Taliban’a övgü dizmek aklını kaybetmektir!
ORTADA BİR ZAFER YOK Kİ!
Gerici – yobaz Taliban’ın ABD’nin geri çekilmesi sonucu Afganistan’ı teslim alması, başını Doğu Perinçek ve arkadaşlarının çektiği bir grup tarafından sevinçle karşılandı. Perinçek’in partisinin gençleri ise basın açıklaması yaparak Taliban’a övgüler dizdi. Taliban, adeta anti-emperyalist ilan edildi ve ‘’sözde zafer’’e övgüler dizildi. Perinçek ve arkadaşları ne yazık ki yalnız değildi. Twitter’da kendisine ‘’solcu – sosyalist’’ diyen bazı kişi ve kurumlar da bu akıl dışı tutuma destek verdi.
Bu tavrın adı ‘’bilinç yitimi’’dir…
Bir kere; ne Taliban anti-emperyalisttir ne de emperyalizme karşı bir zafer kazanmıştır! Taliban, bizzat emperyalistlerin kurduğu, eğitip donattığı ve sosyalizme karşı saldırttığı gerici – yobaz bir örgüttür.
BU ÖRGÜTÜ MÜ SAVUNUYORSUNUZ!
Gelin bazılarının övgü yarışına girdiği Taliban’ın Afganistan’da iktidarı ele geçirdiği 1996 – 2001 yılları arasında neler yaptığına bir bakalım:
Önceleri nispeten yumuşak bir görünüm veren örgüt, Kabil’in ele geçirilmesinin ardından çok katı kurallar uygulamaya başladı.
Şeriata dayalı anayasal sistem yürürlüğe girdi. Hanefi mezhebi ön planda tutuldu.
Şeriatın gündelik hayatta uygulandığını takip etmek için Emr-i bil Maruf (İyiliği Emretme) Bakanlığı oluşturuldu.
Hayatın her alanından soyutlanan kadınların çalışması, kız çocuklarının okula gitmesi ve eğitim alması tamamen yasaklandı.
Kadınlara peçe zorunluluğu erkeklere ise takke ve sakal mecburiyeti getirildi.
YÖNETİM ŞEKLİ: EZİYET
Taliban’ın insanlık dışı yönetim biçiminde uyguladığı işkence yöntemlerini saymaya devam edelim:
Sakalını kesenler için 6 aydan başlamak üzere hapis cezası verildi. Yüzü görülen kadınlar kırbaçlandı.
Afganistan Televizyonu’nun yayını durduruldu. Fotoğraf dahil her türlü görsel yayın ve müzik yasaklandı.
Erkeklere, evine en yakın camide 5 vakit namaz kılma mecburiyeti getirildi.
Emri bil Maruf görevlileri camilerde yoklama aldı.
Mazeretsiz camiye gitmeyenlere ağır yaptırım uygulandı.
Namaz surelerini bilmeyenler kırbaçlandı.
Bütün okullar medreseye dönüştürüldü. Ders kitaplarındaki görseller yok edildi.
‘Medreselerde’ 3’üncü sınıftan itibaren tüm öğrencilere en az 3 metre olmak üzere sarık sarma mecburiyeti getirildi.
Ele geçirilen tüm bilgisayarlar TV kabul edilerek kırıldı.
‘İslam devletine karşı gelenler’ hain ilan edilerek doğrudan idam edildi.
Özellikle farklı mücahit gruplara mensup kişiler, yakalandıklarında şer ve fesat hükmü ile idam edildi.
Çok sayıda kişinin çeşitli sebeplerle eli kesildi.
İdamların ve el kesmelerin birçoğu cuma namazlarından sonra gerçekleştirildi ve halka izlettirildi.
Kesilen eller, şehrin merkezinde sergilendi.
Resmi kurumlarda Peştu dili mecbur edildi.
Toplu taşıma araçlarındaki aynalar, kadınlara bakılabileceği gerekçesiyle kaldırıldı.
KAVRAMLARI KİRLETMEYİN!
Taliban’ın kısaca özetlemeye çalıştığım icraatlerinden bazıları bunlar…
Böyle gerici, yobaz ve kanlı bir örgüte övgü dizmek, Atatürk’ü ve devrimlerini hiç anlamamaktır. Taliban’a övgü dizmek, kadınlara düşmanlığı savunmaktır. Herkes aklını başına alsın! Taliban insanlık düşmanı eli kanlı bir örgüttür. Taliban’a anti-emperyalist demek, bu uğurda canlarını vermiş olan aydınlarımıza hakarettir.
Tayyip Erdoğan’ın Afganistan planı
AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Afganistan’da gelişen son süreci kendi lehine çevirmeye çalışıyor. Erdoğan, Taliban’la yaptıracağı görüşmeler üzerinden hem Batı ve ABD ile hem de bölgeyle ilişkisini güçlendirmeyi tasarlıyor.
KRİZ VAR AMA…
Afganistan’dan Batı’ya doğru yaşanması beklenen göçün, Batı’da yaratacağı travmayı bilen Erdoğan, bunu fırsata çevirmek istiyor. Erdoğan, yeni süreçte Taliban ile diplomatik bir ilişki kurabildiği takdirde, AB ve ABD’nin kendisine daha çok ihtiyaç duyacağını düşünüyor. Bunun sonucunda da AB ve ABD’nin kendisinden vazgeçemeyeceğini hesaplıyor. Kısacası; Erdoğan Afganistan krizini bir fırsat olarak kullanmak ve “Batı’nın vazgeçemediği alternatifsiz lider” olmak istiyor.
Bakanlar Kurulu ne iş yapar?
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın başkanlık ettiği “Cumhurbaşkanlığı Kabinesi” , “Hükümet”, “Bakanlar Kurulu” ya da ‘’Kabine” iki haftadır toplanmıyor. Oysa ki; bu iki hafta içinde, ormanlarımız yandı, sel onlarca vatandaşımızın canını aldı, Afganistan’da rejim değişti, binlerce insan sınırımıza doğru yürümeye başladı.
Tüm bunlara rağmen, ortada ne hükümet var ne de alınan bir karar…
Sahi, Türkiye sizce nasıl yönetiliyor? Ya da yönetiliyor mu?
