Korkusuz
Memduh Bayraktaroğlu

Ülkenin demokratikleşme sürecine dönüş yolunu kapıyor...

Erdoğan’ın gelişmiş ülkeler nezdinde itibar ve güven kaybettiği sır değil...

Yaşadığımız ekonomik krizin en temel sebebi de...

Erdoğan ve yönetiminin güvenilirlik ve itibar sorunu yaşıyor olmasıdır...



Erdoğan da bunun farkında...

Yargı reformu ve demokratikleşme konularını gündeme taşıyıp mavi boncuk dağıtması ondan...

“Basın özgürlüğü, olmazsa olmazımızdır” gibi güzel ama duyanlarda gülümsemelere yol açan lafları da o nedenle ediyor...

Ama...



Bir gün “Basın özgürlüğü olmazsa olmazımızdır” diyen Erdoğan...

Ertesi gün:

“Ben SÖZCÜ okumuyorum siz de okumayın” diyebiliyor...



Oysa...

Erdoğan hem yargı bağımsızlığı...

Hem adil yargılanma...

Hem Kuvvetler Ayrılığı İlkesine kesin dönüş...

Hem de...

Basın özgürlüğünü koruma konularında samimi adımlar atabilir...



Ama yapmıyor...

Siyaseti, devlet insanlığına...

Ve...

Anayasal cumhurbaşkanlığına tercih ediyor...



Böylece, hem kendi ayağına sıkıyor...

Hem de...

Ülkenin, demokratikleşme sürecine dönüş yolunu kapıyor...


FELAKETE BİR ADIM UZAKLIKTAYIZ...


Erdoğan bu ülkeye gelmiş en başarılı siyaset üreticisi...

Ama...

En kötü devlet insanı...



Çok başarılı bir siyaset üreticisi olduğu için:

Her seçimi kazanıyor...

Çok başarılı bir siyaset üreticisi olduğu için:

Ülke çöküşün eşiğindeyken bile...

En güçlü siyasi partinin genel başkanı...

Halen cumhurbaşkanı...

Ama...



Bir türlü görmek istemediği bir gerçek var:

Türkiye fiilen tükendi...

Türkiye’nin uluslararası müzakerelerde pazarlık gücü bile kalmadı...

Yani...

Felakete bir adım uzaklıktayız...

Sadece bir adım...

LÜTFEN ÖĞRENİN YAAAA...


MB Başkanı Ağbal “piyasalardan döviz satın alacağız” demişti...

İyi de...

Piyasalarda döviz yok ki...



Hem...

MB (İmam) döviz alımına geçince...

Elinde nakit TL’si olanlar (cemaat) ne yapacak?..

Ellerindeki dövizleri mi satacak?..

Yoksa piyasaya gelenleri satın mı alacak?..



Allah aşkına ya...

Bir ülke ekonomisinin sadece para politikalarıyla yönetilemeyeceğini öğrenin artık...

Lütfen öğrenin yaaaa...

İTHAL EDİLEN DOĞAL GAZ BORÇLARI ÖDENMEYECEK Mİ?..


SÖZCÜ’de yayımlanan bir haberden öğrendim.

Merkez Bankası, BOTAŞ’a döviz satışını rekor düşük seviyeye indirmiş...



Neden yapmış bunu?..

Döviz rezervlerini artırmak için...



Diyelim ki doğru yapmış...

İyi de...

BOTAŞ ne yapacak?..

İthal ettiği doğal gaz borçlarını ödemeyecek mi?..



Tövbe tövbe tövbe...

Çıkaracağım dilimin altındaki baklayı...

Çıkaracağım ama...

Birileri, BİK BİK yapacaklar diye çıkarmıyorum...

MÜHİM BİLE DEĞİL...


Muhalif siyasetçilere, muhalif gazeteciler de eşlik ettiler...

Merkez Bankası döviz rezervlerini eksi 48 milyar dolara kimin düşürdüğünü tartışıyorlar...



Dostlarım...

Bu tartışma (kim?) rezervleri artıya geçirmez...

Şu anda ehem olan...

“Döviz rezervlerini borçlanmadan nasıl arttıracağız?” sorusunun cevabını bulmak...



Bizi bu duruma kimin düşürdüğünü tartışmak ise...

Bırakın “ehem” olmayı...

Mühim bile değil...

GEREKSİZ SİYASİ POLEMİK KONULARI TARTIŞILIYOR


Ülkenin gerçek gündemi yerine gereksiz siyasi polemik konuları tartışılıyor medyamızda...

Bakın Amerika’ya...

Biden’ın ön seçimlerdeki en güçlü rakibi Bernie Sanders:

“Roosevelt’ten sonraki en cesur iktisadi kararları alıp uygulamalıyız” diyor...

Başkan Biden de rakibine “haklısın” diyerek cevap veriyor...



Nedir bu “Roosevelt’ten sonraki en cesur iktisadi kararlar...”.

Sosyal Devlet...

En az eşitsizlik...

Halkın satın alma gücünü yükseltmek...



Yani...

Liberal demokrat sosyalizm...

Ama...

Bu ülkede bunu 30 yıldır anlatamıyorum...

Oysa...

Atalarımı binlerce yıl önce ne güzel söylemiş:

“Biri yer biri bakar kıyamet ondan kopar...”.

GÖZÜN AYDIN ŞEYMA KEYFİNİ ÇIKAR...


Hürriyet’te yayımlanan haberin başlığı dikkatimi çekti...

“Şeyma Subaşı ‘özledim’ dediği sevgilisine kavuştu...”.



İtiraf edeyim...

Şeyma’nın hangi sevgilisini özlediğini merak ettim...

Haberin devamını okudum...

Daha önce adını hiç duymadığıma göre...

Büyük olasılıkla son...

Ya da “sondan bir önceki” sevgilisi olmalıydı...



Adını da öğrendim: Mohammed Al Saloussi...

Suudi, zengin bir ailenin çocuğuymuş...

Tıfıl bir oğlan...



Gözün aydın Şeyma...

Keyfini çıkar...