğimizdir
İçgüdü nedir?..
Ruhbilim terimi olarak içgüdü:
“Canlıları, araya akıl, düşünce ve bilinç girmeksizin, kendilerine yararlı ya da gerekli birtakım eylemlere yönelten doğal duygu” demek...
★
Felsefe terimi olarak ise şu anlamı taşıyor:
“Bir hayvan türünün bütün bireylerine kalıtım yoluyla geçen ve yaşamın korunmasına yarayan bilinçsiz eylem ve davranış biçimi...”.
★
Bugün seçim sandığının başına gidenler:
Ya akıllarını kullanıp düşünerek kullanacaklar oylarını...
Ya da:
İçgüdüleriyle.
★
Akıllarını kullanıp tercihlerini düşünerek yapanlar çoğunluktaysa:
Başaracağız...
★
İçgüdüleriyle kullananlar çoğunluktaysa:
Beş sene daha kahrolacağız.
Kruşçev Küba’da
60’li yıllar...
Küba’yla ABD arasında füze krizi yaşanmakta...
Rus Devlet Başkanı Kruşçev, dost ve müttefik ülke Küba’ya destek ziyaretine gidecek...
Kübalılar konuk ve dost Kruşçev’e bir jest yapmaya karar vermişler.
Ülkenin en ünlü ressamını çağırmışlar:
“Kruşçev’in resmini yap” demişler, “adı da ‘Kruşçev Küba’da’ olsun...”.
Ressam:
“Yahu adamı hiç görmedim” deyip devam etmiş, “görmediğim, bilmediğim, tanımadığım bir adamın resmini nasıl yaparım?..”
O sırada, puro satın almak için Küba’nın başşehri Havana’da olan Hüsmen bu pazarlığı öğrenmiş... Heyete gitmiş:
“Aga be” demiş... “Bana bi sandıkçık puro verin, sizin istediiniz tabloyu yapayım...”.
Heyet bu teklife çok sevinmiş...
İşi Hüsmen’e vermişler...
Bir gün sonra Hüsmen elinde tabloyla gelmiş...
Tablonun üstündeki örtüyü çekip göstermiş...
Tabloda bir yatak...
Yatakta biri kadın iki kişi sarmaş dolaş yatıyor...
“Bu da ne yahu!.. Kim bu kadın?..” diye bağırmış Heyet Başkanı...
“Kruşçev’in karısı be ya” demiş Hüsmen...
“Peki ya bu adam?..”.
“O da Kruşçev’in uşaa...”.
“Ulan Kruşçev nerde?..”.
Hüsmen cevap vermiş:
“Te be agacım Kruççev Küba’da dedik ya...”.
★
Bugün seçim var...
Lütfen siyasi bir mana çıkarmayın...
Ne isek o olmak
O günleri bizzat yaşayanlara soruyorum...
Kendinizi bir an için:
Dönemin ana muhalefet partisi DYP Genel Başkanı Prof. Dr. Tansu Çiller’in danışmanlarından biri yerine koyun...
★
Danışmanı olduğunuz siyasetçi...
5 Nisan 1994 kararlarını alıp uygulayan eski bir başbakan...
Ve...
Kamuoyu sizin:
Dalgalı kur öneren bir ekonomist olduğunuzu biliyor...
★
Ne yaparsınız?
Ne önerirsiniz?..
Canlarım...
O günlerde ben...
Prof. Dr. Tansu Çiller’in danışmanlarından biriydim...
Ve sadece:
“Ne isek o olalım” dedim...
Yani...
5 Nisan 1994 kararlarını açıklayıp uygulayan bir başbakan olarak...
Derviş’in 14 Nisan 2001 günü açıkladığı programa:
“Destek verelim...”.
O gün yapmadığınız “dalgalı kur” sistemini savunalım...
★
Bunu da 15 Nisan 2001 tarihli raporumla Tansu Hanım’a ilettim...
Dünün tweeti
İslam Özkan
@islamozkann
Bazılarını sosyal medyada görüyorum ömründe hiç AKP’ye oy vermemekle övünüyor. Sen zaten istesen de AKP’ye veremezdin oyunu, senin yedi sülale Kemalist ya da solcu.
Benim gibi sağı, solu, aşağısı, yukarısı kuzeyi güneyi her tarafı muhafazakar ya da İslamcı bir çevresi olduğu halde istikrarlı bir şekilde AKP’ye muhalefet edebiliyor musun, özgürlükleri savunabiliyor musun, mağdur edilen kim olursa olsun sahip çıkabiliyor musun, önemli olan o..
Mesela Selahaddin Demirtaş’ın ve Osman Kavala’nın da 28 Şubat mağdurlarının da hakkını eşit bir şekilde savunabiliyor musun o zaman senin alnından öperdim.