Yavaş'tan Erdoğan'a: Bir günde şefkate büründü
İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, bugün Aydın’da miting düzenledi. Mitinge, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş da katıldı. Yavaş, şunları söyledi:
"SEÇİME GİRMEK SERBEST KAZANMAK YASAK. BÖYLE BİR MANTIKLA GİDİYORLAR"
"Bugün enteresan bir şey oldu. Bugüne kadar maalesef adaylar belli olup seçim sahnesine çıktığından itibaren çok farklı şeyler duymaya başladık. ‘Seçim yoluyla darbe’ diyen insanları gördük. Diyorlar ki; 'Tek dertleri var bizi buradan indirmek.' Evet, tek derdimiz sizi oradan indirmek. Seçime bunun için giriyoruz. Başka ne işimiz var? Fakat Ankara seçiminde de yaşadık. Demokrasi anlayışı 20 yıl içerisinde gelişeceğine şuna doğru evrildi; seçime herkes gidebilir, seçime girmek serbest kazanmak yasak. Böyle bir mantıkla gidiyorlar.
"ADAM ÇALIYOR AMA KARDEŞİM ÇALIŞIYOR' KAVRAMINI KABUL ETTİRDİLER"
Ankara'da biliyorsunuz jeliboncu bir belediye başkanı vardı. 23 buçuk yıl Ankara halkının gözünü boyayarak o koltukta oturdu. Dedi ki; 'ben gelmezsem solcular gelir, ben gelmezsem şöyle olur, ben gelmezsem böyle olur' diye. Biraz milliyetçilik sosu biraz muhafazakarlık sosuyla Ankara halkının, dini bütün insanlarını hep kandırdılar. Ve şunu dahi kabul ettirdiler: 'Adam çalıyor ama kardeşim çalışıyor' kavramını kabul ettirdiler. Oysa bizim inancımıza göre affedilmeyecek tek günah neydi? Kul hakkıydı. Kendisi kul hakkına da dini bütün insanlara maalesef kandırmak suretiyle alet etti.
Halbuki o kadar söyledik; 'inançlı bir insan ahire gittiği zaman sen hangi partiye oy verdin diye sormayacak.' Diyecek ki, kul hakkına ortak mısın değil misin? Göz göre göre Ankara'nın bütün kaynaklarını bir oğluna televizyon, bir oğluna spor kulübü almak üzere hep oraya sevk etti. Ankara'da şu anda Türkiye'de ilk 100 zengin içerisinde en az birkaç tane 23 buçuk yıl önce hiçbir işi olmayan şu anda zengini var. Sadece Ankara Büyükşehir'den aldıkları işlerle oldu. Ankara'da bir imar değişikliğine 1 milyar rantlar verildi. Yani belediye meclisinde bir karar alınıyor. O şahıs 1 milyar lira para kazanıyor. Dolayısıyla bu haksız kazançların devam etmesini istediler. Bu yaşantının devam etmesini istediler. Hem halkı korkuttular hem de bizler olmadık iftiralar attılar.
Dediler ki; işçileri çıkaracak. Bir işçi çıkartmadık. İşçileri korkuttular çünkü Ankara Büyükşehir'in 30 bin tane personeli var. Avrupa'nın dördüncü büyük şehri. O yetmedi. Dedi ki; 'yardımları kesecekler.' İnanmadı insanlar. O yetmedi. Bir sürü iftira attılar. Dediler ki en son baktılar ki anketler çare olmuyor benim rakibin televizyona çıktı, sıkılmadan, Allah'tan korkmadan; 'Mansur Yavaş kazanırsa sayaçları PKK'lılar okuyacak su faturalarını DHKP-C'liler getirecek Ankaralılar korkmuyor musunuz?' dedi. Halbuki şununla övünmeliydi; ben Kayseri'de şu kadar belediye başkanlığı yaptım çok başarılı oldum bakanlık yaptım Ankara'yı uçuracağım vs. bir şey demesi lazım. Baktı ki Ankara halkı onu tutmadı. Başladı 10 eliyle çamur atmaya.
"AYNI ZARFTAN ÇIKAN DÖRT PUSULA GEÇERLİ BİRİ GEÇERSİZ. DÜNYADA ÖRNEĞİ FALAN YOK"
Biz geldik 'devletin bekası' diyorlardı. Seçim bitti 11 tane büyükşehir belediyesi kazandı, Millet İttifakı. O devletin bekası bunları gelince tehlike olur, diyenler; şunu gösterdik hemen belediyemizin tabelasına çözüm sürecinde, PKK rahatsız olmasın diye kaldırdıkları TC tabelalarının tümünü yerine koyduk. Şimdi de mevsimlik zaman zaman milliyetçi olurlar zaman zaman her türlü milliyetçiliği biliyorsunuz ayaklarının altına alırlar. PKK'nın oyuna ihtiyaç olunca ayaklarının altına alırlar, milliyetçi ülkücünün oyuna ihtiyaç olunca başının üstüne alırlar. Dolayısıyla bu konu o gün kapandı.
Fakat Ekrem Bey'in seçimini iptal ettiler. Ekrem Bey'in seçimini iptal ederken de biliyorsunuz aynı zarftan çıkan dört pusula geçerli biri geçersiz. Dünyada örneği falan yok.
"İKTİDARDA KALMAK İÇİN PAPAZ ELBİSESİ GİYERİM' DİYENLER İHTİYAÇ OLDUĞUNDA HER TÜRLÜ OYUNA BAŞVURUYORLAR"
Bingöl'de 33 askerimizi şehit eden olayın planlayıcısı Osman Öcalan'ı; Binali Yıldırım'a, AK Parti'ye oy versinler diye televizyona çıkarttılar. O yetmedi. İmralı'daki bebek katilinden mektup getirip; yine AK Parti'ye, Binali Yıldırım'a oy versin diye televizyonda okuttular. Doğru mu? İnsanlar dinlemedi. Biz 'iktidarda kalmak için papaz elbisesi giyerim' diyenler ihtiyaç olduğunda her türlü oyuna başvuruyorlar. Her yere giderler.
Şimdi de daha yeni İmralı'ya gitmişler. İnkâr ettiler. Sayın Genel Başkanımız dedi ki; hayır yine gittiler. Gittiler ve bir hâkim gitti oraya görüştüler. İnkâr ettiler. Şimdi Diyarbakır milletvekili eski vekil şimdi de aday AK Parti'nin. Ne var bunda diyor. Sürekli görüşüyoruz zaten İmralı'ya biz sürekli gidiyoruz, diyor. Kandil'deki bir terörist de şunu diyor; anlamıyorum diyor niye Kandil’i siyasete alet ediyor bu AK Parti. Biz diyor, kaç defa AK Parti'yle görüştük üst düzey yöneticiler geldi bu ülkede en fazla biz onlarla görüşüyoruz niye bizden şikâyet ediyorlar anlamıyorum, diyor. Çünkü bu mevsim onu gerektiriyor. Seçime girerken ayrı düşmeleri gerekiyor. Türk milletinin bunlara karnı tok.
“BİRDENBİRE ŞEFKATE BÜRÜNDÜ”
Ben bugünkü demecini okuyorum Sayın Cumhurbaşkanımızın: ‘Siyasetteki tatlı rekabetin husumete dönmesine izin vermeyelim, lütfen’ diyor. Birdenbire, bir günde şefkate büründü. Neden derseniz? Ben her gittiğim yerde şunu söylüyorum; biz seçildiğimiz akşam rozetimizi çıkarttık herkese eşit muameleye başladık, bütün Millet İttifak'ı belediyeleri. Hiç kimsede bu yönde bir şikâyet yok ve bize oy vermeyenlere de hiçbir şey söylemedik kucakladık hepsini. Ankara'da seçim propagandası yaparken şöyle diyordum; bana oy vermeyenleri pişman edeceğim diyordum. Mitingde herkes, ‘Bu ne demek istiyor diye bakıyordu. Yarın diyeceksiniz ki bizi denedikten sonra, 'Hay Allah bunlar beni kandırdı bilseydim ben de oy verirdim adamlar haklıymış dedirteceğim' dedirteceğim dedim. Yine aynı şekilde Türk milletinin 85 milyon ferdi nüfus cüzdanı olan herkes bizim başımızın tacıdır. Hiç kimseyi ayırmayacağız.
“21 YIL ÖNCE HANGİ MAHALLEDE HANGİ EVDE OTURDUĞUNUZA BİR BAKIN, BİR DE ŞİMDİYİ KIYASLAYIN”
Kendilerine soruyorum: 21 yıl önceki fotoğraflarınıza lütfen bakın. 21 yıl önce hangi mahallede hangi tür evde oturduğunuza bir bakın, bir de şimdiyi kıyaslayın. Gerçekten fakir fukaraya sahip mi çıkmışsınız? Yoksa kendiniz imtiyazlı, torpille iş başına gelen, çoluğuna çocuğuna iş derdi olmayan, hemen işe sokan üç beş maaş alanlardan mı oldunuz? Hani adalet? Nerede kaldı adalet? Dediler ki seçilmeden önce; biz dediler Hz. Ömer gibi devletin işinde ayrı mum kendi işimizde ayrı mum kullanacağız diyerek geldiler. Dün daha diyor ki Çevre Bakanı; seçim propagandasına uçağınızla mı gidiyorsunuz? Evet ne var bunda diyor. Nereden nereye geldiler.” (ANKA)