Korkusuz
Ümit Zileli

Söyleyecek sözleri kalmayınca provokasyon başladı!

İki gündür siz değerli okurlarımla “çürümüş medya ve fırdöndü rüzgar gülü gazetecilerin” geçmişten bu yana utanç öykülerini paylaşıyorum... Dün öyle bir olay yaşandı ki,  günümüz Yeni Türkiye’sinin bizi nerelere sürüklediğini göstermesi açısından müthiş bir örnekti! Bakalım siz ne düşüneceksiniz...

Önceki gün kurşun yine adres sormadı...

CHP, ikinci kez saldırıya uğradı; İstanbul Ataşehir’deki irtibat bürosu kurşunlandı, camlarına siyah boya ile “AKP” ve “RTE” yazıldı. Daha önce de İYİ Parti İstanbul İl Başkanlığı ile CHP İl Başkanlığına silahlı saldırıda bulunulmuştu...

Bu kadarla kalmıyor tabii; mesela Yusuf Ziya Küpelioğlu isimli zat, sosyal medyada yayınladığı videoda alçakça tehditler savurdu. Önce “Kılıçdaroğlu kazanırsa cehennem başlar. Bizde HDP üyelerinin çocuklarına kadar listesi var. Ülkenin karışmasını bekliyoruz” dedikten sonra, gazetecilere de şu tehdidi savurdu.

-Size burayı dar edeceğiz. Hesap zamanı yakındır!

Sosyal medyada iki satır yazı yazanı şıp diye yakalayan güvenlik güçleri devamlı kılık değiştiren, tehditler savuran bu şahsı da gözünün yaşına bakmadan enseleyecektir herhalde, değil mi?

Dahası da var: Röportaj yapan gazeteci Serdar Akinan gözaltına alındı. Üsküdar’da kaçak yapıları yıkan İBB ekibine silahla müdahale edildi... Ancak tüm bu olaylar arasında bir tanesi var ki, özel olarak ele alınmayı, söylediği yalanların, attığı iftiraların bir bir yüzüne çarpılması gerekiyor!

Sıfatı gazeteci... Köşe yazılarında ya da sosyal medyada paylaştığı provokatif mesajlarla tanınıyor. Ancak son mesajı tümünün üzerine tüy dikti!

-Yeni Şafak yazarı İbrahim Karagül bu mesajıyla kendi tarihine kapkara bir sayfa ekledi!

“Ayrımcılık ve iç savaş” öyle mi?


Kemal Kılıçdaroğlu, önceki akşam “Alevi” notuyla gençlere seslendi ve şöyle dedi:

-Yoksul, Alevi bir ailede Hak, Muhammed, Ali inancıyla yetişmiş samimi bir Müslümanım... Kul hakkı yemem, Beytülmala el uzatmam. Atatürk’ün bize armağan ettiği bu güzel ülkede Cumhuriyetin bize verdiği fırsatlar sayesinde okudum... Unutma tek bir oyunla sen bu can yakan mezhepçilikten bu ülkeyi çekip çıkaracaksın...

Gayet samimi, güneşli, huzurlu bir gelecek için yapıldığı besbelli, içten bir çağrıydı bu... Ancak, söyleyecek sözü kalmamış, yürekleri kararmış, kavga ve kaostan beslenenlerin bunu kabullenmesi mümkün değildi tabii! Saray’a bağlılığı ile bilinen İbrahim Karagül hemen öne atıldı ve şu mesajı yazdı hiç sıkılmadan:

-Türkiye! Kılıçdaroğlu bizi Türk-Kürt, Sünni-Alevi olarak iç savaşa çağırıyor. “Azınlık iktidarı” kurmayı planlıyor. Türkiye’yi “Suriyeleştirmeye” çalışıyor. Bu adamı durdurun. Artık bu işin seçimle, siyasetle alakası yok.

Şu “mikser” tavrına, ortalığı ateşe verme şehvetine, ayrımcılığın daniskasına, iç savaş çıkarma gayretine bakar mısınız! Ne yapmış ne söylemiş de ayrımcılık yapmış, iç savaş çağrısında bulunmuş Kılıçdaroğlu örnekleyelim bakalım:

-Mesela 2014 Başkanlık seçimlerinde karşısındaki parti liderine “Ben Sünniyim sen Alevi . Çekinme rahat rahat söyle, niye saklıyorsun” mu demiş?

-Örneğin, Reyhanlı’daki bombalı saldırıda yaşamını yitiren yurttaşlarımız için “59 Sünni vatandaşımızı yitirdik” mi demiş?

-Yine mesela, Hatay’ı yerle bir eden deprem sonrasında “Bunlar CHP’lidir demedik elimizden gelen yardımı yaptık” mı demiş?

İktidar partisi ve yandaşların geçmişten bugüne dek yaptıklarını, söyledikleri ipe sapa gelmez gerçek dışı beyanlarını toplasak en az 5 koca cildi doldurur...

Kimin neler yaptığını en iyi arşivler bilir ve yalan söylemez. İstediği kadar kaçsın geçmişin hayaletlerinden kurtulamaz...

-Buradan da hayal ettikleri ekmek asla çıkmaz!

Deniz Gezmiş boyunuzu aşar!


Bazen, ortadaki olay hakkında yorum yapmanıza hiç gerek kalmaz...

Olayın haklı tarafının söylediği iki kelime bile her şeyi tüm çıplaklığı ile ortaya koyuverir! Tıpkı “Deniz Gezmiş olayında” olduğu gibi...

Demokratik Sol Parti’nin eskiden solcu olduğu söylenen bir genel başkanı var. Oy oranı sıfır civarlarında dolaşan partisini Cumhur İttifakı’na sokma ve milletvekilliği kapma becerisini gösteren bu muhterem, geçen gün katıldığı bir TV programında şöyle dedi:

-Deniz Gezmiş’ler, emperyalizme karşı mücadele eden o yiğitler bugünkü seçimde Recep Tayyip Erdoğan’a oy verirdi, çünkü onlar da Amerikan karşıtıydı. Bugün Erdoğan Amerikan karşıtıdır, DSP Amerikan karşıtıdır...

Deniz’in ağabeyi Bora Gezmiş de buna karşılık şu açıklamayı yaptı:

-Bugün Önder Aksakal’ın dahil olduğu ittifak ve birlikte yol yürüdüğü kişiler 68’de Amerikan 6. Filosu’nu kıble yapıp namaz kılarken Deniz ve arkadaşları Amerikan askerlerini denize döküyordu!

Bu sözün üstüne söz söylemeye gerek var mı?!.