Korkusuz

Yaptığınız tüm ödemeleri durdurun!

Yaptığınız tüm ödemeleri durdurun!


AKP’nin yandaş müteahhitlerine aktarılan milyarlarca lirayı anlattığım ‘’Ya AKP giderse korkusu’’ başlıklı yazımın ardından hem mail kutuma hem de WhatsAPP hattıma onlarca mesaj geldi. Bu mesajlardan biri de Akşam Gazetesi’nin sahibi Yeşildağ Ailesi’ne yakınlığıyla bilinen Yapı-Yapı adlı şirkete iş yapan bir peyzaj firmasına aitti.

AKŞAM’IN SAHİBİ DE ORADA

Aldığı milyarlarca liralık ihalelerle öne çıkan Yapı Yapı adlı şirketle Akşam Gazetesi’nin sahiplerinin ‘çok yakından’ ilgilendiği biliniyor. Öyle ki; Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum, Yapı Yapı’nın şantiyelerini ziyaret ettiğinde, fotoğrafta da gördüğünüz üzere, Akşam’ın sahibi Zeki Yeşildağ ve kardeşi de kendisine eşlik ediyor. Bu ilginin sebebi inşaat çevrelerinde farklı yorumlanıyor.

“PARAMIZI ALAMIYORUZ”

İşte bu şirkete iş yapan alt şirketlerden biri olan Otantik Mermer adlı firmanın sahibi Cemil Yıldız ve İdari İşler Müdürü Mehmet Can Özüeser, 3 milyon TL’lik hak edişlerini alamadıklarını, üstüne üstlük Millet Bahçesi şantiyesine girmelerinin de engellendiğini söylüyor. Peyzaj firmasının sahibi Cemil Yıldız, bunun üzerine Asayiş Şube Müdürlüğü, Gasp Büro Amirliği’ne giderek Yapı Yapı’yı şikayet ediyor.

AVUKATTAN İLGİNÇ SÖZLER

Belli ki; bu firmalar arkalarına Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ve medya gücünü aldıkları için istedikleri gibi hareket ediyor. İddiaya göre, parasını isteyen peyzaj şirketinin sahibi Cemil Yıldız’la tartışan Yapı-Yapı’nın avukatı Tuğba Çırak “Seni oradan polisle attıracağım. Sen bizim şirketin gizli ortaklarını biliyor musun?” diyor.

Şirketin Genel Koordinatörü Celal Balkaya ise tutanağa geçen iddiaya göre, parasını isteyen şirketin sahibine “sen kime iş yaptığını bilmiyorsun. Buralar devletin şirketi, sana 1 lira bile ödemem” diyor.

Avukat Hanım da Genel Koordinatör de biliyor ki;  nasıl olsa onlardan hesap soracak bir yargı mekanizması artık yok… O yüzden bu denli rahat davranıyor ve rahat konuşuyorlar…

Ancak ne yazık ki; bu ‘’rahatlık’’ sadece Yapı Yapı ile sınırlı değil…

NASIL OLSA HESAP SORAN YOK!

Perşembe günü size ERG İnşaat’ı anlatmış ve Ankara – Niğde Karayolu İnşaatı’nın halkımız açısından nasıl bir bir kara deliğe dönüştüğünü somut örneklerle göstermiştim. Hatırlayacağınız üzere, ERG İnşaat’ın, günlük 75 bin araç geçiş garantisi aldığı bu otoyoldan, günde sadece 5 bin araç geçiyor. Ancak hükümet, sanki 75 bin araç geçiyormuş gibi para ödüyor.

AKP hükümeti, bu saçma sapan sözleşmeler yüzünden 2014 – 2019 yılları arasında şirketlere tam 62 milyar TL ödedi. Ve böylece Türkiye’nin tam 25 yılı ipotek altına alındı.

Tam bir ‘’Yağma Hasan’ın böreği’’ hikayesi değil mi?

Ülkenin yönetiminde halkın bütçesinden ödenen ve adeta çöpe atılan milyarlarca lirayı dert eden bir hükümet olmayınca, ERG İnşaat karına kar katıyor.

NEDEN TESLİM ALDINIZ?

Oysa ki; Ulaştırma Bakanlığı, yükümlülüklerini yerine getirmeyen ERG’den bu otoyolu teslim almamalı ve hizmete açmamalıydı. Çünkü; otoyolda halkın ihtiyaçlarını giderebileceği hiçbir tesis yok. Halk da bu yüzden, bu otoyolu tercih etmiyor. Böylece geçiş sayısı beş bin araç civarında kalıyor. Günlük 70 bin aracın geçiş ücretini ise HALK ödüyor.

BAKANLARA ÇAĞRI

AKP’li Ulaştırma Bakanlığı’nın yapması gereken, bu şirkete yapılan ödemelerin derhal durdurulması ve yolun sözleşmede de belirtildiği üzere ‘’eksiksiz bir şekilde’’ teslim edilmesini sağlamasıdır. Bu bağlamda, Hazine ve Maliye Bakanı Lütfü Elvan da ödemeleri mercek altına aldırtmalı ve halkın bütçesini har vurup harman savurmamalıdır. Kısacası; yükümlülüklerini yerine getirmeyen tüm şirketlere yapılan hazine ödemeleri derhal durdurulmalıdır. Çünkü çöpe atılan, halkın parasıdır. Ulaştırma Bakanı Adil Karaismailoğlu, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nu ‘’Metro’’ tartışması üzerinden yıpratmaya çalışmak yerine, gerçek işini yapmalıdır.

Laikliğe gözümüz gibi sahip çıkmalıyız!


AKP eski Milletvekili ve Star Gazetesi Yazarı Resul Tosun, “Laiklik ya anayasadan çıkarılsın ya da yeniden tanımlansın” çağrısında bulundu. Ve uzun süredir gündemden düşen laiklik, yeniden tartışmaların odağına oturdu. Bu çok tehlikeli çağrıya uymak, Türkiye Cumhuriyeti’nin temel ilkelerinden birini yok etmek anlamına gelir. Zira; laiklik ortadan kaldırılırsa demokrasi de ölür!

LAİKLİK GÜVENCEDİR

Çünkü laiklik; toplumun ve devletin din baskısından kurtarılması ve özgürlüklerin güvence altına alınması demektir. Laiklik, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün deyimiyle, “din, vicdan ve ibadet özgürlüğü”dür. Laiklik, demokrasinin kilit taşıdır. Laiklik, kadınlarımızın özgürlüğünün teminatıdır. Laiklik, inanç özgürlüğünün anahtarıdır; aklın ve bilimin, dogmalara karşı zaferidir.

TALİBAN ANLAYIŞI HAKİM OLUR

Bu ilke ortadan kaldırıldığı ya da ‘’yeniden yorumlandığı’’ takdirde, Türkiye’nin mezhep çatışmalarının içine düştüğü Irak’a, ya da Taliban zihniyetinin hakim olduğu ve insanlık düşmanı bir çetenin  yönetime geçtiği Afganistan’a dönüşmesi kaçınılmazdır.

İşte bu yüzden, muhalefet partileri savunmak ve sahiplenmekte korkak davransa da laikliği canımız, kanımız, gözümüz gibi korumalı ve geride kırıntısı bile kalmış olsa sahip çıkmalıyız. Laikliği bu ülkeden söküp attığınızda geriye Afganistan benzeri bir ülke kalır. İşte bu gerçeği aklımızdan hiç çıkarmamalıyız.