MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, “Gerekirse yanıma üç arkadaşımı alıp İmralı’ya ben giderim” dedi ya...
Ben de gitmesinden yanayım.
Ama dönmemesi şartıyla...
Madem bu kadar meraklı; varsın gitsin... Apo’ya kader arkadaşlığı etsin...
Onunla birlikte volta atsın...
Biri diğerine kurtları anlatsın, diğeri de Kürtleri...
Apo katlettikleri şehitlerimizle ilgili talimatları nasıl verdiğini söylesin; Bahçeli bir zamanlar ona nasıl küfür ve hakaret ettiğini...
★★★
Üstelik “üç arkadaş” yetmez; yanına üç yüz arkadaş alsın Devlet Bey!
Kocaman ada, hepsine yeter...
Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’i alsın mesela... Vatandaşın yüksek vergilerden ve enflasyondan bükülen beli biraz olsun düzelir belki...
Turizm Bakanı’nı da unutmasın... O, Bolu’daki otel yangınıyla ilgili bakanlık bürokratlarının yargılanmasına izin vermeyerek çoktan hak etti bunu...
Çalışma Bakanı’nı alsın; ama “Sayın Cumhurbaşkanımızın emir ve talimatları”yla demeyi unutmasın; alırken!
Sezen’i de götürsün... Ne de olsa hanfendi açılım karşıtları için en ağır sözü söyleyenlerden...
Eski Diyanet İşleri Başkanı’nı alsın; ikide bir kılıç çeken birinin yanında olması hayırlı olur.
“Sülüman”ı unutmasın; birlikte fotoğraf çektirdiği hayırsız, uğursuz mafya bozuntularıyla birlikte alsın onu da!
“Bakara-makara”cı Egemen’i, Rezaları, Zarrabları, trilyonları...
Zafer’in milyonluk saatini alsın!
Milletvekilliğini kullanıp Katar’dan katar katar altın kaçıran dört eski MHP’li vekili de boynu bükük bırakmasın ama... Onları da alsın!
★★★
En çok ne kahrediyor beni biliyor musunuz?
Bu adamların bu ülkede altmış yıldır “Milliyetçiyiz” diye geçinmeleri ve hala birilerinin bunu yemesi!
Bunlar ne milliyetçi, ne yurtsever...
Onları bir araya getiren şey “güç ve para...”
Beğenmedikleri, zamanında vurup öldürdükleri devrimciler, bugün onlardan daha milliyetçi, daha yurtsever!
İtirazı olan varsa; her platformda tartışmaya hazırım!
Var mı yüreği yeten?
★★★
Bizim “yetmez ama evet”çi liboşlar yine pek memnun!
“Ya bunlar laikliği kaldırırlarsa” diye sorduğunuzda verdikleri yanıt içler acısı:
“Abartıyorsun!”
İnsanın içinden, “Ben abartmıyorum ama sizin bizi her defasında felakete sürüklemenizden bıktık” demek geliyor ama; ne fayda?
Gözleri var görmez, kulakları var duymaz, kalpleri var...
Buz gibi!
Götürsün!
Binali’nin “cinalisi”ni...
Evladın “gemicik”lisini...
Pudra şekercisini, becereklisini...
Önüne katsın da götürsün!
★★★
Yıldızlı Fetisini...
Çetenin beşlisini
Koçlar’ın Alisini...
Yanına alsın da götürsün!
★★★
Ferdi’nin kasetini...
Sinan’ın katilini...
Hasanını, Rasimini, Hacısını...
Seçsin beğensin de götürsün!
★★★
Yolu “ihanet” olanı...
Zalimi “sultan” kılanı...
Çuvalcıya gerdan kıranı...
“Kahraman” desin de götürsün!
★★★
İşgalciye direnmeyeni...
Yalanı marifet bileni...
İhanet gemisine bineni ...
Sarsın, sarmalasın götürsün!
★★★
İnattır bizim adımız...
Vatandır kutsal andımız...
Hem erkeğiz, hem kadınız...
Bizi çiğneyip de götürsün!
Erişim engeli!
Sansür; mahkeme kararıyla uygulanıyor da olsa... Çok haklı bir gerekçe olmadıkça...
Demokrasisi geri kalmış ülkelerde normal...
Az gelişmiş ülkelerde ayıp...
Gelişmiş ülkelerde suçtur.
Bizde yasalara göre, basın hürdür, sansür edilemez...
Gerçekte ise durum çok vahim:
Kimse adını “sansür” olarak koymuyor, “erişim yasağı” deyip geçiyor ama...
Şu anda yurdun dört bir yanındaki mahkemelerin, internet siteleri hakkında her gün aldığı yüzlerce “erişim engeli” kararı, açık bir sansürdür.
Diyelim ki bir şikayetçi, kendisiyle ilgili bir haberden şikayetçi oldu.
Normalde mahkemelerin bu şikayetin haklı olup olmadığına bakması ve öyle karar alması gerekir.
Ama öyle olmuyor:
Hakimler; yapılan 100 şikayetin 90’ında erişim engeli kararı alıyor.
Üstelik erişim engeli; sadece o haberle veya yazıyla sınırlı olsa, yine iyi...
Bir haber yüzünden her gün yüzlerce haber ya da yorum paylaşan siteler kapatılıyor.
Bu garip uygulama geri kalmış ülkelerde bile olmaz...
Şimdi siz söyleyin:
Bizim demokrasimiz hangi ligde?
GÜNÜN SORUSU
Kemal Kılıçdaroğlu yanlısı CHP’li on milletvekili, Genel Başkan Özgür Özel’e bir mektup yazıp ne olduğu anlaşılmayan bir şekilde “rahatsızlıklarını” dile getirmişler. Bu mektubu da AKP yandaşı Türkiye Gazetesi aracılığıyla kamuoyuna duyurmuşlar. Sorum kendilerine:
Siz de Özlem Çerçioğlu gibi gidici misiniz? Yani; Abbas yola çıktı da mazeret mi üretiyor?