Ortaçağ’da burjuvazi, toplumu ileriye götüren önder sınıftı. Rönesans ve Reform ile insanlığa nefes aldırmış, ulus devletlerin kurulmasını sağlamıştı.

1640’da ilk ulus devlet, İngiltere’de kuruldu. Ardından Avrupa’da, etnisiteye dayanmayan ulus devletler kurulmaya başlandı.

Burjuvazi ürettiği malı pazarlamak için yol arıyordu. Egemen olduğu coğrafyada pazarın birliğinin, dil birliği ile sağlandığını fark etti! Dil birliği en temel şart oldu.

Diğer yandan 1864’te toplanan I. Enternasyonal, rekabetçi kapitalizmin analizini doğru yapmış, işçi sınıfına ışık tutmuştu! 1889’da Paris’te kurulan II. Enternasyonal, savaş karşıtı olsa da savaşın yanında yer aldı.

Sovyet devrimciler ile İngiltere, Almanya ve Fransa’nın devrimcileri arasında ayrışma başladı. Rus devrimciler; savaşta emperyalist ülkelerinin işçileri, hükümetlerini iktidardan uzaklaştırmaya çalışması gerektiğini savunuyordu. Aynı zamanda da Osmanlı gibi yarı sömürge ve sömürge olan ülkelerdeki işçiler de emperyalizme karşı direnen siyasi hareketleri, desteklemesi gerektiğini söylediler.

İngiltere, Fransa ve Almanya başta olmak üzere II. Enternasyonal’in çoğunluğu buna karşı çıktı ve kendi emperyalist hükümetlerini desteklediler!

Avrupa solu, savaş bütçelerine açıktan destek verdi. Savaş başlamadan II. Enternasyonal dağıldı. Avrupa’nın sosyalist ve sosyal demokratları savaşa destek vermiş, Rus devrimciler ise aldıkları karar gereği, emperyalist çarlığa karşı mücadeleye başlamıştı.

Osmanlıyı paylaşma savaşı biterken, çarlık yıkılmış, Sovyetler kuruluyordu. Rus devrimciler başarmıştı.

İngiliz emperyalizmi de İngiliz, Fransız, Alman, sol-sosyalist hareketlerin desteği ile amacına ulaşmıştı. Osmanlı parçalanmış, Anadolu işgal edilmişti.

Dünya emperyalist çağda ikiye ayrılmıştı. Ancak çarlığın yıkılması ile dengeler değişmiş, Osmanlının içindeki antiemperyalist hareketler baş göstermişti.

Dünyada ulus devletler kurulurken kültürel özerklik başlığı ile anadil ve anadilde eğitim en çok tartışılan başlıklardı. 1905’teki Bund’un 6. Kongresi’nde Zürih’te, “kültürel ulusal özerklik” görüşüne devrimciler; “En ince, bu yüzden en tehlikeli milliyetçiliği temsil eden bu slogan” diyerek karşı çıkmışlardı.          

Rus Sosyal Demokrat Parti 2. Kongresi’nde, etnik özerklik savunulmuş ve reddedilmişti. Anadilde eğitim talebi ise Bund’un 18. Kongresi’nde gelmişti. Hastaların kendi insanları arasında kendisini daha iyi hissedeceği iddiasında bulunarak ( etnik ve dinsel yapıda ) özel hastane talebinde bulunulmuş ve reddedilmişti!

1912’de Basel’de; kültürde ulusal özerklik, eğitimin milliyetler temelinde örgütlenmesi düşüncesi, proleter enternasyonalizmle çeliştiği ve etnik milliyetçiliğe hizmet ettiği için reddedilmişti!

Dil birliği, herkesin anasından babasından öğrendiği dili özgürce konuşmasına engel değildi. Asıl insanlığın etnik ve dinsel temelde bölünüp emperyalizm tarafından sömürülmesini engelleyen dil birliği idi!