Korkusuz
Memduh Bayraktaroğlu

Tarih onlar için ne yazdıysa...

Sayın Erdoğan;

Sizi:

Adnan Menderes...

Süleyman Demirel...

Ve...

Ahmet Davutoğlu’dan sonra...

Ülkenin en yüksek oy oranıyla seçilen 4. Başbakanı yapan haslet:

Kitlelerin size olan:

Sevgisi...

Saygısı...

Ve...

Güveniydi...





Siz o siyasi başarıları kazanırken:

Fiili şiddet...

Ve...

Her türlü devlet baskısını:

Reddediyordunuz...



Kitlelerin:

Sevgisini...

Saygısını...

Ve...

Güvenini kazanabilmek için...

Onlarla:



İletişim kurabilmek...

Şefkatli davranmak...

İtiraz ve isyanlarını:

Anlayabilmek gerektiğini:

Öğrenmiştiniz...



Siyasi başarılar kazandığınız dönemde:

Devlet, halkın devletiydi...

Çünkü:

“Millet Devlet’in değil Devlet milletin hizmetkârıdır” diyordunuz...

Ve...

Söylediklerinizi de:

Yapıyordunuz...



Son 6 yıldır ise:

Milleti, Devlet’in hizmetkârından öte:

Kölesi yaptınız...



Seçkinci, kökten lâikçi milliyetçilerin iktidarını yendiniz...

Ama...

O baskıcı sistemin çok daha kötüsü olan:

Halk dalkavuğu, kökten dinci ve tutucu (Muhafazakâr değil) siyasal İslâm’ı iktidar yaptınız...



Seçkinci, kökten lâikçi milliyetçilerin iktidarında demokrasi:

Az sakatlıydı...

Yargı ve emniyet kısmen iktidara bağımlıydı...

Ordu ise...

İktidarın da...

Yargının da...

Üzerindeydi...



Halk dalkavuğu, kökten dinci ve tutucu siyasal İslâm’ın iktidarındaysa:

Demokrasi rafa kalktı...

Yargı neredeyse bütünüyle:

Tek kişinin emrine girdi...



Sayın Erdoğan...

Kendi kaygılarınızdan...

Kendi korkularınızdan...

Kendi endişelerinizden ördüğünüz kabuğunuzu kırın...

Ve...

Dışarı çıkın...



Tarih...

Emniyetini korkularına saklayan tüm:

Kralların...

Şahların...

Padişahların...

Sultanların...

Ve:

Devlet başkanlarının:

Sonlarının çok ötü geldiğini yazıyor...



Tarih onlar için ne yazdıysa...

Bu tavrınızla...

Sizin için de:

Aynısını yazacaktır...

İlâhî bir intikam




Babil’in lânetli hükümdarı Nebukadnezar:

Yaptırdığı:

Tapınaklar...

Yollar...

Ve...

Sulama kanallarıyla halkının sevgisini kazanmış...

Babil’in ünlü Asma Bahçelerini inşa ettirinceyse...

Düşmanlarının da kışkırtmalarıyla:

Halkın kendisinden nefret etmesinin önüne geçememişti...



Bir gece...

Nebukadnezar ve saraydakiler...

Babilli askerlerin Kudüs’ten yağmalayıp getirdikleri...

Yahudilerin kutsal kaplarından şarap içiyorlardı...

Şölen devam ederken bir el belirdi...

Ve...

Duvara ateşle şunları yazdı:

“Mene, tekel, ufarsin...”.



Bu kelimelerin manâsını hiç kimse anlayamadı...

Bunun üzerine...

Kendisine karşı geldiği...

Zulümden vazgeçmesini tavsiye ettiği için hapse attırdığı Yahudi peygamberi Danyal’ı getirtti hapishaneden...

Danyal Peygamber bu kelimeleri şöyle yorumladı:

“Bu ateşten yazılar, müthiş bir şeyin meydana geleceğini haber veriyor...

Bunların anlamı şudur ki:

Artık devlet yaşama gücünü yitirmiştir...

Kaçınılması imkânsız bir musibetle yıkılmaya mahkûmdur...”.



Ve...

Bu olaydan bir süre sonra Babil şehri...

Pers Hükümdarı Kyrus’un orduları tarafından:

İşgal edildi...



Nebukadnezar, Kyrus’un askerleri tarafından değil...

İsyan eden kendi adamları tarafından... Ve...

Şehrin işgal edildiği günün sabahı öldürüldü...



İlk yıllarında Nebukadnezar’ı taparcasına seven halk...

Pers hükümdarı Kyrus’u...

Ayaklarının altına yeşil ağaç dalları sererek karşıladı...



Danyal Peygamber şehrin Perslerin eline geçmesini şöyle tanımladı:

“İlâhî bir intikamın ifadesi...”.

Günün sözü


1984’te Nobel Barış Ödülü alan Desmond Tutu...

Güney Afrikalı bir:

Din adamıdır...





Eşitlik...

Temel hak ve özgürlükler...

Hukukun üstünlüğü...

Barış gibi değerleri savundu...



Tutu’ya göre bu değerler:

Bir toplumu sağlıklı yönetebilmenin:

Temel taşlarıydı...



1. Ümit Kardaş; Desmond Tutu’nun çok değerli sözlerinden birini paylaştı dün:

“Eğer ben senin insanlığını zayıflatırsam, kendi kendimi insanlıktan çıkartırım...”.

Mahkûmuz


Canlarım...

Kitleleri “insan yığını” olmaktan çıkarıp...

“Kamuoyu” haline getirmemiz için önceliği:

Dine değil...

Bilime veren iktidarlar gerekli...

Bunu başarmalıyız...



Peki...

Başarabilecek miyiz?..

Hiç endişeniz olmasın...

Başaracağız...

Çünkü...

Başarmaya:

Mahkûmuz...

Acı gerçek


Tüm ülkeler için geçerli bir kural:

Az gelişmiş...

Ya da...

Gelişmemekte ısrar eden ülkeler...

Kaynak kıtlığından değil:

Hırsız politikacı bolluğundan dolayı:

Fakirdir...

Patinajın sebebi


Az gelişmiş...

Ya da...

Gelişmemekte ısrar eden ülkelerde...

Demokratik, laik, sosyal, hukuk Devleti’ne en çok ihtiyacı olan:

Cahil...

Eğitimsiz...

Ve...

Yoksul kitleler...

Demokratik, laik, sosyal, hukuk Devleti’ni koruyanların değil...

Yıkanların yanında yer aldığı içindir ki:

Bu ülkeler:

Az gelişmiş...

Ya da:

Gelişmekte olan ülke patikasında:

Patinaj çekiyor...

Kastı neydi?


Sadece birinin zulmünden...

Tüm insanlığı koruman gerekirken:

Ahmet Hakan...

Nedim Şener...

Ve...

Abdülkadir Selvi’yi...

Aynı gazetede buluşturan Allah’ım...

Bunu neden yaptın?..

Kastın neydi?..

Kimlereydi?..

Sınav sorusu




Prof. Doğu Ergil sordu:

Neden insanlar düşünmekten çok itham etmeyi...

Yumuşak olmaktan çok sertliği...

Kibar olmaktan çok kabalığı tercih ediyor?..”

Ve...

Kendi sorusuna cevap verdi:

“Oysa, öfkenin ve nefretin sahibi olmaz:

Kölesi olur...”.



Sınav sorusu:

Öfkesinin ve nefretinin sahibi olduğunu zanneden...

Ama...

Öfkesinin ve nefretinin kölesi olduğunu fark edemeyen...

Ünlü bir politikacı ismi:

Söyleyin...

Dünün tweeti


Sadık Usta

@Sadik0707

Kant, ahlak felsefesinin temelini tek bir cümleyle ifade eder:

“Öyle bir tavır sergile ki, o evrensel bir yasa haline gelsin.”

Onlarca insan, enkazda çocuk sesini duymuyor musunuz dedikleri halde AFAD, “Vali başka bir enkaza çağırıyor” diyerek alanı terk ediyor.

Hani ahlak nerede?