Korkusuz
Can Ataklı

Teröristleri öldürmekle sorunun çözülmeyeceğini hala anlamadık

ANALİZ

Teröristleri öldürmekle sorunun çözülmeyeceğini hala anlamadık


İktidar göreve geldiğinde, özelikle PKK terörü sıfırdı.

Bölgede tek-tük eylemler oluyordu.

Uzun bir süre bu böyle devam emişti.

Sonra bir açılım sevdası yaşandı.

Seçime doğru AKP Genel Başkanı, “seçilememe” kaygısına kapıldı, MHP’yi de yanına almak için politikasını birden değiştirdi ve şahinleşti.

Ardından terör olayları tekrar başladı.

Hele 2015 Haziran seçimlerinden sonra hükümetin bir türlü kurdurulmaması aşamasında şiddetlendi.

Unuttuğumuz karakol baskınları tekrar başladı.

Üç aylık süreçte yaşanan çeşitli terör eylemlerinde 500’ün üzerinde yurttaşımızı kaybettik, çok sayıda şehit verdik.

Şu sıralarda iktidarın ağzından “terörle mücadele” sözü hiç düşmüyor.

İçişleri ve savunma bakanları hemen her gün “kaç teröristin etkisiz ! hale getirildiğini” açıklıyorlar kamuoyuna.

En son Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar son rakamı verdi.

Akar açıklamasında “2015’ten bugüne kadar 37 bin terörist etkisiz hale getirildi” dedi ve ekledi: “Teröristler neredeyse bizim hedefimiz orasıdır. Teröristler için tek yol adalete teslim olmaktır. 19 Kasım’da başlatılan Pençe Kılıç dahil hava ve kara harekatları icra edilmektedir. Harekatlarda aralarında örgütün sözde yöneticilerinin de bulunduğu 364 terörist etkisiz hale getirildi.”

Akar’ın bu sözlerini dinleyince aklıma tarihimizde sudan bir sebeple hapse atılan tek genelkurmay başkanı olan İlker Başbuğ’un yıllar önce yaptığı bir açıklama geldi.

Şöyle demişti İlker Paşa: “Güvenlik alanında, 1984’ten 2010’a kadar 26 yıl geçti. Ne oldu? Olaya şöyle bakmamız lazım. Terörle mücadeleyi rakamsal, istatistiki değerlendirmelerle yapmak pek doğru değil. Buna katılıyorum. Bazen rakamlara, istatistiki bilgilere de ihtiyacımız var. ‘40 bine yakın terörist etkisiz hale getirildi’ dediniz, doğrudur. Rakamları biz verdik. 30 bini etkisiz hale getirildi. Biz ‘öldürüldü’ deyimini bile pek kullanmıyoruz. ‘Etkisiz hale getirildi’ diyoruz. Biz, olaya insan odaklı bakıyoruz. Bu öldürülenlerin bir kısmı bizim vatandaşımız. Şimdi 26 yılda, 30 bin teröristi etkisiz hale getiriyorsunuz, 10 bin de yaralı, teslim olan var. Toplam 40 bin. Örgütün dağ kadrosu yıllara göre değişiyor, ortalama 6 bin diyoruz, en fazla 10 bine çıktı. Şu anda 4 binler civarında. Ortalama 6 bin dersek, 30 bini 6’ya bölerseniz, 5 bin çıkıyor. Matematiksel olarak baktığımızda 26 yılda, güvenlik kuvvetleri 5 defa bu PKK terör örgütünü bitirmiş. Bu bir tespittir.”

İlker Başbuğ, bu sözlerinden sonra konunun en can alıcı noktasına parmak basmıştı.

Terörün terörist öldürmekle asla bitmediğini vurgulayan Başbuğ bakın ne demişti: “Biz bunu yanlış algılıyoruz. Sanki terör örgütü bitti, dağıldı... Aslında terör örgütünün dağ kadrosu duruyordu, eylem sayısı düşmüştü. Örnek mi? 1999’dan tekrar başladığı 2004 yılına kadar... Eylem yok, ama örgüt bitmedi. Dağ kadrosu duruyordu. Burada belki algılama yanlışlığımız oldu. Doğru algılasaydık o dönemde daha sağlıklı tedbirleri alabilecektik. Bu da önemli bir nokta.”

Terörü çözmek çok sayıda terörist öldürmekle bitmiyor.

Asıl amaç ve hedef terörün kaynağını, teröre neden olan sorunların kökünü kurutmak olmalıdır.

Oysa iktidar geçmişteki hataları tekrarlayarak ve öncelikle kamuoyunun daha katı milliyetçi kesimlerinin desteğini almak için terörle mücadeleyi bir tür kahramanlık destanına dönüştürüp “öldürerek” yürekleri ferahlatacağını düşünmektedir.

Tarih yazmak tarihi aynı hatalarla sürekli tekrarlamakla olmaz.

Kahraman ordumuza silah sıkan teröristlerle elbette en sert biçimde mücadele edilmelidir, ama eğer bu sırada asıl sorunu ihmal ederseniz biz bu terörle daha çok uzun yıllar uğraşırız.

OKURDAN MESAJ

Nedir bu TRT dizi tanıtımlarındaki kan revan böyle?


Artık tamamen iktidarın kontrolüne geçen TRT’de tarihi dizi furyası devam ediyor.

Bu diziler aslında bir tarihi canlandırmaktan öte bugünkü iktidarın siyasi söylemlerinin dile getirildiği ve adeta beyin yıkandığı projeler haline geldi.

Ertuğrul, Kuruluş, Alparslan, Büyük Selçuklu, Barbaros Hayrettin, Abdülhamit gibi tarihi dizilerde özellikle AKP Genel Başkanı’nın söylediği bazı sözler ve savunduğu fikirler birebir aynı şekilde senaryolara yediriliyor.

Bunun da ötesinde tarihimiz çok kanlı gösteriliyor.

Bu kanlı sahnelerde ise Türklerin sadece Müslüman kimliği öne çıkarılırken, dökülen kanların hep İslam uğruna olduğu vurgusu yapılıyor.

Bir okurumun da uyarısı üzerine hafta sonunda bu dizilerden birinin tanıtımını izledim.

Aman Allah’ım o nedir öyle?..

Kılıçla kuşbaşı dilimlenen adamlar, kafası kütüğe konulmuş balta ile kellesi uçurulan adam, aynı anda 7 insanın idam sehpasında asılması, arka fonda da sinirli kışkırtıcı bağırtılar, “Her kim Müslüman kanı dökerse kıtır kıtır keseriz...” nidaları.

Tanıtım boyunca bu kan kokan sahneler hiç duraksamadan devam etti.
Kan, şiddet, felaket.

Sonra oturup birini 15 dakika kadar izledim.

Bu dizilerde belli ki senaristler “Game of Thrones” serisinden çok etkilenmişler, meğer bizim tarihimiz de sürekli entrikalar içinde geçmiş.

Ayrıca bu tarihi dizilerde beni kan ve şiddet dışında en rahatsız eden unsur kullanılan Türkçe.

Güya eski yüzyıllarda konuşulan Türkçeyi kullanmak istemişler ama ortaya “A”ların ve “E”lerin kalın okunduğu kaba bir Türkçe çıkmış.

Merak eden bu dizileri kısa bir süre izlesin ne dediğimi daha iyi anlayacaktır.

KOMİK

Bak sen şu işe, meğer AKP iktidarı Gabar Dağı’na gidemiyormuş


Seçim yaklaştı ya, her seçim öncesinin klasiği yine devreye girdi.

Siyasetçiler, tabii iktidarda olanlar ve seçime hazırlananlar tam da seçime az bir zaman kala mutlaka bir yerlerde petrol bulurlar.

Yine aynısı oldu.

Sabah’ın haberine göre Cumhuriyet tarihinin en büyük 2’inci, 2022 yılında ise tüm dünyada karadaki en büyük 7’nci petrol keşfi yapılmış.

Nerede?

Cudi ve Gabar dağlarının birleştiği havzada bulunmuş petrol.

Rezerv çok yüksekmiş, Türkiye’yi çok uzun yıllar rahat ettirecekmiş.

Haydi inşallah.

Kim ülkemizde de petrol bulunmasını istemez.

Ama bu kez petrol bulundu haberinin içinde bir garip itiraf var.

Petrolün bulunduğu Akçay köyü sakinleri “Çok mutluyuz. Gençlerimiz orda çalışıyor. Bu gördüğünüz dağlara evvelden çıkamıyorduk. 5 tabur ancak çıkabiliyorduk. Şimdi Allah’a çok şükür 5-10 tabur gidemediğimiz yerde petrol çıkıyor. Petrol getiriyoruz. Çok güzel, çok şahane bir şey. Şimdi 10 asker ile çıkıyoruz” demişler.

Cudi ve Gabar dağları, Türkiye sınırları içinde.

Ve AKP iktidarı döneminde buralara 5 tabur asker olmadan çıkılamıyormuş.

Tamam sınır ötesinde teröre karşı yapılan mücadeleyi anlıyoruz da meğer ülkemizde kısa süre öncesine kadar hala girilemeyen yerler varmış.

Müjde haberi ile birlikte bu acı haberi de öğrenmiş olduk.

Bİ SORALIM BAKALIM

Bu vakfın geliri nereden ki bu kadar büyük binalar yapabilmişler?


Türkiye’de tarikat ve cemaatlerin maddi varlıkları bilinmeyen bir gerçek değil.

Önemli olan bu kadar büyük paraların nereden geldiği.

Sorduğumuzda “Hayırsever insanlar bize destek oluyor” diyorlar.

Hatta ellerindeki paraların ve gayrimenkullerin bir bölümünün listesini bile verebilirler.

En son 6 yaşında evlilikle gündeme gelen Hiranur Vakfı da şu sıralar mal varlıkları ile konuşuluyor.

Yüzlerce öğrenciye sadece din eğitimi veren, minicik kız çocuklarını tesettüre sokan, yine küçücük erkek çocukları da derslere cüppeli sarıklı sokan bu vakfa ait devasa binalar var.



Bütün bunların hayırsever ! yurttaşların bağışı ile yapıldığını varsayalım.

Ama dikkat çekilmesi gereken bir konu daha var.

Bu tür vakıf ve cemaatlerin şeyhleri, önde gelen yöneticileri herhangi bir işte çalışmıyor, teknik olarak bir gelirleri yok.

Ama hepsi çok lüks evlerde yaşıyor, çok pahalı araçlardan kendilerine filo kuruyorlar.

Peki bu para nereden geliyor?

Hayırsever ! insanların yaptıkları bu bağışlar aynı zamanda bu tarikat ve cemaatlerin şeflerinin lüks içinde yaşamalarını da mı sağlıyor.

O iyiniyetli hayırsever vatandaşlar verdikleri paralarla böyle bir lüks ve ihtişam içinde yaşanmasına vicdanen razılar demek.

Biat insana neler yaptırıyor değil mi?

ŞAKA GİBİ

Asgari ücret gibiyim, kimse benimle geçinemiyor

İmza:

Siz onu anladınız...