Korkusuz

Yarın 444 arsayı daha satacaklar!

Yarın 444 arsayı daha satacaklar!
Ekim ayının ilk günlerinde yayımlanan bir yazımda TOKİ’nin 444 arsayı daha satışa çıkarma hazırlığında olduğunu ve kamunun elindeki tüm arazilerin adeta ‘haraç – mezat’ satıldığını belirtmiştim. Birgün’den İsmail Arı, kamuoyuna duyurduğum 444 arsanın peşine düşerek güzel bir haber hazırlamış.

HASTANE YAPACAKLARDI…

Birgün’ün önceki gün manşetten duyurduğu listeye göre, yarın satışa çıkarılacak araziler içinde İstanbul Sarıgazi’de bulunan eski askeri alanın bir bölümü de var. Üstelik bu arazi, AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından 2019 yılında kamuoyuna tanıtılmış ve “Buraya büyük bir hastane kuracağız” denilmişti. O günden bugüne hala bir hastane yapılmış değil… Bırakın hastane yapılmasını, arazinin bir bölümü satışa çıkarılmış durumda.



TOKİ NE İŞ YAPAR?

Öte yandan, satışa sunulan arazilerin önemli bir kısmı ise tatil beldelerinde yer alıyor.  Bir kamu kuruluşu olan TOKİ, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin bugüne dek edindiği gayrimenkulleri büyük bir savurganlık içinde satıyor ve bundan hiç çekinmiyor. Çünkü; AKP’nin güdümündeki TOKİ, ‘’orta gelirliler ile  yoksullara konut sağlama” misyonunu çoktan unuttu. TOKİ, süreç içinde AKP iktidarının finans kaynaklarından biri haline getirildi. Yarın yapılacak olan satıştan da 3 milyar 285 milyon 239 bin TL’lik bir gelir elde edilmesi bekleniyor.

MERAK…

Doğrusu merak ediyorum: TOKİ bu satışlardan elde ettiği gelirleri nerede ve nasıl kullanıyor? Bu paralar hangi kamu yararı işler için harcanıyor?

Hoş; sorsak da cevap verecek halleri yok…  Hesap vermemek ve istediklerini yapmak, iktidarın alışkanlığı haline geldi. Çünkü; hesap vermek demokrasinin en temel ilkelerinden biridir. Ancak bu ilkeyi uygulayabilmeniz için, “hesap verebilir” olmanız gerekir… AKP o denli keyfi uygulamalar yapıyor ki; artık hesap veremez bir hal içindeler… Bu da onların başında olduğu iktidarı, her geçen gün daha otoriter bir hale getiriyor. ‘’Hesap verme korkusu’’ iktidara yanlış üstüne yanlış yaptırtıyor. Kamu adına soru soranlar, iktidarın gazabına uğruyor!

TOKİ satar da Milli Emlak durur mu?


Geçen hafta, “Her sabah Milli Emlak Genel Müdürlüğü’nün sitesine bakar ve nerelerin satışa çıkarıldığını takip ederim” demiştim. Pazartesi günü bilgisayar başına oturduğumda, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na bağlı Milli Emlak Genel Müdürlüğü’nün sitesine yeniden baktım. Sitede, Milli Emlak tarafından satışa çıkarılan tam 2584 adet taşınmazın listesi ve fotoğrafları vardı. Bu sayı önceki haftalarda 2300 civarındaydı. Demek ki; satışa sunulacak yeni araziler bulunmuş.

HER FİYATA ARAZİ…

Neredeyse Türkiye’nin dört bir yanında bulunan bu taşınmazlar, 40 bin TL’den 700 bin TL’ye uzanan fiyatlara satılıyor. Haritada kırmızıya boyanmış alanlarda gösterilen ve satışa sunulan arsaların altında kaç metrekare olduğu ve kaç TL istendiği yazıyor.



AKP iktidarı lafa gelince CHP’yi suçluyor ve “Tek dikili ağaçları bile yok” diyor ama bir yanda TOKİ, bir yanda Milli Emlak sata sata bitiremiyor!

Yukarıdaki soruyu yeniden sormak anlamlı mı bilmiyorum doğrusu…  Satışı gerçekleşen arazilerden elde edilen gelirler hangi amaçlar için kullanılıyor?

BEKLİYORUZ!

Biz yine de soralım ve cevap bekleyelim…. Eğer ilgili kurumlar halka karşı saygı duyuyorsa, bu sorulara cevap verir. Belki muhalefet de bu soruların peşine düşer. Böylece, AKP’nin sata sata bitiremediği arazilerden elde edilen gelirlerin nasıl harcandığını biz de öğrenmiş oluruz.

28 Şubat’tan şikayet edenler nerede?


AKP iktidarı ve destekçileri ağızlarını ne zaman açsa kendilerine göre bir ‘’28 Şubat zulmü’’ hikayesi anlatıyor. 28 Şubat’tan şikayet eden ve kendileri dışındaki herkesi ‘’zalim’’ ilan edenler, bugün ise  suskunluğa gömülmüş durumda!

Dün ‘’Okuluma giremiyordum” diyen 28 Şubat mağdurları, bugün Boğaziçi Üniversitesi’nde öğrenci ve öğretim elemanlarına iktidar eliyle uygulanan zulmü görmüyor, duymuyor…



ÇİFTE STANDART

Oysa ki; eğer gerçek bir demokrasi istiyorsanız; size karşı yapıldığını düşündüğünüz bir haksızlık başkasına yapıldığında da itiraz etmeniz gerekir.

Ancak belli ki; iktidarın konforuna alışan siyasal İslamcılar, bırakın zulme karşı çıkmayı; artık zulmün birer uygulayıcısı ve savunucusu oldular.

Tarihin şaşmaz hafızası, bu zulümleri de zulmü alkışlayanları da unutmayacak… Bugünlerden geriye,  zulme karşı çıkanlar ile zulmü alkışlayanlar kalacak…