Korkusuz
Ümit Zileli

Vicdan!

AKP ekonomi işlerinden sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Nurettin Canikli önceki gün Habertürk’te şu açıklamayı yaptı

-Vatandaşın yastık altında 5 bin ton altını var ve bunun 3 bin 500 tonu AKP döneminde alındı!..

5 bin ton altın bugünün değeriyle 200 milyar TL yapıyor. Biliyorsunuz, AKP’li Cumhurbaşkanı daha öncede yaptığı gibi, geçenlerde de yurttaşlara yastık altındaki altınlarını ekonomiye kazandırmak için finans araçlarına yatırmaları çağrısında bulunmuştu! İşte Canikli bu altınlardan söz ederek
şöyle dedi:

-Paranın büyük kısmını 83 milyonun evine altın olarak eşit bir şekilde dağıttık!

Koskoca siyasetçi böyle deyince insan ister istemez “teraziyle ölçüp, bedavaya mı dağıttı?” diye düşünüyor doğal olarak! Bu sözler sosyal medyada zirve yaptı tabii; matematik hesabı yapan kimileri “Nerede benim 60.24 gram altınım” diye sordu bile! Ehh, ben de 83 milyondan biri olduğuma göre aynı soruyu sorma hakkına sahibim demektir:

-Nerede benim altınlarım!

“Ev ve araba almak artık çok kolay!”


İktidar mensuplarının hayal tacirliğini ve acımasız bakış açılarını sergilemeye devam edelim...

Mesela Aile Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk, Türkiye’de mutlak yoksulluğun bittiğini, halkımızın gayet mutlu, yaşadığını açıklamıştı, hatırlayacaksınız!

TBMM’deki bütçe görüşmeleri sırasında CHP Grup Başkanvekili Engin Altay, “Millet aç midesine sadece kuru ekmek giriyor” deyince, AKP Denizli Milletvekili ve işadamı Şahin Tin ne demişti anımsıyor musunuz peki?

-Kuru ekmek buluyorlarsa aç değiller!

Bir de AKP Milletvekili Hülya Atçı Nergis’in söylediklerine bakalım; hani kadın cinayetleri konuşulurken, “2020 yılında 300 kadın öldürüldü” sözlerine yanıt olarak “öldürülen erkek sayısı bunun 12 katı” diyen, “O kadınları öldüren şahısları yetiştiren kadınlar, sürekli erkekleri suçlamak yanlış” açıklamasını yapan hanımefendiden söz ediyorum...

İşte bu hanım, yine bir TV programında, ülkenin nasıl refah içinde olduğunu söyleyerek ve “hodri meydan” diyerek, şu iddiayı öne sürdü:

-Biz tepki alıyoruz diye sorumluluğumuzdan kaçmayız. Türkiye’nin ne kadar geliştiğini, gerçekten ev ve araba almanın artık çok kolaylaştığını anlatacağız!..

Hanımefendi bu sözleri inanarak mı söylüyor çok merak ettim doğrusu; ya da bir zamanlar Mustafa Denizli’nin sözünü ettiği ve çok tartışılan “Danimarkalılardan” mı söz ediyor çıkartamadım!

Yoksa Forbes dergisinin daha geçenlerde sözünü ettiği, sayısı 4 kişi daha artan milyarderlerimiz mi yoksa TÜİK’in açıkladığı 82 bin yeni milyoner mi gözlerini kamaştırmış bilemedim doğrusu!

İç parçalayan gerçekler!


Şimdi, hayal dünyasından çıkıp, sert ve acı gerçeklere dönelim...

Yukarıdaki muhterem zevatın söylediklerinin tümü renkli, hoş hayaller ancak görünen yalnızca yoksulluk, sefalet, işsizlik, ne yazık ki!

Bu ülkede salgının başından bu yana esnafından müzisyenine, öğretmeninden memuruna, işçisine, işsizine yüzlerce insanın intihar ettiğini gazeteler yazdı, televizyonlar duyurdu! İktidarın tarım bakanı daha dün, 40 bin ton patates, 10 bin ton soğan dağıttıklarını övünerek anlattı... Kaç yüz bin evin aylardır elektrik ve doğal gazdan mahrum kaldığını tam sayı olarak bilemiyoruz!

Uzun bir liste çıkarmak kolay ancak son intihar haberiyle bitireyim:

-Adı Fedai Kuşçu... Tekirdağ’da İŞKUR üzerinden bir devlet okulunda geçici olarak asgari ücret karşılığı çalışıyordu. Kovid-19’a yakalanınca o süre içinde çalışamadığı için ücretini alamadı. Bakkala ve çevreye iyice borçlanan Kuşçu, geçtiğimiz pazar günü cebindeki son 12 lirayı eşine verdi. “Allahaısmarladık” dedi ve evinin balkonundan kendini boşluğa bıraktı!

Bunun adı yoksulluk, bunun adı açlık, bunun adı çaresizliktir...

-Vicdan ise bu dram karşısında kanayan, yaralanan, parçalanan insana ait yüce bir duygudur!

Olup olmaması yine insanın kendisine aittir...