Ya da yanlış biliyorlar.
Nereden anlıyorum…
Hiç ders almamış olmalarından…
Mesela…
Nüfusun neredeyse yarısının yaşadığı büyük şehirlerin CHP’li belediye başkanlarının kredi taleplerini karşılamayan kamu bankalarından biri, bir simit tekeline milyonlarca lira verip ortak oluyor…
Bu zihniyet ekonomik krizleri önlemek bir yana sadece tetikler…
★
Canlarım benim…
ABD’de başlayıp bütün dünyayı kasıp kavuran 1929 büyük ekonomik krizinin yaşattığı acı, endişenin kendisinden önceki Birinci Dünya Savaşı ve kendisinden sonraki İkinci Dünya Savaşı sırasında yaşananlardan çok daha ağırdı…
Daha önce de dikkat çektiğim gibi…
İnsanlar can kaybının acısını unutuyor ama servet ya da zenginlik kaybının acısını nefes aldıkları sürece çekiyorlardı…
Bunları, ekonomik krizlerin savaşlardan daha çok mağdur yarattığını hatırlatmak için yazdım…
★
1929’da yaşanan büyük ekonomik kriz insanların hayatlarını değiştirdi...
Hatta karakterlerini değiştirdi…
Ticari ahlak anlayışını değiştirdi…
Aile birliği, aile bütünlüğü ahlakını değiştirdi...
Daha fenası…
Bu değişimlerin hiçbirisi insanları daha olumlu ya da daha yüksek mutluluğa daha büyük huzura kavuşturmadığı gibi…
Onların karakterlerini dejenere etti, kişiliklerini törpüledi...
★
Marksistler 1929 ekonomik krizini kapitalizmin kaçınılmaz sonu olarak ilan ettiler ama yanıldılar…
Komünistlere göre kapitalizm bu tür krizler yaratarak çökecek, işçi sınıfının hakimiyeti kurulacaktı, ancak öyle olmadı...
Liberal kapitalist iktisatçılar ise ekonomik krizi politikacıların, hükümetlerin beceriksizliklerine, sorunu çözmek için uyguladıkları ekonomi politikalarının yanlışlığına bağlamışlardı.
★
1929 yılı Ekim ayına gelmeden önce yani henüz yılın başlarında Amerikalılar hızla fakirleşmişler, zenginliklerini yitirmeye başlamışlardı.
Hegel’in dediği gibi olayları yaşandığı anda doğru analiz edemeyebilirsiniz. Üzerinden bir süre geçtikten, sebepler netleştikten, sonuçlar tamamen ortaya çıktıktan sonra analiz yapmak hem kolaylaşmakta hem de daha isabetli olmaktadır.
★
Demek istemem o ki…
1929 krizini hisse senetlerinin değer kaybına, borsanın çökmesine bağlamak hem ekonomiyi hem de yaşanmış krizi çok hafife almak demektir.
Yani hisse senetlerinin değer kazanması ekonominin büyüdüğünün kanıtı olmadığı gibi hisse senetlerinin değer kaybetmesi, borsanın çökmesi de krizin sebebi değil bir sonucu olarak kabul edilmelidir…
★
AKP Genel Başkanı da olan Cumhurbaşkanı ne yazık ki bu en basit gerçekleri bilmiyor…
Ya da daha fenası bildiği halde bilmezden geliyor…
İçinde bulunduğumuz bu yakıcı, yıkıcı ekonomik durgunluğun sebeplerini itiraf edeceğine, bugünkü sonuçlara sebep (Bahane) uyduruyor…
★
Ya muhalifler?..
Onlar da içinde bulunduğumuz bu feci ekonomik durgunluğun suçunu liberal sisteme bağlıyorlar…
Oysa bu yanlış tez hem AKP hükümetlerini hem de Erdoğan’ı aklamaktan başka hiçbir şeye yaramaz.
Eğer Türkiye’yi bu sistemde Erdoğan ve AKP yönetmeseydi Türkiye 10 yıldır kişi başına milli geliri çok büyük ihtimalle 20 bin dolarlara taşırdı.
Çünkü Erdoğan da AKP yöneticileri de liberal piyasa ekonomisinin nasıl uygulanması gerektiğini bilmiyorlar…
Bilseler denetimleri arttırır, müdahalelerden vazgeçerler….
Oysa onlar denetimden vazgeçtiler ama müdahaleden vazgeçemiyorlar…
★
Yani canlarım sistemi suçlayanlara hak veremiyorum…
Bilgisiz, beceriksiz ve hatta kötü niyetli politikacı faktörünü görmezden gelmek insan faktörünü de görmezden gelmek demektir…
Piyasa ekonomilerini başarılı kılan temel ise yöneten ve yönetilen herkesin sağlam hukuk ahlakına sahip olmalarıdır…
Türkiye’de eksik olan işte o hukuk ahlakıdır…
★
Mesela başkanlık sistemi…
Sistem Amerika’da başarılıyken Türkiye’de neden ülkeyi uçurumun dibine getirip bıraktı?
Çünkü ABD’deki sistem insanların (Kuvvetlerin) birbirlerini denetlemelerini esas aldı…
Bizde ise Bahçeli ve Erdoğan el ele verip bir tek kişiyi mutlak hakim haline getirdiler…
Yani bir nevi “Tek Adam” sistemi yarattılar…
Sonuç felaket…
★
Bu konuda (Sanırım) birkaç yazı daha yazacağım, yazmalıyım…
Aksi halde gelecekte “Ben demiştim” deme hakkımı kaybederim…
Biz yazarların bu yazıları gelecekte “ben demiştim” demek için yazdığımıza inananlardanım…
Yoksa spor olsun diye yazı yazılmaz…
“Ben demiştim” demenin ayıp olduğunu kabul eden ise zaten yazar sayılmaz…