Korkusuz
Memduh Bayraktaroğlu

Türkiye’de sol ve sağ arasında fark var mı?

Bir kez daha biliyorum ki:

Kendilerini halen:

“Sağcı/solcu” olarak tanımlayan arkadaşların öfkelerini üzerime çekeceğim...

Ama...

Onlardan korkup görüşlerimi gizleyecek değilim...



Canlarım...

Ne yazık ki ülkemizde çok etkili olan...

Sağcı ve solcu siyasetçilerle kanaat önderleri...

Halen:

Parmenides modeli zihin yapısına sahipler...



Oysa...

Bu klâsiklerin sağcı/muhafazakâr/gelenekselci olanları...

Peygamberleri Hz. Muhammed’in...

Solcu olanları ise ataları Karl Marks’ın:

“Evrende değişmeyen tek şey değişimin kendisidir” dediklerini hatırlatarak:

Değişimi savunurlar...

Ama...



Dünyayı değiştirmeye hevesli bu dostlar...

Bir türlü kendilerini değiştirmeyi akıl etmezler...



Meselâ tarih...

Tarihi çok severler...

Tarihleriyle övünürler...

Ama...

“Tarih” denilen şeyin geçmişte kaldığını...

Üzerinden geçen yılların olağanüstü değişim getirdiğini kabul etmezler...



Musa’ya, İsa’ya ve Muhammed’e gönderildiğine inandıkları kutsal kitaplarda ne yazıyorsa:

Aynen uygulanması gerektiğini...

Aksi halde...

Günahkâr olacaklarını kabul ederler...



Karl Marks’ın kutsal kitabı Das Capital’e iman edenler de...

Kendi peygamberleri:

“Değişmeyen tek şey değişimin kendisidir” dediği halde...

Kutsal kitapları Capital’e imanla(!) bağlıdırlar...

O kitaptaki fikirlerin virgülüne bile dokunulmasını:

Kabul edemezler...



İşte o nedenle...

Evrenin mutlak anlamda:

Tek...

Kalıcı...

Sürekli...

Yaratılmamış...

Yok edilemez...

Ezeli ve ebedi...

Hareketsiz...

Ve...

Değişime kapalı olduğuna inanan Parmenides gibidirler...





Bu arada...

Parmenides’in:

Sokrat öncesi (Antik çağ) filozoflarından biri olduğunu hatırlatmama gerek olmadığı kanısındayım...

Günün sözü


“Dünya:

Kötü insanların şiddetinden değil...

İyi insanların sessizliğinden dolayı:

Çok acı çekiyor...”.

Van Gogh

Büyük kıyamet ne zaman?




Köylünün biri, Nasrettin Hoca’ya:

“Hocam, kıyamet ne zaman kopacak?” diye sormuş...

“Karım ölünce küçük kıyamet, ben ölünce büyük kıyamet kopacak” demiş...



Maliye ve Hazine Bakanı Mehmet Şimşek, TÜSİAD Yönetim Kurulu’nu ziyaret etti...

Dertleşmişler...

TÜSİAD Başkanı, seçimden önce yaptığı ve Erdoğan’ı çok öfkelendiren önerilerini tekrarlamış:

Düşüncelerinin değişmediğini...

Haliyle...

Tavsiyelerinin de aynen yürürlükte olduğunu belirtmiş...



Şimşek, taleplerine karşılık iş insanlarından ve bankacılardan:

Sabır istemiş...

Ve...

Derin bir iç çekişten sonra acı acı gülümseyerek şöyle demiş:

“Keşke yerel seçimler yarın olup bitseydi...”.



Demek ki...

Yerel seçimlere kadar:

Erdoğanist ekonomi politikalar devam edecek...

Yani:

Küçük kıyameti yaşayacağız...



Seçimlerden sonra ise:

Büyük kıyamet kopacak...

*

Emin miyim?..

Hayır...

Sadece kanaatim bu...

Tercümesi


AKP Sözcüsü, genel af çıkarılacağına ilişkin haberleri...

Yalanlayarak doğruladı...

Nasıl mı?..

Şöyle:



“Henüz genel af konusunda bir çalışma yok, henüz böyle bir takvim belirlenmedi... Ak Parti, gerekli gördüğü zamanlarda af konusuyla ilgili adımlar atabilir...”.



Umarım af tarihi:

1 Haziran öncesi ve sadece (Devlete karşı işlenmiş) suçları kapsar...

Size ne?




Yasak ve baskı; yasaklanan ve baskılanan şeyi cazip hale getirir...

Tanrı, Havva ile Adem’e:

Bu ikilinin o ana kadar farkında bile olmadıkları ağacı gösterip:

“Bu ağacın meyvesinden yemeniz yasaklanmıştır” demeseydi...

İnanca göre bugün yeryüzünde “insan” türü olmayacaktı...



Demek istemem o ki...

Kökten laikçiler:

Başörtüsü ve tesettürü yasaklayarak ülkenin %65’ini tesettüre soktular...



Siyasal İslâmcılar ise:

Seküler yaşamla...

Ve...

Laik sistemle kavga ederek:

Gençlerin yarısından çoğunu:

“Deist, ateist” ya da “Agnostik” yaptılar...



Sözü, Gülşen’in son kıyafetine getireceğim...

Bu defa seküler kesimler de taktılar bu kıyafete...



Yahu size ne...

Bize ne?..

Bırakın dileyen...

Dilediği gibi giyinsin...

Şaşırdım


Rahmetli babacığım hemen herkesin bildiği bir konuda yapılan konuşmaları dinlediğinde:

“Yok artık daha neler... Olmaz öyle şey” falan gibi laflar eden bir gence...

Sevimli Kırklareli şivesiyle:

“N’oldu be ya?” diye sorar...

Ve...

Şöyle devam ederdi:

“Odunlukta balta mı buldun?..”.





Abdüllatif Şener’i RefahYol Hükümeti döneminden tanıyanlardan olduğum için...

Dönüşüne şaşırmadım...

Aksine...

Dönüşüne şaşıranların...

Şaşırmalarına:

Şaşırdım...

Dünün tweeti


H.ÜMİT KARDAŞ

@umit_kardas



Biz çöken yıldızların eseriyiz. Müthiş bir hızla dönen bir fanusun içinde ayaklarımız çekirdeğin manyetik gücüyle toprağa tutunabilirken fani bir hayata sahibiz.

O halde bu savaş, zulüm, kavga, açgözlülük niye?

Hz. Muhammed ve Valisi


Hz. Muhammed tarafından vali olarak görevlendirilmişti...

Görev süresi bitince Mekke’ye döndü...

Hazine’ye gitti...

Görevi sırasında hediye edilen malları teslim ederken...

Bazılarını kendine ayırdı...

Bunu fark eden Hz. Peygamber sordu:

“Onları niye ayırıyorsun?..”.

“Onlar bana verilen hediyeler Ya Muhammed” dedi...

Hz. Peygamber gülümsedi:

“Sen vali olmasaydın o hediyeler sana verilir miydi?..” diyerek...

Onları da hazineye aldı...



Hz. Muhammed’in izinden gittiklerini iddia edenler!..

Hediyeden vazgeçtim...

Seçim kazanmaktan aldığınız gücü istismar ederek...

Pek çok servetin sahibi olduğunuzu cümle âlem biliyor...

“Hatırlatayım” dedim...