Korkusuz
Memduh Bayraktaroğlu

Türkiye Erdoğan'ın yönetiminde neden bu hale düştü?.. Nerede yanlışlar yapıldı?..

Türkiye Cumhuriyeti Devleti; Mustafa Kemal Atatürk’ün Kurtuluş Savaşı sürecinin Meclis Başkanı, Başkomutanı, Başbakanı ve kurucu Cumhurbaşkanı olduğu dönemde bile...

Son 7 yıldır yönetildiği gibi kadar keyfî yönetilmedi...





Peki...

- Son 18 yıldır ülkenin kaderini kim belirliyor?..

- Erdoğan...

- Bundan sonra en az 27 ay daha kim belirleyecek?..

- Erdoğan...

- 18 yılda Türkiye daha mı yükseldi?.. Yoksa göreceli olarak yükselmiş olsa bile 18 yıl öncesi bulunduğu yer ve son 18 yılın dünyasındaki gelişmeler dikkate alındığında aşağı mı düştü?

- Aşağı düştü...

- Son 18 yılda dost ülkelerimizin sayısı mı arttı? Yoksa düşman ülkelerin mi?

- Düşman ülkelerin sayısı arttı, dost ülke sayısı ikiye düştü...

- Son 18 yılda gelir dağılımında adalet sağlandı mı yoksa gelirler arasında uçurumlar mı oluştu?..

- Uçurumlar oluştu...



Ve bunlar gibi daha onlarca karşılaştırma yapılabilir...

Turizmden, eğitime...

Modernlikten, çağdışılığa...

Muasır medeniyetler hedefinden, 1400 yıl önceki yaşam tarzına dönüşe kadar...



İşte canlarım...

Cevabı aranması gereken soru bu?..

Türkiye, Erdoğan’ın yönetiminde neden bu hale düştü?..

BİR GECEDE NELER OLDU NELER...


Canlarım...

Söylemek istemezdim ama...

Yazmalıyım ki...

Arşivlere girsin...



Sanki birileri...

Dünyanın bu en güzel ülkesini...

Bu en temiz milletini birbirine kırdırmak için:

Plânlar yapıyor...



Nereden mi çıkardım?..

O halde...

Bu ülkede bir gecede neler olduğunu söylemeliyim...



- İstanbul Sözleşmesi’nden çıkıldı...

- 4 ay önce ve faizleri yükseltmesi için göreve getirilen Merkez Bankası Başkanı gece yarısı görevden alındı...

- 2013 yılında, üniversiteli gençleri ve aydınları günlerce sessiz protesto eylemi yapmak durumunda bırakan Taksim Gezi Parkı: İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin elinden alındı...

İslamcı bir vakfa verildi...



Daha ne olsun?..

ÇÜNKÜ YOK BÖYLE BİR DÜNYA...


“Ekonomi Reform Paketi” kapsamında yapılanlara bakıyorum da...

Kahkahalarla gülüyorum...

Neden mi?..

Aklıma...

Beyaz Show’daki psikopat tipi geliyor da ondan...

O tip diyordu ki:

“Döner istiyorum ama dönmesin istiyorum...”.





Hem faizler düşsün ama...

Hem de TL değerli olsun istiyorlar...

Hem TL değerli olsun ama...

Hem de ihracat artsın, ithalat olmasın istiyorlar...

Hem enflasyon olmasın ama...

Hem de yatırım, istihdam, üretim ve ihracat artsın istiyorlar...



Olmaz be arkadaşlar olmaz...

Yani...

Hem canınız cennette...

Hem eliniz günahta olmaz...

Çünkü...

Yok böyle bir dünya...

HADİ ORADAN BE HADİ HADİ HADİ...


Yatırım, üretim, istihdam ve ihracat...

Bunların Merkez Bankası yönetimiyle ilişkisi olduğunu zanneden bir partizan, MB Başkanlığına getirildi.



Yatırım, üretim, istihdam ve ihracatın Merkez Bankası yönetimiyle neden ilişkisi yok?

Çünkü...

Merkez Bankası’nın görevleri arasında enflasyonla mücadele var...

Ama...

“Yatırımı, istihdamı, üretimi ve ihracatın artırılması için gerekli hazırlık ve düzenlemelerle birlikte denetimleri yapar” diye bir madde yok.



Ne yani?..

MB Başkanı bundan sonra merkez bankacılığı değil de...

Yürütmenin (CB’nin) genel sekreterliğini mi yapacak?

Hadi oradan be..

Hadi hadi hadi...

EKONOMİYLE KUMAR OYNANIYOR...


Sürekli kaybeden kumarbaz bütün servetini 37 numaradan birine koydu...

O bir numara gelirse...

Kaybettiklerinin hepsini geri alacaktı...

Heyecanla (Akılla değil...) beklemeye başladı...



Krupiye rulet topunu fırlattı...

Top döndü...

Döndü...

Döndü...

Kumarbazın son servetini koyduğu numarada değil de...

Diğer 36 numaradan birinde durdu...

NE ZAMAN KALKACAĞINI BİLMEK...


Hüsmen ile Ramiz Kasımpaşa’daki bitirimhanelerden birine gidip kumar oynadılar...

Sabahın köründe dışarı çıktıklarında...

Ramiz’in üzerinde bir don vardı...

Hüsmen ise çırılçıplaktı...

Hüsmen, arkadaşına baktı, baktı ve şöyle dedi:

“İradene ayranım be agacım... Kumardan ne zaman kalkmak gerektiini çok ii bilirsın...”

HİÇ KİMSENİN ŞÜPHESİ OLMASIN...


Bütün anayasal kurumlar...

Bütün iş dünyası...

Bütün medya alemi...

Bütün Sivil Toplum Kuruluşları...

Bütün sendikalar (İşverenlerinkiler dâhil...).

Bütün emekçiler ve memurlar...

Bütün emekliler...

Bütün üreticiler...

Ve...

Bütün tüketiciler...



Her türlü kişisel duygularından...

Ve...

Her türlü inançlarından arınarak...

Akıllarıyla...

Yaşadıklarıyla...

Deneyimleriyle...

Ve haliyle...

Sonuçlarıyla...

Ülkenin ve ulusun içinde bulunduğu durumu değerlendirirse...

O zaman...

Bu felâketler çukurundan da yine...

Ulusça ve el ele çıkacağımızdan...

Hiç kimsenin şüphesi olmasın...

HEM SİZE YAZIK OLDU HEM EKONOMİYE...


4 ay önce göreve getirilen...

Dün gece yarısı görevden alınarak adeta “aşağılanan” MB Başkanı Naci Ağbal, kendisini görevden alan iradeyle alay eder gibi bir tivit attı...

Ve dedi ki:

“Bugün itibariyle görevden alınmam nedeniyle şükranlarımı arz ediyorum...”...

[caption id="attachment_245171" align="alignnone" width="600"] Naci Ağbal[/caption]



Bunun benim anlayışıma göre açılmış tercümesi şöyle:

“Siyasi iradenin emriyle iğneli bir fıçının üzerine oturtulmuştum... Beni o iğneli fıçının üzerine oturtan irade nihayet, beni kurtarmak için fıçının üzerinden aldı... Kendisine minnettarım...”.



Ah be Ağbal ah...

Şurada kaç defa yazdım...

Youtube kanalımda ısrarla uyardım...

Tertemiz bir kariyerin vardı...

4 ayda perişan ettin...

Hem size yazık oldu...

Hem ekonomiye...

Ve hem de...

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’na...