Korkusuz
Memduh Bayraktaroğlu

Türkiye, İslâm Cumhuriyeti midir?

Anayasasında:

“Demokratik, laik, sosyal hukuk devleti” olarak tanımlanan Türkiye Cumhuriyeti Devleti için:

“Türkiye İslâm Cumhuriyeti” tanımlaması yapılması...

Yazışmalarda:

“Türkiye İslâm Cumhuriyeti” ifadesi kullanılması:

Düşünce ve inanç özgürlüğü kapsamına girmez...



Her rejim:

Kendisini koruma hakkına sahiptir...

Rejimini korumak için gerektiğinde:

Dış ve iç güvenlik kurumları ile yargısını:

Rejimi yıkmak isteyenlere karşı görevlendirir...



Bilhassa şu son deprem felâketi sürecinde...

Sosyal medyada iktidarın eleştirilmesine tahammül edemeyen siyasal İslâmcılar...

Hadlerini aştı...

“Demokratik, laik, sosyal hukuk devleti” olan cumhuriyetimizi:

“Türkiye İslâm Cumhuriyeti” olarak tanımlıyorlar...





Savcılarımıza sesleniyorum...

Depremin can alıcı ve yıkıcı sonuçlarından iktidarı sorumlu tuttuğum için benim ve benim gibi:

Uyaran...

Yol gösteren...

Yardımlaşma öneren...

Yani:

Kanaat önderliği sorumluluğunu yerine getiren...

Ama...

Demokratik, laik, sosyal hukuk devleti ilke ve yasalarına saygılı olanların peşini bırakın...



Devletimizi:

“Türkiye İslâm Cumhuriyeti” olarak tanımlayanların ifadelerini alın...

Ve derhal:

Kovuşturma talebinde bulunun...



Ben ve benim gibi milyonlarca yurttaşımız...

Anayasamızda tanımı yapılan rejimi koruyoruz...



Sayıları az...

Ama...

Devletin gücünü arkasına almış Siyasal İslâm edepsizi ise:

Rejimimizi yıkmak...

Halkımızı:

Türkiye İslâm Cumhuriyeti adına alıştırmak için...

Sinsi faaliyetler yürütüyorlar...



Her türlü fikir, inanç ve teşebbüs özgürlüğünün yanındayım...

Ancak...

Demokratik...

Laik...

Sosyal...

Hukuk devleti ilke ve yasalarına...

Saygılı olunması şartıyla...



Siyasal İslâmcılar akıllarını başlarına alsınlar...

Türkiye:

“İslâm cumhuriyeti” değildir...

Hiçbir zaman da:

Olmayacaktır...

Olmayacak


Türkiye Cumhuriyeti:

Demokratik...

Laik...

Sosyal...

Ve...

Her dinden...

Her etnikten...

Her inançtan insanların yaşadığı...

Anayasal bir:

Hukuk devletidir...



Müslümanların da yaşadığı bu ülke...

Asla:

“İSLAM cumhuriyeti” değildir...

Olmayacaktır.

Yolumuzu tıkamayın


Canlarım...

İnanmak herkesin hakkıdır...

Ve herkesin mutlaka bir inancı vardır...

Kimileri:

Tek tanrıya...

Yani...

Musevilerin...

Hristiyanların...

Müslümanların inandığı:

Allah’a...

Peygamberine...

Ve...

Ona gönderdiği kitabına inanırlar...



Kimileriyse:

Sadece Tanrı’ya inanır...

Ancak:

Peygambere...

Kutsal kitaba...

Ve...

Kadere inanmazlar...



Bazıları ise...

Meselâ Japonlar (Şintoizm...).

Doğadaki pek çok güce inanırlar...

Yani çok tanrılıdır...



Panteistler de böyledir...

Bu inançta olanlara göre:

Evrende her şey tanrıdan bir parçadır...

Ve haliyle tanrı:

Evrendir...



Batılılar da kadere inanırlar...

Ama...

Kaderle savaşırlar...

Teslim olmazlar...



Müslümanlar ise...

Kaderle savaşmanın günah olduğuna inanır...

Kadere:

Teslim olurlar...

Müslüman o nedenle:

“Teslim olandır...”



Bu ülkenin vatandaşları elbette inançlarını diledikleri gibi yaşamakta özgürler...

Ancak...

Bu ülke tapusunda onlar kadar hissesi olan biri olarak diyorum ki:

Lütfen:

İnancınızı bilimin önüne koyarak:

Yolumuzu tıkamayın...

Diktatör


Dünyada hiçbir despot...

Tek başına diktatör olamaz...

Bir politik lideri diktatör yapan:

Vicdanını satmış:

Ordu...

Yargı...

Ve...

Emniyet bürokratlarıdır...

Marangoz


Erdoğan dedi ki:

“TOKİ bir yıl içinde depremzedelere ev yapıp teslim edecek...”.



Birileri Erdoğan’a:

500 bin konut siparişinin...

Ve...

Kaporasının alındığını...

Önümüzdeki yıl teslim edileceğine ilişkin...

Söz verildiğini hatırlatsın...



Yani bu temenni...

Elinde sipariş varken...

Yeni sipariş alıp...

Ne eski siparişi...

Ne de yeniyi teslim eden marangoz işine benzemesin...

Seçim ertelemesi


Anayasa’nın 78. Maddesine göre:

“Savaş sebebiyle yeni seçimlerin yapılmasına imkân görülmezse, Türkiye Büyük Millet Meclisi, seçimlerin bir yıl geriye bırakılmasına karar verebilir. Karar, en az 360 milletvekilinin ‘evet’ demesiyle alınır...”.



Görebildiğim kadarıyla bu parlamentodan...

Savaş nedeniyle de olsa:

Seçim ertelemesi çıkmaz...



Hem:

Savaş ne?..

Meselâ...

Suriye’ye durduk yerde tanklarımızı gönderir...

Ya da...

Suriye topraklarını bombalarsak...

Bu:

Savaş mıdır?..

Ağlayan yok


Şu yandaki fotoğraf:

Fotomontaj değilse eğer...

Biz sadece depremde değil...

Parti Devletinin elinde ölmüşüz...

Ama...

Ağlayanımız yok...





İnşallah...

Bu fotoğraf:

Fotomontajdır...

Susmayacağız


Vakit:

Ülkeyi perişan eden muktedirin değil...

Zavallı halkın yaralarını silme...

Mazlum halka her türlü yardımı:

Yapma vakti...



Deprem bölgesine yardım etmek ise:

Hepimizin görevi...

Hepimizin sorumluluğu...

Ancak...

Bir diğer sorumluluğumuz ise...

Ülkeyi bu hale getirenleri:

İfşa etmek...



Demek istemem o ki:

Susmayacağız...

Susmamalıyız...

Dünün tweeti


H.ÜMİT KARDAŞ

@umit_kardas

İnsan onuruna saygı duyan bir zihniyet ve rejim inşasına ihtiyacımız var.

Umudumuzu ve hayallerimizi kaybetmişsek, farklı olanları ötekileştirip empati yapamıyorsak nasıl huzur içinde, vicdanımız rahat yaşayabiliriz!

Köhne kafa


Akit Gazetesi yazı işleri müdürlerinden ve yazarlarından Ali Karahasanoğlu depremin failini buldu: Kim mi?..

Söyleyeyim:

Cenab-ı Allah...





Yani:

Yaratan...

Yani:

Hesap soran...

Ama...

Hesap sorulamayan.



Böylece...

Ali efendi her zaman olduğu gibi...

Suçu...

Kusuru...

Beceriksizliği yine...

Yüce Allah’a yükledi...



Muktedirin ise...

Tertemiz...

Hiçbir kusuru ve suçu olmadığını iddia etmiş oldu...



Canlarım...

Bu köhne kafalar...

Hem İslâm’ı...

Hem ülkeyi çürüttü.

Haluk ve diğerleri


Haluk Levent öyle büyük, öyle değerli işler yapıyor ki...

“Çok şey yapmış gibi görünen ama hiçbir şey yapmayanlar” şimdi de...

Ona saldırmaya başladılar...





Neymiş...

1 milyar lira para Haluk’a emanet edilemezmiş...



Haluk Levent’e değil 1 milyar...

1 trilyon lira emanet edilse:

Endişelenmem...

Bilirim ki...

Yönetemese bile...

Yönetebilecek düzgün kadroları bulur...



Peki...

Haluk’a saldıranlara...

Bir liranızı:

Emanet eder misiniz?

Sen ki...


Orta yaşlı Rahibe, ellerini açmış dua ediyordu:

“Baba” dedi “sen ki Meryem kulunu günaha sokmadan hamile bıraktın, bana da hamile kalmadan günah işleme gücü ver...”.



Ben de ellerimi açmış: Dua ediyorum...

Allah’ım:

Sen ki Meryem kulunu günaha sokmadan hamile bıraktın...

Bana da...

Suç işlemeden...

Günaha da girmeden...

Birilerine...

Hakaret etme yeteneği ver Ya Rabbim....