Kuraldır; hiç bir maç sadece savunma yaparak kazanılmaz.
Bunun için en azından bir gol atmak gerekir.
Ülke siyasetini bir futbol maçına benzetirsek hangi partilerin doğru, hangilerinin yanlış yaptığını daha iyi anlarız.
Önce iktidar tarafına bakalım:
Tam 22 yıldır iktidarda olan ve her seçimi açık ara kazanan AKP, tarihinde ilk kez 31 Mart’taki yerel seçimlerden ikinci parti olarak çıktı.
Bu duruma hiç alışık değillerdi.
Moralleri bozuldu, sendelediler.
Sonra kısa sürede toparlanıp, yeni dönemde izleyecekleri yol haritasını belirlediler.
Elbette tüm bunları ortakları MHP’yle baş başa vererek planladılar.
Önce barış havası estirerek, CHP’nin uzattığı eli sıkmayı kabul ettiler. Bu stratejinin ilk adımı olarak AKP ve CHP liderleri bir araya geldi. En önemli konularda uzlaşma mesajı verdiler.
Hatta bu dönemde Cumhurbaşkanı Erdoğan tam 18 yıl sonra CHP Genel Merkezi’ni bile ziyaret etti.
★★★
Ama...
Seçim yenilgisinin ilk şokunu atlattıktan ve tabandaki birleşmeyi yeniden sağladıktan sonra yine klasik politikalarını sahneye koymaya başladılar:
“En iyi savunma, hücumdur!”
Bunun için 20 yılı aşkın bir süredir uyguladıkları “taktik”lerine döndüler.
Önce rakibi zayıflatmak için CHP’nin içine çomak sokmaya çalıştılar. Bu partide olup da ayrı görüşte olanları karşı karşıya getirdiler ve çatışma ortamı yarattılar...
Kılıçdaroğlu ile Özgür Özel’in kavga etmesi için ateşe odun taşıdılar.
Partiyi ikiye bölmek için ellerinden geleni esirgemediler.
Ardından CHP’nin Ekrem İmamoğlu’nu mu Mansur Yavaş’ı mı cumhurbaşkanı adayı göstereceği konusunu gündeme getirerek, ikinci bir bölünmeye zemin hazırladılar.
Sonra tam gaz atağa geçtiler:
Devlet Bahçeli’nin “Öcalan Meclis’te konuşsun” önerisiyle CHP’yi tamamen savunmaya mahkum ettiler.
Bitirici golü ise Esenyurt Belediyesi’ne kayyum atayarak attılar ve öne geçtiler.
Yerel seçimlerden iki ay sonra yapılan, “Bugün seçim olsa oyunuzu kime verirdiniz?” anketlerinde CHP’nin en az beş puan gerisine düşerken, bugün yine üç-dört puan üste çıktılar.
★★★
AKP-MHP koalisyonu yaşlı, yorgun ve tükenmişlik sendromu yaşıyor.
Başta ekonomi olmak üzere hiçbir soruna çözüm bulamıyor.
Ülkeyi her geçen gün biraz belirgin bir hal alan bir felakete sürüklüyor.
Ama...
Çok iyi yaptıkları bir iş var:
Bu yorgun, yaşlı, tükenmiş halleriyle bile algı operasyonlarıyla “CHP’yi birbirine düşürüp” aradan sıyrılıyorlar ve gollerini atıyorlar.
★★★
Peki; CHP ve diğer muhalif partiler ne yapmalı?
Bu sorunun yanıtı çok basit:
Cumhur İttifakı’nın tüm şeytani planlarına rağmen birlik ve beraberliklerini korumayı başarmalı, evdeki kavgayı asla kamuoyunun gündemine taşımamalı.
Ve...
“Savunma oyunu”nu bırakıp “hücum oyunu”na geçmeli...
Bölüneceklerine, birbirlerine düşeceklerine AKP’nin ve MHP’nin içindeki farklılıkları kaşıyıp onların konsantrasyonunu bozmalı.
Hücumda ve savunmada tek vücut olmalı.
★★★
Yoksa... Sonuç yine hezimet!
Trump!
Donald Trump, yeniden ABD Başkanı oldu.
Bazı okurlar mesaj atmış, soruyor:
“Türkiye için iyi mi oldu, kötü mü?”
Bize ne?
Sanki Kamala Harris seçilseydi, Türkiye’nin iyiliği için mi çalışacaktı?
Ayrıca...
Trump’ın bir zamanlar mektup yazıp “Aptallık etme” diye tehdit ettiği kişi ben değilim ki; niye dert edeyim?
GÜNÜN SORUSU
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Ankara Büyükşehir Belediyesi’ne kayyum atanacağı söylentilerine ilişkin yaptığı açıklamada, “Gerekçe yaratılması için Milli İstihbarat Teşkilatı’na talimat verildiğine ilişkin duyumlar alıyoruz” dedi. Sorum kendisine:
Sizin de mi istihbarat teşkilatınız var, nereden duydunuz?
Ajanlık yapan yayıncılar!
Milliyetçi Haraket Partisi Genel Başkan Yardımcısı ve Kayseri Milletvekili İsmail Özdemir inanılmaz bir iddiada bulundu:
“Bazı yerli yayıncılar, yabancı vakıf ve derneklerden fon alarak milli güvenliği tehdit ediyor. Bunların lisansları RTÜK tarafından iptal edilmeli. Bunun için bir yasa teklifi verdik!”
Bu çok ağır bir suçlama... Sayın Vekil genelleme yapıp tüm yayıncıları “vatan hainliği” gibi bir konuda zan altında bırakacağına, bu alçaklığı yaptığından emin olduğu medya kuruluşlarının adını açıklamalı ve kanıtlarını sunmalı...
★★★
Polis, bundan 10 yıl kadar önce Geleceğin Türkiye Partisi adındaki bir siyasi partinin Adana İl Başkanlığı’na tam 17 kez baskın yaparak kumar oynatıldığını tespit etmişti.
Biz nasıl o olaydan sonra tüm partileri zan altında bırakmadıysak, Sayın Vekil de sözlerine bir an önce açıklık getirmeli.