Günlerdir televizyonlarda Gazze’ye doğru seyreden Küresel Sumud Filosu’yla ilgili haberleri izliyoruz...

Gazetecilikte kuraldır, bir yabancı sözcük kullanıldığında mutlaka Türkçesi de söylenir ya da yazılır.

Bizim arkadaşlar sanki hepimiz Arapça bilmek zorundaymışız gibi, sumud diyorlar da başka bir şey demiyorlar...

★★★

Nedir bu sumud?

Arapça“kararlılık ve azim” anlamına geliyor...

Ama Gazze’deki soykırıma karşı çıkanlar arasında bunlardan farklı olarak “direniş” anlamında da kullanılıyor.

Peki; kim direniyor?

Dünyanın dört bir yanındaki sıradan iyi insanlar.

Ya devletler?

Bırakın Allah aşkına! En direnir görüneni bile “mış” gibi yapıyor. Ne açlıktan ölen çocuklar umurlarında, ne de ABD destekli İsrail soykırımı...

★★★

Hatta her fırsatta Müslüman dayanışmasından söz eden bizim ülkemiz bile bu konuda ikili oynuyor.

Devlet yetkilileri büyük laflar edip Gazze halkına destek verirmiş gibi görünüyor; gerçekte ise İsrail’in ve ABD’nin elini güçlendirecek anlaşmalara imza atıyor...

Başta Suudi Arabistan ve Katar olmak üzere diğer ülkeler de bizden farklı değil!

Romantizm dorukta; herkes “Gazze’de ölen çocuk” şiiri okuyor...

“Gel bir şeyler yapalım” dediğinde ise “çişleri” geliyor, tuvalete sığınıyor!

★★★

Rakamlarla konuşalım:

Sözüm ona İsrail’e ticari boykot uyguluyoruz ya... Bu ülkeye en fazla ihracat yapan beşinci ülkeyiz... İşte tablo:

Çin: 19 milyar dolar.

ABD9.4 milyar dolar.

Almanya5.6 milyar dolar.

İtalya3.6 milyar dolar.

Türkiye: 2.8 milyar dolar.

Sadece ihracat değil, ithalat da yapmışız...

Geçen yıl bu ülkeden en fazla ithalat yapan ülkeler sıralamasında on dokuzuncuyuz...

★★★

Çözüm ne?

Çözüm İspanya modeli...

Tam 5 milyon işçi, hükümetlerinin İsrail’le tüm ilişkilerini kesmesi için yarın genel greve gidiyor.

Aynı tepki tüm dünyaya yayıldığında...

Herkes kendi iktidarını yola getirdiğinde...

İsrail vatandaşlarının ellerini kollarını sallayarak, ülke ülke dolaşması engellendiğinde...

Kimseden mal alamaz hale getirildiğinde...

İşte; o zaman gerçek anlamda bir “sumud” olur.

★★★

Milyarlarca insan sadece bir kez tükürse, bu alçaklar tükürük denizinde boğulur gider.

Bunu yapamazsak; adına ister sumud, ister direniş deyin; verdiğimiz mücadele hiçbir sonuç getirmez!

Sumud değil ‘khiana!’

Yukarıda sumud sözcüğünün anlamını yazdım: Direniş...

Bugünlerde direnenlerin yanısıra bir de hainler var...

Onların Arapça’daki karşılığı ise “khiana!”

Diyeceksiniz ki, “Khiana da nereden çıktı?”

Anlatayım:

Gazze’ye insani yardım ulaştırmak amacıyla yola çıkan Küresel Sumud Filosu dün İsrail ordusunun engellemesiyle karşılaşırken Aktivist Gülşah Eldemir, aynı bölgede
Türkiye’den İsrail’e giden ticari gemileri gördüklerini söylemiş...

★★★

Sorular basit:

Bir: O Türk gemileri kime ya da kimlere ait?

İki: Hangi firmaların hangi mallarını götürüyorlar?

Üç: Her fırsatta İsrail’le ticaretin tamamen durdurulduğunu söyleyen iktidar bu gemilere nasıl ve neden izin veriyor?

GÜNÜN SORUSU

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, sekiz ay tutuklu kaldıktan sonra önceki gün “sağlık sorunları” nedeniyle tahliye edilen menajer Ayşe Barım’ın tahliyesine itiraz etmiş... Sorum bu itirazı yapanlara:

Sizi, “sağlık sorunları nedeniyle tahliye”ye itiraz edecek kadar katılaştıran şey nedir?

Ne olursanız olun!

Meclis’in açılışı nedeniyle verilen resepsiyonda çekilen yukarıdaki fotoğraf iyi bakın:

Bu fotoğraf, Türkiye’nin “kader fotoğrafı” olabilir!

Kimler var?

Soldan sağa sayayım:

DEM Parti Eş Başkanları Tülay Hatimoğulları ve Tuncer Bakırhan, AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan, Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, DEM’li Sezai Temelli...

AKP’li Cumhurbaşkanı kısa bir süre önceye kadar bu fotoğraftakilerin hepsine teker teker hakaret etti...

“Terörist” dedi,  “Hain” dedi, “Alavere dalavere yapıyorlar” dedi, “Dolandırıcı” dedi...

“Hani bunlar dürüsttü?” diye bile sordu.

Ya diğerleri?

Onların hepsi de teker teker Erdoğan’a yüzlerce kez ağır sözler etti...

Şimdi toplanıp fotoğraf çektiriyorlar...

Ay bir mutlular, bir mutlular sormayın...

Peki; bu fotoğrafta kim eksik?

Devlet Bahçeli...

Eminim o da bu kareye en kısa zamanda dahil olacaktır...

★★★

Soru şu:

Geçmişte zaten hep birlikte olan bu siyasetçilerin hepsi tekrar bir araya gelir de Erdoğan’ı yeniden cumhurbaşkanı yapar mı?

Yapar!

Gençler sözüm size:

Ne olursanız olun; lütfen bunlar gibi olmayın!